AA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2019 11:48
Almanya’nın Mölln kentinde, 23 Kasım 1992’de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde yaşamını yitiren Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz anıldı. Irkçılığın kınanması ve benzeri saldırıların bir daha yaşanmaması amacıyla düzenlenen programa, Türkiye’nin Hamburg Başkonsolosu Yonca Sunel, Mölln Belediye Başkanı Jan Wiegels, olayda hayatını kaybedenlerin akrabaları ve çevrede yaşayan Almanlar katıldı.
DİYANET İşleri Türk İslam Birliği’ne bağlı Fatih Sultan Camisi’nde okunan Mevlid-i Şerif’in ardından konuşan Başkonsolos Sunel, facianın üzerinden 27 yıl geçmesine rağmen acıların tazeliğini koruduğunu söyledi. Her yıl dönümünde, yaşanan acı olayı, faillerini ve ırkçılığı kınadıklarını belirten Sunel, şöyle konuştu: “Daha sonra Solingen’i, NSU cinayetlerini ve daha nice saldırıyı, olayı lanetledik. Ancak günümüzde giderek artmakta olan ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık karşısında artık kendimize ‘Bugüne kadar bu zararlı akımlarla mücadelede üzerimize düşeni yeterince yaptık mı?’ sorusunu yöneltmemiz gerekiyor. Sadece son bir yılda yaşadıklarımız, Christchurch saldırısı, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin cinayeti, Halle’deki saldırı, NSU kurbanlarının avukatlarına ve toplumun önde gelenlerine yönelik tehditler, yakılan, yırtılan Kur’an-ı Kerimler, camilere, mezarlıklara saldırılar, kurbanlar anısına dikilen fidanların yerlerinden sökülüp atılması, daha yapmamız gereken çok şey olduğunu ortaya koyuyor.”
‘SADECE ‘DUR’ DEMEK YETMEZ’“Köken ve dini inanç üzerinden ötekileştirme diliyle yapılan siyaset, toplum içinde giderek popüler bir hale geldi. İnternet ve sosyal medya üzerinden rahatlıkla paylaşılabilen nefret ve benzeri hisler, naklen yayınlanan saldırılar, zararlı video oyunları, ırkçılık, İslamofobi ve yabancı düşmanlığı başta üzere olmak üzere aşırı akımları besliyor. Bu gelişmelere sadece ‘Dur’ demenk yeterli olmaz. Irkçılık, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı içeren eylem ve saldırıların zaman geçirilmeden aydınlatılması, faillerinin caydırıcı cezalara çarptırılması, kamu vicdanının tatmini açısından önem taşımaktadır. Zararlı akımlarla mücadelede, siyasetçiler ve medya başta olmak üzere toplum üzerinde yönlendirici etkisi bulunan kişi ve kesimlerin, yapıcı ve birleştirici bir dil kullanmaları, ırkçılığın yeni yayılma yollarıyla mücadelede etkili yöntemler geliştirmeleri gerekmektedir.
‘SEVENLERİNDEN KOPARILDILAR’“Türk toplumu ve tüm göçmen kökenliler, kültür ve inançlarıyla birlikte Almanya’daki toplumun birer parçası. Türk toplumunun, dışlayıcı akım ve yaklaşımlar karşısında bundan önceki 60 yılda olduğu gibi kendisini anlatmaya yılmadan devam etmesi, dinsel veya etnik ötekileştirmeye karşı durması, sesini daha fazla çıkarması önem taşımaktadır. Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz, bizler için sadece birer isim değildir. Onların, hastalıklı zihinler tarafından en temel hakları olan yaşama hakları ellerinden alındı, sevenlerinden koparıldılar, canlar oldular.”
‘BİZ DE ARSLAN AİLESİYİZ’Faciada annesi ve kızını kaybeden Faruk Arslan da bugüne kadar hiçbir zaman umutlarını kaybetmediklerini söyledi. Arslan, “Allah bize güç kuvvet verdi. Buraya gelip bize destek olanlara, bizi yalnız bırakmayanlara teşekkür ediyoruz. En büyük güç, dost çevremizden geliyor. Buraya gelenler bize, ‘Biz de Arslan ailesiyiz’ diyorlar. Bu olayın unutulmaması için çaba sarf ediyorlar” dedi.
Etkinlikte kundaklanan evin önüne çiçekler bırakıldı, hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada bazı Almanların gözyaşlarını tutamadığı görüldü.
Mölln’de 23 Kasım 1992’de kundaklanan evde, 10 yaşındaki Yeliz Arslan, 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz ve 51 yaşındaki Bahide Arslan yaşamını yitirmişti. Saldırıyı gerçekleştiren 2 Neonazi, 15 yıl cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Mölln faciası, Almanya’da neonaziler tarafından yapılan ilk ırkçı kundaklama olarak tarihe geçmişti.
Törene katılan Mölln Belediye Başkanı Jan Wiegels (solda) faciada ölenlerin yakınları ve törene katılan vatandaşlarla kundaklanan evin önünden şehrin girişinde ölenlerin anısına yapılan taş anıta kadar yürüyerek anıta çelenk ve çiçek bıraktı.Törene katılan Hamburg Başkonsolosu Yonca Sunel şehrin girişinde ölenlerin anısına yapılan taş anıta çelenk ve çiçek bıraktı.