Güncelleme Tarihi:
Türk kökenlilerin 40 binden fazlası İsviçre vatandaşıdır.
Ülke 26 kantondan (eyalet) oluşmaktadır.
Resmi dil olarak halkın yüzde 63.7'si Almanca, yüzde 20.4'ü Fransızca, yüzde 6.5'i İtalyanca ve yüzde 0.5'i de Romanş konuşmaktadır.
İsviçre'de kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) 67.500 Dolardır.
Bu rakam, dünyanın önde gelen sanayi ülkelerinin başında gelen ABD, Japonya ve çoğu Avrupa ülkesindekinden daha yüksektir.
İsviçre'yi ilk kez 1971 yılında gördüm.
Strasbourg Üniversitesi'nde genç bir tıp öğrencisiydim.
Türk ve İsviçre futbol milli takımları arasında Zürih'te 26 Eylül 1971 tarihinde oynanan dostluk maçını izlemek için gitmiştim.
Doğasına hayran kalmıştım.
Millilerimiz bu karşılaşmayı 4-0 kaybettiği halde İsviçre'nin doğa güzelliği hafızamdaki yerini hep korudu.
Daha sonraki yıllarda birkaç kez daha İsviçre'ye gidip geldim.
Göllerine, kentlerine, dağlar arasındaki köylerine ve kayak merkezlerine hayran kaldım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra Türk Medeni Kanunu'nun 1926 yılında İsviçre Medeni Kanunu'nun esas alınarak hazırlandığını öğrendik okullarda.
Evet uygar bir Avrupa ülkesine yaraşır bir Medeni Kanun.
Ancak İsviçre, son yıllarda uygarlıktan uzaklaşmaya başladı.
“Milliyetçi muhafazakar” olarak nitelense de, aşırı sağcı ideolojiye yatkın İsviçre Halk Partisi (SVP) geçen yıl Müslümanlara karşı bir “minare kampanyası” yürüttü.
Hem de “kara koyun”u (Müslümanlar) kovalayan bir “beyaz koyun” (İsviçreliler) afişleriyle...
Nitekim bu kampanya olumlu (!) etkisini gösterdi ve geçen yıl kasım ayında yapılan referandumda İsviçre halkının yüzde 57'si SVP'nin yeni minare yapılmasının yasaklanması önerisine tam destek verdi.
SVP bununla da yetinmedi...
SVP, İsviçre'de cinayet, tecavüz, çocuk istismarı, uyuşturucu kaçakçılığı gibi ağır suçları işleyenlerin yanı sıra sosyal sistemi istismar eden ve 18 ayın üzerinde hapis cezasına çarptırılan yabancıların cezalarını çektikten sonra sınırdışı edilmeleri için harekete geçti.
SVP, bu alanda yasal düzenleme yapılması için imza toplayıp referanduma gidilmesi yolunu açtı.
Tabii aşırı sağcı SVP, referandum öncesi yine eski yönteme başvurdu.
SVP, caddeleri İsviçre bayrağı üzerinde İsviçrelileri simgeleyen üç beyaz koyundan birinin yabancıları simgeleyen kara koyunu tekmeleyerek ülkeden kovan afişlerle donattı.
Hatta daha da ileri giderek, gazetelere “Ivan S.” adlı sembolik bir tecavüz suçlusunun fotoğrafıyla, “eğer referandumda 'evet'” işaret ederek ya derseniz bu adam ülkeden gidecek. Karşı öneriye oy verirseniz kalabilecek” yazılı ilanlar verdi.
28 Kasım 2010 tarihinde yapılan referanduma İsviçre halkının yüzde 53'ü destek verdi.
Evet, aşırı sağcı SVP'nin dediği oldu...
Kasalarını “kara para”ya sonuna kadar açan İsviçre, “kara koyunları” ülkeden kovmak için yeni bir adım daha attı.
Evet, SVP kazandı...
Ama İsviçre kaybetti...
Hem de “bu mu uygar İsviçre ?” dedirtircesine...