Uluslararası Göçmenler Günü

Güncelleme Tarihi:

Uluslararası Göçmenler Günü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2011 00:00

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 18 Aralık 1990’da aldığı “Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme” kararı, 13 yıl sonra, 1 Temmuz 2003’de yürürlüğe girdi.(1) 18 Aralık tarihi, 2000 yılında “Uluslararası Göçmenler Günü” ilan edildi.

Haberin Devamı



Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 18 Aralık 1990’da aldığı “Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme” kararı, 13 yıl sonra, 1 Temmuz 2003’de yürürlüğe girdi.(1) 18 Aralık tarihi, 2000 yılında “Uluslararası Göçmenler Günü” ilan edildi.



BM’nin verdiği bilgilere göre, 2010 yılının ortalarına doğru dünyada 213,9 milyon insan doğmadığı bir ülkede yaşıyor. Yaklaşık 10-20 yıl önce bu rakam 178,5 - 155,5 milyon arasında seyrediyordu. Geçen süre içinde yarım milyondan fazla göçmenin yaşadığı ülke sayısı 1990 - 2010 yılları arasında 57’den 64’e yükseldi. Günümüzde bütün göçmenlerin yüzde 51,7’sinin yaşadığı ülke sayısı 10’nu geçmiyor ve ilk üç sırada ABD, Rusya ve Almanya yer alıyor. (2)



Sözleşmeyi, bugüne kadar Türkiye de dahil sadece 43 ülke onayladı. Fakat Türkiye, Sözleşme’nin 15, 45, 46, 76 ve 77. maddelerine bildirimde bulundu ve 40. maddesine çekince koydu. (3) Sözleşmeyi, hiçbir Avrupa Birliği (AB) ülkesi imzalamadı.(4)



BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, bu yıl Uluslararası Göçmenler Günü vesilesiyle yayınladığı mesajında, göç olgusunun yansımalarına ve katkılarına atıfta bulunuyor: “Güvenli ve usule uygun yollardan gerçekleştiğinde göçün her iki tarafa da olumlu katkı yapma ihtimali artıyor. Ancak, usule uygun yollardan göç etme şansı gittikçe azalıyor. Artan işsizlik oranları ayrımcılığı kamçılıyor. Kutuplaştırıcı siyasi tavırlar yükselişe geçmiş bulunuyor. (...) Göçmenler ekonomik kalkınma ve insani gelişmeye katkıda bulunuyor; çok kültürlülük, bilgi ve teknoloji transferi sayesinde toplumları zenginleştiriyor ve yaşlanan toplumlarda demografik dengenin korunmasını sağlıyor. (...) Birçok kişi için göçmen olmak olumlu ve konumlarını güçlendirici bir tecrübe iken bir çoğu da insan hakları ihlalleri, yabancı düşmanlığı ve istismara maruz kalıyor. (...) Gelin hep birlikte İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin ‘Tüm insanlar hür doğar, eşit hak ve saygınlığa sahiptir’ şeklindeki temel ilkesini bir kez daha vurgulayalım.” (5)



Göçmenler Günü, göç(menlik)ten kaynaklanan bütün sorunların ayrıntılarıyla tartışılması ve çözümler üretilmesi adına, yılda bir kez de olsa, iyi bir fırsat olabilir. Ancak, göçmenler bu fırsattan bile mahrum bırakılıyorlar. Almanya’da Göçmenler Günü’nde, resmi kurum ve kuruluşlar, Birlik 90/Yeşiller (Memet Kılıç ve Elisabeth Scharfenberg) hariç, göçmen sivil kitle örgütleri tarafından bile bir bildiri yayınlanmaması, bir-iki yerel etkinliğin dışında hiçbir etkinliğin düzenlenmemesi, göçmen sorunlarına ne kadar ilgi ve duyarlılık gösterildiğinin bir işareti olarak algılanabilir.



Almanya, dünyada en fazla göçmenin yaşadığı ülkeler arasında üçüncü sırada bulunuyor ve ülkede yaklaşık 16 milyon göç(men) kökenli insan yaşıyor. Bu gerçekliğe rağmen “Almanya bir göç(men) ülkesi değildir” tezini savunanların oranının yüksek olması, yarım asırlık bir geçmişe rağmen göç(men) olgusunun kabul edilememesinden kaynaklıyor.



Evrensel insan hak ve özgürlüklerini, avrupai ve hıristiyani değerleri, aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı benimseyen ve savunan Almanya, söz konusu Sözleşmeyi bugüne kadar neden imzalamamış olabilir?



