Güncelleme Tarihi:
Merkezi Brüksel’de bulunan düşünce kuruluşunun, "Kıbrıs: Çözüme Doğru Altı Adım" başlıklı brifinginde, "Çözümsüzlük herkesin çıkarlarına zarar veriyor ve hayal kırıklıklarını artırıyor. 200 binden fazla Kıbrıslı hala yerlerinden edilmiş statüsünde ve Türk ordusu adada yoğun bir güce sahip. Ankara’da ordu kademesindekiler hariç, çok az kişi, adadaki asker sayısının Türkiye’nin söylediği gibi 21 bin mi, yoksa Kıbrıslı Rumların iddia ettiği gibi 43 bin mi olduğunu biliyor. Bu tartışma, güvensizliğin ve bilgi eksikliğinin pek çok örneğinden sadece biri. Kıbrıslı Türkler, AB’den kopmuş durumdalar ve AB vatandaşları olmalarına rağmen doğrudan ticaret veya seyahat olanaklarına sahip değiller. Kıbrıslı Rumlar, AB-Türkiye ilişkilerinin sekteye uğramasına katkıda bulunmak için 2004’ten bu yana üyeliklerini kullanıyorlar ve sonuçta Türkiye’nin üyelik müzakerelerindeki başlıkların yarısı tıkanmış durumda" denildi.
Uluslararası Kriz Grubu, çözüme gidecek yolda alınması gereken önlemler arasında Rum kesiminden, "Türkiye’nin AB’ye katılım müzakerelerinin başlıklarını bloke etme tutumuna son vermesini, Ercan Havaalanı’ndan AB gözetimi altında charter uçuşlarına izin vermesini, Gazimağusa limanından KKTC ve AB gözetimi altında ticarete müsaade etmesini, Yeşil Hattı Türk mallarının geçişine açmasını ve KKTC idari birimleriyle fiili işbirliğini başlatmasını" talep etti.
Düşünce kuruluşunun Türkiye ve KKTC’den talepleri arasında ise limanların, havaalanlarının ve hava sahalarının Rumlara açılması, kapalı bölge "Maraş’taki gayrimenkullerin, yeniden yapılandırmayı denetleyecek geçici BM rejimi altında Kıbrıslı Rum sahiplerine iade edilmesi ve KKTC’nin desteğiyle Türk yetkililerinin Kıbrıs Rum muadilleriyle bir araya gelmeleri" yer aldı.
Uluslararası Kriz Grubu’nun çözüm önerilerinde "Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık ve iki Kıbrıs toplumu, adadaki asker sayısını saptayabilmek için bir mekanizma geliştirmeli. Benzer biçimde Kıbrıs Türk liderliği, Kıbrıslı Rumlarla ortak olarak Kıbrıs çapında bir nüfus sayımı yaparak, adanın nüfusunu ve yaşayan kişilerin hukuki statülerini belirlemeli" denildi.
Kıbrıs sorununun çözümü için AB Komisyonu’nun "dürüst arabulucu olmasını" bekleyen Uluslararası Kriz Grubu, "BM görüşmelerinin sürdüğü ve hiçbir tarafın apaçık engelleyici bir tavır sergilemediği bir dönemde AB ülkelerinin liderleri, taraflı açıklamalar yapmaktan kaçınmalı" çağrısında bulundu.
Uluslararası Kriz Grubu’nun Kıbrıs brifinginde, "Önerilen adımlar, iki toplumun da bilinen ihtiyaçlarına yönelik olacaktır ve herhangi bir tarafın hedeflerini çökertmekten çok uzak olarak, müzakerelerin başarıyla yürütülmesinin önünü açacaktır. Görüşmelerin nihai sonucunu veya çözülmesi zor statü konusunu olumsuz yönde etkilemeyecek, bunun yerine yaklaşık otuz beş yıldır süren çıkmazın temel sebebi olan güven eksikliğinin giderilebilmesine katkı sağlayacaktır" görüşü savunuldu.