Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’da tüketim alışkanlıkları değişmiş, daha zengin hayatın her alanında var olan ekonomiye katkısı olan bir Türk toplumu olduğunu söyleyen Prof. Ümit Özdağ, “Çifte vatandaşlığın önünün açılması gerek, bu milli kimliğin devam etmesi açısından büyük önem taşıyor” dedi. Türkiye Avrupa ilişkilerine de değinen Ümit Özdağ, AB’ye tam üyelikten yana olmadıklarını ifade etti.
‘YENİ BİR MODEL ÖNERİYORUZ’
“Zafer Partisi olarak biz yeni bir model öneriyoruz” diyen Özdağ, “Türkiye Avrupa ilişkilerinde ve bu noktada diğer siyasi partilerden ayrılıyoruz; biz tam üyelik istemiyoruz. Tam üyeliğin gerçekçi bir model olmadığını ve gerçekleşmeyeceğini düşünüyoruz ve bundan dolayı Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ekonomik birliktelik olarak şekillendirilmesini istiyoruz. Bu gerçekleşebilir bir model” diye konuştu.
‘ÜÇ KITANIN BİRLEŞTİĞİ BAŞKA ÜLKE YOK’
Gündemin tamamen Rusya-Ukrayna çatışmasına kilitlendiği son günlerde durum değerlendirmesi yapan Özdağ, “Biz ne NATO’cu ne de Rus’çu perspektifle bakıyoruz; biz meseleye Türkiye’nin çıkarları açısından bakıyoruz. Ukrayna savaşından çıkarmamız gereken ders insanlık tarihi savaşlar tarihidir ve savaşlar muhtemelen sayıları ve yoğunlukları artarak 21. yüzyılda da devam edecektir. Türkiye coğrafyası dünya tarihinin en zor coğrafyasıdır, yani üç kıtanın birleştiği yerde başka bir ülke yok ve bu coğrafyada yaşamak çok zordur” dedi.
'UKRAYNA BATI’NIN DOLDURUŞUNA GELDİ'
Ukrayna krizinin çıkışıyla ilgili olarak “NATO, Almanya ve Fransa’nın itirazlarına rağmen Amerika Birleşik Devletleri’nin baskısıyla Rusya’ya doğru genişleme politikasını ısrarla sürdürdü ve Ukrayna’ya kadar dayandı. Ruslar da çok ciddi bir şekilde Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması için baskı yapıyorlardı. Burada Batı tarafından kışkırtılan ve uluslararası ilişkilere güç dengelerine hakim olmayan bir devlet başkanına sahip olmak gibi bir şanssızlıkla karşı karşıya Ukrayna. Batı’nın dolduruşuna çok kolay geldi, çok fazla güvendi” diyen Prof. Özdağ olması gerekenleri şöyle anlattı:
‘RUSYA EMPERYALİST BİR ÜLKE’
“Ukrayna’nın yapması gereken; Rusya’ya bir güvence vermekti NATO’ya girmeyeceğine, kendisini Rusya’ya karşı kullandırmayacağına dair. Bunun karşılığında da Rusya’dan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıması ve taahhüt etmesini isteyecekti. Ancak Batı’nın kışkırtmasıyla provokatif olarak meseleye yaklaştı ve işgalden 8 saat önce Rusya’nın nükleer güç olma isteğinden söz etti. Şunu net olarak görelim Rusya emperyalist bir ülkedir, böyle bir geleneği vardır ve bir emperyalist imparatorlukla, yan yana iseniz, dış politikanızı da doğru şekilde ayarlamalısınız.”
'RUSYA UKRAYNA’DA TUZAĞA DÜŞECEK'
Prof. Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Putin’in Ukrayna’ya saldırısı kabul edilemez olmakla birlikte, Rusya’ya başarı getirecek bir saldırı değil. Aksine Rusya Sovyetler Birliği’nin Afganistan’da düştüğü tuzağa, Ukrayna’da da düşecektir. Nasıl Pakistan’a yerleşen Amerikan güçleri Afgan gerillaları destekledilerse aynı senaryo Ukrayna’da da yaşanıyor. Bu Rusya’yı bir açmaz karşısında bırakacak. Rusya savaşı uzattığı takdirde içeride popülaritesi azalacak ve ekonomik sıkıntıları artacak. Putin’in şu anda hedeflediği şey Ukrayna ordusunun direnişini kırmak, ordu içinde Rusya’ya yakın olan unsurları Ukrayna Cumhurbaşkanını öldürmek ya da tutuklanmasına sağlayacak şekilde yönlendirmek. Çatışmaların uzayacağını ve önümüzdeki dönemin Rusya için çok zor geçeceğini düşünüyorum. Bu durumda Putin ordusunu Rusya’nın hakim olduğu yerlere geri çekip, Ukrayna’nın geri kalan yerleri beni ilgilendirmiyor diyebilir. Bu durumda da Ukrayna’nın geri kalanının NATO’ya girmesinin önü açılmıştır. Amerika’nın NATO’yu Rusya’nın dibine kadar getirip içine alma politikası tahrik etti ama mesele zaten bu tahriklere kapılmayıp devleti doğru yönetmek. Rusya’nın savaşı kazanacağını düşünmüyorum.”
GENÇ AİLESİNİ ZİYARET ETTİ
Solingen’de katledilen Genç ailesini de ziyaret eden Prof. Özdağ Facebookt’ta şu paylaşımı yaptı: “Solingen’de Genç ailesini ziyaret ettik. 29 yıl önce yaşanan ırkçı katliamda hayatını kaybedenleri andık. 2. Dünya Savaşı’nın soykırım fırınlarından sonra Avrupa’da tekrar insanların yakılarak öldürülmesinin iğrençliğini hatırladık.”