Federal Hükümet, 14 Ocak 2009 tarihinde Hür Demokratların (FDP) “Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerinin ve Ek Protokollerin Onaylanmalarına ve Çekincelere İlişkin Soru Önergesi”ne verdiği cevapta, kısaca göçmen işçilere ve aile fertlerine insan temel hak ve özgürlüklerinin sağlandığını belirtiyor ve kapsamlı hükümler içeren Sözleşmenin yasa dışı istihdamı (kaçak çalışmayı) teşvik edeceğine dikkat çekiyor. (6)



Halbuki Alman İnsan Hakları Enstitüsü, 2007 yılında Sözleşmenin içeriği hakkında yaptırdığı araştırmanın sonuçlarına göre, Almanya’nın Sözleşmeyi onaylaması yönünde görüş bildirmişti. (7)



Yasal (legal) ve yasal olmayan (illegal/kaçak) göçmenlerin ve aile fertlerinin bütün hak ve özgürlükleriyle ilgili hükümlerin yer aldığı Sözleşme, 9 bölümden ve 93 maddeden oluşuyor: 1. Kapsam ve Tanımlar, 2. Haklar Konusunda Ayrımcılık Yapılmaması, 3. Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin İnsan Hakları, 4. Kayıtlı ve Kurallara Bağlı Durumda Bulunan Göçmen İşçiler ve Aile Fertlerinin Diğer Hakları, 5. Özel Kategorilerdeki Göçmen İşçilere ve Aile Fertlerine Uygulanabilecek Hükümler, 6. İşçilerin ve Aile Fertlerinin Uluslararası Göçü İle İlgili Olarak Sağlıklı, Adil, İnsanî ve Yasal Şartların Geliştirilmesi, 7. Sözleşmenin Uygulanması, 8. Genel Hükümler, 9. Nihai Hükümler.



Sözleşmenin özellikle göç(men) ülkesi konumundaki AB ülkeleri tarafından neden onaylanmadığının daha iyi anlaşılabilmesi için bazı maddelerinin bilinmesi gerekiyor:



“Bu Sözleşmeye Taraf Olan Devletler, BM tarafından kabul edilmiş insan hakları ile ilgili temel belgelerde yer alan ilkeleri (...) tekrar teyit ederek; (...)



Göçmen işçilerin ve aile fertlerinin haklarının her yerde yeterli şekilde tanınmamış olduğu ve bu nedenle bu hakların uygun biçimde uluslararası korunma altına alınmalarının gerektiği inancında olarak, özellikle ailelerin parçalanmasına yol açması sebebiyle, göç olayının göçmen işçilerin hem kendileri, hem de aile fertleri bakımından sık sık ciddî sorunlara neden olduğu gerçeğini gözönüne alarak, (…)



Tüm göçmen işçilerin temel insan haklarının daha geniş bir şekilde tanınması halinde düzensiz bir durumda bulunan göçmen işçilerin istihdam edilmesi yollarına



başvurulmasının cazip olmaktan çıkarılabileceği ve bunun da ötesinde durumları mahallî mevzuata uygun olan göçmen işçilere ve aile fertlerine belirli bazı ilave haklar verilmesinin tüm göçmenleri ve işverenleri ilgili Devletler tarafından tesis edilmiş kanunlara ve kurallara uymaya ve saygı göstermeye teşvik edeceğini de gözönüne alarak, bu nedenle evrensel olarak uygulanabilecek kapsamlı bir anlaşma metni içinde temel kuralları teyid ve tesis etmek suretiyle, tüm göçmen işçilerin ve aile fertlerinin haklarının uluslararası korunmasının gerçekleştirilmesine ihtiyaç duyulduğuna inanarak, aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:



Madde 1:



1. Bu Sözleşme bundan sonra belirtilen durumlar istisna olmak üzere, cinsiyet, ırk, renk, dil, din veya inanç, siyasal veya diğer görüş, millî, etnik veya sosyal köken, tabiiyet, yaş, ekonomik durum, mülkiyet, medenî hal, doğum veya diğer statüler açısından hiçbir farklılık gözetilmeksizin, tüm göçmen işçilere ve ailelerine uygulanır. (...)



Madde 2:



Bu Sözleşme metninde yer alan; 1. “Göçmen İşçi” kavramı, vatandaşlık bağı ile bağlı olmadığı bir Devlette ücret ödenen bir faaliyette çalıştırılacak, çalıştırılmakta olan veya çalıştırılmış olan bir kişiye atıfta bulunur. (...)



