Güncelleme Tarihi:
Alman Anayasası’nın 38’inci maddesinde, “Alman Federal Meclis milletvekilleri genel, doğrudan, serbest, eşit ve gizli oyla seçilirler. Onlar, bütün halkın temsilcisi olup, kendilerine verilen temsil yetkisini, talimatlara bağlı olmadan yalnız vicdanlarına karşı sorumlu biçimde kullanırlar” denilmektedir.
Ancak son dönemlerdeki bazı gelişmeler, bu alanda ciddi sıkıntılar yaşandığını ortaya koymaktadır.
Hatta vicdanlarının sesine göre hareket eden parlamenterlerin susturulmak istendiği yönünde ciddi tehdit kokusu bile gelmektedir.
Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nda 17 Temmuz 2015 tarihinde Yunanistan’a Üçüncü Yardım Paketi oylandı.
631 milletvekilinden 598’i oylamaya katıldı.
439 milletvekili “Evet”, 119 parlamenter “Hayır” derken 40 parlamenter de “Çekimser” oy kullandı.
Hükümetin büyük kanadını oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CDU/CSU) 60 milletvekili “Hayır” dedi.
Aynı kanattan beş milletvekili de çekimser oy kullandı.
* * *
Bu parlamenterler, Alman Anayasası’nın kendilerine verdiği en doğal Anayasal haklarını kullandılar.
Yani vicdanlarının sesi doğrultusunda hareket ettiler.
Ancak kağıt üzerinde yazılı olanın pratikte her zaman geçerli olmadığı kısa bir süre ortaya çıktı.
Yunanistan’a yardım paketinin oylamasında parti disiplinine aykırı davranan bazı milletvekillerinin CDU/CSU Meclis Grubu tarafından Federal Meclis Bütçe Komisyonu veAvrupa Komisyonu gibi bazı önemli komisyonların üyeliğini bırakmalarının isteneceği, daha doğrusu üyelikten atılacakları yönünde sinyaller gelmeye başladı.
Yani bir yerde cezalandırma sinyalleri...
Bu çok açık bir biçimde Alman Anayasası’nın 38’inci maddesinin ihlalidir.
Bu çok açık bir biçimde parlamenter demokraside demokrasi ayıbıdır...
Bu çok açık bir biçimde Alman Anayasası’nın düşünceyi ifade özgürlüğünü içeren 5’inci maddesinin de ihlalidir.
Ama nedense kimse doğru dürüst ses çıkarmadı.
Hükümet kanadı da sustu...
Muhalefet de...
* * *
CDU/CSU Meclis Grup Başkanı Volker Kauder ise retçi parlamenterlerin yardımla doğrudan ilişkili önemli komisyonların üyeliklerini bırakmaları gerektiğini savundu bile.
Kauder, “Meclis Grubumuzun üyelerinden sadakat talebinde bulunma hakkı vardır” diyerek aklı sıra haklı bir gerekçe bile buldu.
Evet ilkeler ve partilerin politikaları önemlidir.
Milletvekilleri partilerinin politikaları doğrultusunda politika yaparlar.
Bu da doğrudur.
Parti disiplinine riayet önemlidir.
Bu da doğrudur.
Ama Alman Anayasası’nın kendilerine verdiği haklardan yararlanarak, vicdanlarının sesi doğrultusunda hareket eden milletvekillerini, vicdanlarıyla bağdaştıramadıkları bir konuda diğer parti arkadaşlarıyla birlikte hareket etmedikleri gerekçesiyle cezalandırmak kesinlikle doğru olamaz.
Bu apaçık Anayasa ihlalidir...
Almanya Federal Cumhuriyeti gibi bir demokratik hukuk devletinde, parti disiplinine rağmen milletvekillerinin oylarını her konuda özgür bir biçimde kullanma hakkına saygı gösterilmelidir.
Halkın oylarıyla seçilen ve yalnız vicdanlarına karşı sorumlu olan milletvekillerinin, partilerin ilgili birimleri tarafından cezalandırma yoluyla susturulmak istenmesi, Almanya’ya yakışmamaktadır.
Hem de hiç yakışmamaktadır.