Güncelleme Tarihi:
“TÜRKİYE’de sosyal devlet uygulamaları son yıllarda çok gelişti. Avrupa’da ise özellikle Fransa’nın sosyal devlet uygulamalarında son yıllarda bazı geri adımlar atıldı ve kısıtlamaya gidildi” ifadelerini kullanan Eliaçık, Almanya’nın salgın krizi nedeniyle bakım hizmeti veren kuruluşlara ek ödeme desteği sağladığını ancak Fransa’da bu yönde bir adım bulunmadığını söyledi. Eliaçık, Fransa’da, yaşlıların ihtiyaç ve bakımlarına yönelik merkezi olarak hayata geçirilen herhangi bir tedbir veya kampanyanın da olmadığına değindi. Türkiye’nin aldığı önlemlere işaret eden Eliaçık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin, yaşlı ve kronik hastalığı olan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulan Vefa Sosyal Destek Grubu gibi devlet tarafından yürütülen sistematik ve merkezi uygulamalar şu an Avrupa’da yok. Avrupa ülkelerinde bu uygulamalar ağırlıklı olarak şu an yerel sivil toplum kuruluşları veya yaşlı vatandaşların yakınları tarafından yürütülüyor. Bu tür merkezi uygulamaların bulunmaması özellikle yalnız yaşayan veya kimsesiz yaşlıların günlük ihtiyaçları için kendi sağlıklarını riske ederek de olsa dışarı çıkmalarını zorunlu kılıyor. Türkiye’nin yaşlılarını incitmeyerek hayata geçirdiği bu önlemler Avrupa’ya da örnek olacak nitelikte.”
“Avrupa bu süreçte bireyselciliğin merkezi haline geldi. Avrupa’da insanlar malzeme stoklama ve kapma yarışına girmişken bizde toplumsal dayanışmanın daha çok ön plana çıktığını gördük, yardım kampanyaları da bunu gösteriyor. İnsanlar genel olarak birbirine kol kanat germeye, yardım etmeye çalışıyor. Ayrıca Türkiye, devlet bazında da pek çok ülke maske savaşları yürütürken İtalya ve İspanya’ya malzeme desteği sağlayarak toplumsal dayanışmayı uluslararası düzeye çıkardı. Avrupa ağırlıklı olarak yaşlı bir nüfusa sahip. Almanya’da salgın gençlerden başlayarak yayıldığı için ölüm oranları daha düşük. Ancak İtalya ve Fransa’da tam aksi bir durum söz konusu. Salgının Almanya’da da yaşlılara sıçramasından endişe ediliyor. Almanya’da yapılan bir ankete katılan 372 huzurevi ve yaşlı bakımı servisinden 263’ü, yani dörte üçü, ellerindeki dezenfeksiyon malzemesi, maske, eldiven gibi araçların en fazla 10 gün yeteceğini söyleyerek yetkili kurumların kendilerini yarı yolda bıraktığını iddia etti. Bu anlamda huzurevleri salgının yayılmasında kritik öneme sahip.”
“İngiltere’nin en başta uygulamaya çalıştığı ‘sürü bağışıklığı’ yaklaşımı kötü sonuçlara yol açtı. İtalya’da da salgın çok hızlı yayıldı, İspanya’da bazı huzurevlerinde yaşlıların ölü bulunduğuna ilişkin açıklamalar yapıldı, Almanya’da huzurevlerinde ise bakım personellerinin çoğunu Polonya’dan gelen, pek çoğu da illegal olarak çalışan kişilerden oluşuyor. Salgın nedeniyle ülkeye girişlerin kısıtlandı ve yavaşlatıl. Bu yüzden deyaşlı bakım hizmetlerindeki personel sayısı azaldı. Salgına bir anda yakalanılması sebebiyle malzeme sıkıntısı da yaşanıyor. Salgının Avrupa’da huzurevlerinin ve yaşlıların yoğun bulunduğu alanlara sıçraması, daha ciddi sıkıntılar yaratabilir. Yalnız yaşayan, kimsesiz yaşlılar düşünüldüğünde durumun vahameti daha da iyi anlaşılır. Şu an bunu önlemek için çaba gösteriliyor çünkü Avrupa zaten yaşlı bir kıta.”