Madde 4:



Bu Sözleşmenin amaçları doğrultusunda “aile fertleri” kavramı, göçmen işçilerle evli kişilere veya onlarla yürürlükte olan mevzuat uyarınca evlenmeye eşit neticeler doğuran bir ilişki içinde bulunan kişilere, kendilerine bağımlı çocuklarına ve yürürlükteki kanunlar veya ilgili Devletler arasında aktedilmiş ikili veya çok taraflı anlaşmalar uyarınca aile ferdi sayılan diğer bağımlı kişilere atıfta bulunur.



Madde 7:



Taraf Devletler, insan hakları ile ilgili uluslararası sözleşmeler uyarınca, kendi ülkeleri içinde yaşayan veya yasal yetki alanına giren tüm göçmen işçilere ve aile fertlerine, cinsiyet, ırk, renk, dil, din veya inanç, siyasal veya diğer görüşler, millî, etnik veya sosyal köken, vatandaşlık, yaş, ekonomik durum, mülkiyet, medenî durum, doğum veya diğer statüler gibi nedenlerle hiçbir ayırımcılık yapmaksızın bu Sözleşmede öngörülen haklara saygı göstermeyi ve uygulamayı taahhüt ederler.



Madde 12:



1. Göçmen işçiler ve aile fertleri düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptirler. Bu hak, kendilerinin seçeceği bir dine veya inanca sahip olmak veya geçmek hürriyetini ve bireysel veya diğer kişilerle bir topluluk meydana getirmiş olarak din ve inançlarını ibadet, dinî kurallara bağlılık, uygulama ve öğretme şeklinde açıklamak hürriyetini kapsar.



2. Göçmen işçiler ve aile fertleri, kendi seçtikleri bir dine veya inanca sahip olmak veya geçmek özgürlüklerine zarar verecek zorlamalara maruz bırakılamazlar.



3. Bir insanın dinini veya inancını açıklama hürriyeti ancak kanunda tarif edilen ve kamu güvenliğinin, düzeninin, sağlığının veya ahlâkının veya başkalarının temel hak ve hürriyetlerinin korunması açısından lüzumlu olan sınırlamalara tabi tutulabilirler.



4. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, en az birisi göçmen işçi olan ebeveynlerin ve



uygulanabilmesi durumunda, kanunî vasilerin, çocuklarına kendi inançları doğrultusunda din ve ahlâk eğitimi verme özgürlüklerine saygı göstermeyi taahhüt ederler.



Madde 13:



1. Göçmen işçiler ve aile fertleri dışarıdan müdahale olmaksızın fikir ve düşünce özgürlüğüne sahip olacaklardır.



2. Göçmen işçiler ve aile fertleri ifade hürriyetine sahip olacaklardır; bu hak, her türlü bilgiyi ve düşünceyi, sınır tanımaksızın, sözlü, yazılı veya basılı olarak, sanat şeklinde veya kendi seçecekleri bir araç vasıtasıyla, araştırmak, almak ve yaymak hürriyetini de kapsayacaktır.



3. Bu maddenin 2 nci paragrafında öngörülen hakkın kullanılması beraberinde özel



yükümlülükler ve sorumluluklar getirir. Bu nedenle, bu hak bazı kısıtlamalara tabi



tutulabilir, ancak bunlar sadece kanunla belirlenen kısıtlamalar olabilir ve aşağıda



belirtilen nedenlere dayanabilir:



a)Diğer kişilerin haklarına ve haysiyetlerine saygı göstermek için,



b) İlgili Devletlerin millî güvenliğinin veya kamu düzeninin veya kamu sağlık ve



ahlâkının korunabilmesi için,



c)Herhangi bir şekilde savaş propagandasının önlenmesi için;



d) Ayırımcılığı, düşmanlığı veya şiddeti körükleyen millî, ırksal veya dinsel nefret



duygularının herhangi bir şekilde savunulmasının önlenmesi amacıyla.



Madde 14:



Hiçbir göçmen işçinin veya aile ferdinin özel hayatına, ailesine, konutuna, mektuplaşmasına veya diğer şekilde haberleşmesine keyfî ve gayrî kanunî müdahalelerde bulunulamaz; şeref ve haysiyetlerine gayrî kanunî saldırılar yapılamaz. Herbir göçmen işçi ve aile ferdî bu tür saldırılara ve müdahalelere karşı kanunun öngördüğü korumadan yararlanma hakkına sahip olacaktır.



