Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2011 17:13
Avrupa Adalet Divanı, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Mart 1973’te Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ülkelerin, o tarihten sonra Türk vatandaşlarına vize uygulaması getiremeyeceğini belirtti.
BU aralar televizyonlarda ve gazete sütunlarında ‘Vize kolaylığı’, ‘Vize muafiyeti’ ya da ‘Vize diyaloğu’ gibi ifadelerle vize haberleri yer alıyor. Ancak bu ha-berler kafaları karıştırdı. Kimileri bu haberleri “Avrupa’dan vize müjdesi” olarak duyuruyor, kimileri ise “Artık vizesiz AB’ye gireceğiz” diye ifade ediyor. Bazıları da “AB yine oyalıyor” diyerek vize haberlerine kuşkuyla bakıyor. k Avrupa Birliği ile vize görüşmelerinin neresindeyiz? * Kolaylık ne zaman başlayacak?
* Türk vatandaşlarına ne gibi kolaylıklar getirecek?
* Vize kolaylığı için Türkiye’nin önüne koyulan ‘Geri kabul anlaşması’ nedir?
* Türkiye bu anlaşmayla ne gibi yükümlülüklere girecek?
* Avrupa Birliği hukuki kararlara rağmen vizeleri neden kaldırmıyor ve bu tavrına ne kadar dayanabilir?
* Gerek AB’nin resmi yargı organı Avrupa Adalet Divanı’nın, gerekse mahalli mahkemelerin vize kararları nasıl?
* AB ile Türkiye arasında yapılan hangi ortaklık anlaşmaları, Türk vatandaşlarının üç aya kadar AB ülkelerine ‘vizesiz’ girebilmesini öngörüyor?
* Avrupa Adalet Divanı’nın hangi kararları Türklere vize uygulanamayacağını öngörüyor?
* Almanya bu kararlar uyarınca konsolosluklara ne gibi bir genelge yolladı?
Hürriyet üç gün sürecek bu yazı dizisinde, son günlerde birbirleriyle çelişen, kafaları karıştıran haberlere ve vize konusuna açıklık getirecek.
Vize neden kalkmıyor?
BÜTÜN bu hukuki kararlara rağmen AB ülkeleri neden hala Türklere vizeleri kaldırmıyor? Açıklayalım...Avrupa Birliği Hukuk sisteminin kendine özgü yapısı gereği, milli hukukların aksine, ABAD kararlarını cebren uygulatacak bir mekanizma mevcut değil. Yani bu nitelikteki bir ABAD kararının fiilen uygulamaya geçirilebilmesi için üye devletlerin, hukukun üstünlüğü ilkesine saygı çerçevesinde kararın uygulamasına yönelik önlemler alması gerekmekte. Bu itibarla bu karar, hemen yarın belli Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girebilmeleri sonucunu doğurmuyor.
Ne yapmalı?
BURADA yapılması gereken, öncelikle diplomatik kanallar, siyasi ilişkiler ve ikna çabala-rı yoluyla, tüm üye devletlerin, bu ve daha önceki benzer kararları, davadakilerle aynı durumda bulunan tüm Türk vatandaşlarına teşmil etmelerini sağlamak. Yani, belki uzun zaman alacak ama 1 Ocak 1973’te yürürlükte olmayan vize uygulamasının şu anda olması, Birliğin en üst yargı mercii tarafından açıkça hukuka aykırı ilan edildiğinden, üye devlet-lerin buna uygun adımlar atmaması halinde, vize uygulamasından zarar gören Türk vatandaşlarının milli mahkemeler nezdinde tazminat davaları açmalarının da yolu açıldı. Zaten geçen günlerde Hannover mahkemesi, bu durumda olan bir Türk vatandaşına vize uygulanamayacağını belirtip, vize almadan Almanya’ya gelecek olan bir Türk vatandaşının burada üç ay kalabileceğine de hükmetti. Bundan sonra bu ve benzeri kararların etkilerinin uygulamaya yansıması açısından hükümetin, ilgili kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yer alacağı bir eylem planı oluşturmak, AB ülkelerini zorlayacak.
Vize duvarını Türk kamyoncu deldi
Avrupa Adalet Divanı, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Mart 1973’te Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ülkelerin, o tarihten sonra Türk vatandaşlarına vize uygulaması getiremeyeceğini belirtti.
AVRUPA Birliği Adalet Divanı (ABAD), şubat 2009’da, Soysal-Savatlı adını taşıyan bir davayı sonuçlandırdı. Biz kısaca bu davaya Soysal Davası adını veriyoruz. Almanya’nın Bavyera Eyaleti’ndeki Türk nakliyat şirketi Osman Çat GmbH’nın sahibi Osman Çat’ın, Türkiye’de ortağı olduğu Termotrans adlı acentesine bağlı çalışan TIR şoförlerinin yaşadığı sıkıntılar bu süreci başlattı. 1995 yılında getirilen vize kısıtlamasına karşı Mehmet Soysal ve İbrahim Savatlı isimli iki şoförün, Alman İdare Mahkemesi’ne başvurması ile dava süreci başladı.
Alman İdare Mahkemesi’nin Soysal ve Savatlı’nın taleplerini reddetmesi üzerine konu Alman Temyiz Mahkemesi’ne taşındı. Temyiz Mahkemesi de görüş almak üzere konuyu Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’na (ABAD) gönderdi. Adalet Divanı 19 Şubat 2009’da açıkladığı kararında, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Mart 1973 tarihinde Türk vatandaşlarından vize uygulamayan ülkelerin, o tarihten sonra Türk vatandaşlarına vize uygulaması getiremeyeceğini belirtti.