Madde 15:



Hiçbir göçmen işçi veya aile ferdi, ister bireysel, ister başkalarıyla ortak olarak mal-mülk edinme hakkından keyfî bir şekilde mahrum bırakılamaz. İstihdam Devletinde yürürlükte olan kanunlar uyarınca, bir göçmen işçinin veya aile ferdinin sahip olduğu değerler kısmen veya tamamen kamulaştırıldığı takdirde, ilgili şahsın adil ve yeterli tazminat almaya hakkı olacaktır.



Madde 16:



1. Göçmen işçiler ve aile fertleri özgürlük ve kişi güvenliği hakkına sahip olacaklardır. (..)



7. Bir göçmen işçi veya aile fertlerinden birisi tutuklandığı veya yargılanmak üzere cezaevine konulduğu veya başka herhangi bir şekilde gözaltına alındığı takdirde;



a) Vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu Orijin Devletin veya o Devletin menfaatlerini temsil eden bir Devletin diplomatik veya konsolosluk makamları, tutuklanan kişi talep ettiği takdirde, tutuklanma veya gözaltına alınma durumu ve sebepleri hakkında gecikmeksizin bilgilendirilmelidirler;



b) İlgili kişi anılan makamlarla haberleşme hakkını haiz olacaktır. İlgili kişinin anılan makamlara göndermek istediği herhangi bir haber gecikmeksizin ulaştırılmalıdır ve ilgili kişi ayrıca anılan makamlar tarafından gönderilen mesajları gecikmeksizin almak hakkına sahip olacaktır. (...)



Madde 22:



1. Göçmen işçiler ve aileleri fertleri toplu sınırdışı edilme tedbirlerine maruz bırakılamazlar. Herbir sınırdışı edilme durumu bireysel olarak incelenir ve karara bağlanır. (...)



Madde 31:



1. Taraf Devletler göçmen işçilerin ve aile fertlerinin kültürel kimliklerine saygı



gösterilmesini sağlayacaklar ve onların geldikleri Orijin Devletleri ile kültürel bağlarını korumalarını engellemeyeceklerdir.



2. Taraf Devletler bu konudaki gayretleri desteklemek ve teşvik etmek hususunda uygun önlemleri alabilirler.



Madde 44:



1. Taraf Devletler, ailenin toplumun doğal ve temel birimi olduğunu ve toplum ve Devlet tarafından korunmaya hakkı olduğunu kabul etmiş olup, göçmen işçilerin ailelerinin birliğinin korunmasını teminen gereken önlemleri alırlar.



2. Taraf Devletler, göçmen işçilerin eşleriyle veya denk bir ilişki içinde olan kişilerle ve bakmakla yükümlü oldukları evlenmemiş çocuklarıyla birleşmeleri için gerekli önlemleri alır ve buna imkânlar ölçüsünde uygun ortam sağlarlar. (...)



Madde 45:



1. Aşağıda belirtilen hususlarda göçmen işçinin, İstihdam Devletinde bulunan aile fertleri



bu Devletin vatandaşlarıyla eşit muamele görürler:



a) Eğitim kurumlarından ve hizmetlerinden yararlanmada, bu kurum ve hizmetlere kabul



için gerekli şartlara ve diğer düzenlemelere uygun olmak kaydıyla;



b) Mesleki rehberlik ve eğitim kurumlarından ve hizmetlerinden yararlanmada gerekli



şartları haiz olmak kaydıyla;



c) Sosyal ve sağlık hizmetlerinden yararlanmada gerekli katılım şartlarını haiz olmak



kaydıyla;



d) Kültürel hayattan yararlanmada ve katılımda.



2. İstihdam Devletleri, olanaklar ölçüsünde Orijin Devlet ile işbirliği yapmak suretiyle, özellikle yerel dilin öğretimi açısından göçmen işçilerin çocuklarının yerel okul sistemine uyumlarını kolaylaştırıcı bir politika izlerler.



3. İstihdam Devletleri, göçmen işçilerin çocuklarının anadillerini ve kültürlerini



öğrenebilmelerini kolaylaştırmaya gayret gösterirler. Orijin devletler de bu amaç için olanaklar ölçüsünde işbirliği yaparlar.



4. İstihdam Devletleri, gerektiğinde Orijin Devlet ile işbirliği halinde göçmen işçilerin çocuklarının anadil eğitimleri için özel programlar sağlayabilirler.



Madde 72:



1. a) Bu Sözleşmenin uygulanmasının denetlenmesi amacıyla bir “Tüm Göçmen İşçiler ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunması Komitesi” oluşturulacaktır. (...)