Kararın özeti şu: “Türkiye ile dönemin AET’si, yani bugünün AB’si arasında imzalanan Ortaklık Anlaşmaları’nın katma protokolları uyarınca bir Türk vatandaşına vize uygulanamaz...” ABAD, daha önce de (Abatay-Şahin, Tüm ve Darı kararları) kararlar almıştı ama bu seferki daha açık ve netti. Adalet Divanı, Katma Protokol’ün 41’inci maddesinin birinci fıkrası (standstill hükmü) uyarınca, üye devletler tarafından hizmet sunmak (veya almak) veya iş kurmak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşlarına uygulanan maddi ve usuli koşulların ağırlaştırılamayacağını açıkça ifade etmişti. Katma Protokol’ün üye devletlerde yürürlüğe girdiği tarihte olmayan vize uygulamasının, 41/1’inci madde uyarınca yeni bir kısıtlama ve bu itibarla da yasak olduğu açıktı.
Karar neler getiriyor?
* Eğer bir AB üyesi ülke, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarihte (ki bu tarih, 1 Ocak 1973’tür) Türk vatandaşlarına (hizmet sunmak veya almak veya iş kurmak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşları) vize uygulamıyor ise bugün de uygulayamayacak. Uyguluyor ise bunun şartlarını ağırlaştıramayacak.
* Öncelikle bu durum, Katma Protokol’ün 41/1’inci maddesinin kapsamına giren Türk vatandaşlarını kapsamaktadır. Başta işadamları olmak üzere avukat, sporcu, doktor ve akademisyenler ile turizm, öğrenim veya tedavi amacıyla AB ülkelerine giren Türk vatandaşları, bu kapsamda değerlendirilebilir.
* Burada geçmişe gidilerek bakılacak tarih, her bir üye devlet için Katma Protokol’ün kendi hukuk düzeninde yürürlüğe girdiği tarih, yani Birliğe üyelik tarihidir. Örneğin bugün sonucu açıklanan davadaki devlet olan Almanya için bu tarih 1 Ocak 1973 iken; İspanya için 1986 ve Romanya için 2007’dir. Bu itibarla, bir üye devlet, ancak bu tarihte vize uygulamıyor idiyse bugün uygulaması hukuka aykırı ve yasak olacaktır. Örneğin olayda Almanya için bu tarih 1973 olduğundan, Adalet Divanı, geriye dönerek o tarihte yürürlükte olan Alman mevzuatına bakmış ve o tarihte 41/1’inci madde kapsamındaki Türk vatandaşları için vize uygulaması olmadığından, bugün böyle bir uygulamayı hukuka aykırı bulmuştur.
Hollanda: Karar bizi etkilemez
HOLLANDA, Avrupa Adalet Divanı’nın (ADD) 2009’un Şubat ayında Türk TIR şoförleri için “vizesiz seyahat” ile ilgili olarak aldığı kararın Hollanda’yı etkilemeyeceğini açıkladı. Meclis tarafından, 10 Mart 2009 tarihinde, Adalet Divanı kararının uzmanlar tarafından incelenmesi kararlaştırılmıştı.
İKİ BAKAN İNCELEDİ
Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal ile Göç ve Mülteciler Bakanı Gerd Leers tarafından meclise gönderilen yazıda, Hollanda’nın Soysal Kararı’ndan etkilenen ülkeler arasında bulunmadığı, mevcut vize uygulamasının bu nedenle değişmeyeceği belirtildi. Türkiye ile Hollanda arasında 1953’te ve 1957’de imzalanan anlaşmalara göre, Türklere vize uygulanabiliyordu. Fakat, ‘1966 Yabancılar Yönetmeliği’ne göre 1968’den itibaren Hollanda’da üç aydan az kalacak Türklere vize uygulanmadığı belirtildi. Rosenthal ile Leers’in yazısında, bu muafiyetin 1980’de kaldırıldığı, 1982’den itibaren vize uygulanmaya başlandığı işaret edilerek, anlaşmaların yönetmeliklerin üstünde olduğu savunuldu.
DAYANAĞI YOK
Rosenthal ile Leers’in yanlış bir sonuca vardığını söyleyen avukat Ali Durmuş ise, Adalet Divanı’nın 9 Aralık 2010 tarihli Toprak ve Oğuz davası kararına dikkat çekti. Durmuş, 1 Ocak 1973 tarihindeki uygulamaları esas alınması gerektiğine vurgu yaparak, “Hollanda’nın ‘1973’te vize uygulama hakkımız vardı, ama uygulamıyorduk’ şeklindeki gerekçesinin hiçbir hukuksal dayanağı yok. 1 Ocak 1973 tarihinde Türklere Hollanda tarafından vize uygulanmıyordu” dedi.
SOYSAL KARARI
Mehmet Soysal adlı TIR şoförünün Berlin Eyalet Mahkemesi’ne vize uygulamasının iptali istemiyle yaptığı başvuru ile ilgili olarak Avrupa Adalet Divanı, Alman yargısına gönderdiği kararda, “Türkiye ve Avrupa Ekono-mik Topluluğu arasında imzalanan 23 Kasım 1970 tarihli Katma Protokolün 41’inci maddesi, yürür-lüğe girdiği tarihte vize yükümlülüğü olmadığı için, Türkiye’de kurulu şirketlerde çalışan Türk vatandaşlarına hizmet sunumu için AB üyesi ülkelere girişlerinde vize şartı getirilemeyeceği şeklinde yorumlanmalı-dır” ifadesini kullanmıştı.