Madde 84:



Her Taraf Devlet bu Sözleşmedeki hükümlerin uygulanması için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri almayı taahhüt eder.” (8)



Kısaca Sözleşme, göçmenlerin ve aile fertlerinin hak ve özgürlüklerini daha da güçlendirerek evrensel standart getiriyor ve özellikle aile ve yakınlarının birleşimi, dini ve kültürel hayatları garanti altına alınarak destekleniyor. Göçmenler için artık bir “Test Ülkesi” konumuna ge(tiri)len Almanya, bu Sözleşmeyi imzalar mı? Eğer göçmenler, bu konuyu gündemlerinin ilk sırasına yerleştirirler ve sürekli ısrarcı olurlarsa, evet!



Dünyanın üçüncü göç(men) ülkesi olarak Almanya, bu Sözleşmeyi, hem de hiçbir maddesine çekince koymadan bir an önce onaylamazsa, dünyadaki imajı ve inandırıcılığı zedelenebilir.







Kaynaklar:



1- Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme, Tarih: 18 Aralık 1990, Sayı: 45/158



http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/gocmen.pdf



Internationale Konvention zum Schutz der Rechte aller Wanderarbeitnehmer und ihrer Familienangehörigen



http://www.institut-fuer-menschenrechte.de/fileadmin/user_upload/PDF-Dateien/Pakte_Konventionen/ICRMW/icrmw_de.pdf



2- Internationaler Tag der Migranten Migration: Zahlen und Fakten



http://www.bpb.de/wissen/Q93RXO,0,Migration.html



3- Kanun No: 4662, Kabul Tarihi: 26.04.2001 - Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeye İlişkin Bildirimlerimiz v Çekincemiz:



A) 15 inci Maddeye ilişkin bildirim: Yabancıların ülkemizde gayrimenkul edinmeleri hakkında yasalarda öngörülen kısıtlamalar geçerliliğini koruyacaktır.



B) 40 ıncı Maddeye ilişkin çekince: Ülkemizde 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 5 inci maddesi sendika kurucusu olma şartları arasında Türk vatandaşlığına sahip olma koşulunu öngörmektedir. Göçmen işçilerin ve aile fertlerinin istihdam edildikleri devlette sendika kurma hakları Türkiye yasaları açısından geçerli olamayacağından bu maddeye çekince konulacaktır.



C) 45 inci Maddeye ilişkin bildirim: 45 inci Maddenin 2, 3 ve 4 üncü fıkraları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve ilgili yasalara göre uygulanacaktır.



D)46 ıncı Maddeye ilişkin bildirim: 46 ıncı Madde ülkemizde halen yürürlükte bulunan ulusal gümrük mevzuatımızın hükümlerine göre uygulanacaktır.



E) 76 ıncı ve 77 nci Maddelere ilişkin bildirim: Türkiye Sözleşmenin uygulanmasının denetlenmesi amacıyla oluşturulacak olan “Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunması Komitesi”nin yetkisini ileri bir zamanda tanıyacaktır.



http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4662.html



4- Ratifizierungen - 43 Vertragsstaaten (Stand: 16. August 2010: aktueller Stand)



http://treaties.un.org/Pages/ViewDetails.aspx?src=TREATY&mtdsg_no=IV-13&chapter=4&lang=en



5- BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon: “Tüm insanlar hür doğar, eşit hak ve saygınlığa sahiptir”, 18 Aralık 2010, Ankara - BM Enformasyon Merkezi



http://www.unicankara.org.tr/index.php?ID=904&LNG=1



6- Ratifikationsstand von internationalen Menschenrechtsabkommen und Zusatzprotokollen durch die Bundesrepublik Deutschland sowie Rücknahme von deutschen Vorbehalten, Antwort der Bundesregierung auf die Kleine Anfrage der Abgeordneten Florian Toncar, Burkhardt Müller - Sönksen, Dr. Erwin Lotter, weiterer Abgeordneter und der Fraktion der FDP Drucksache 16/11469 Deutscher Bundestag, Drucksache 16/11603, 16.Wahlperiode, 14. 01. 2009



http://dipbt.bundestag.de/dip21/btd/16/116/1611603.pdf



7- Spieß, Katharina, Die Wanderarbeitnehmerkonvention der Vereinten Nationen - Ein Instrument zur Stärkung der Rechte von Migrantinnen und Migranten in Deutschland - Deutsches Institut für Menschenrechte 2007, Berlin, ISBN 978-3-937714-32-5 (elektronische Fassung), Zugriffsdatum: 12.12.2010.



http://www.institut-fuer-menschenrechte.de/uploads/tx_commerce/studie_die_wanderarbeitnehmerkonvention_der_vereinten_na

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!