Güncelleme Tarihi:
VATANDAŞLIK YOLUNU AÇTI
Almanya’nın reformcu başbakanı olarak tarihe geçen Schröder, Türkler ve Türkiye konusunda ise önemli katkılara imza attı. 1998’de Yeşiller’le hükümeti kurup başbakan koltuğuna oturan Schröder, Alman vatandaşlığına geçişi çok zor kılan, 1913’ten kalma vatandaşlık yasasını tüm tepkilere rağmen değiştirdi.
‘Kan bağına dayalı’ vatandaşlık yerine ‘doğulan yer’ prensibini getirdi. Seçimlerde söz verdiği ‘çifte vatandaşlık’ gelmedi ama Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştırarak, bugünkü çifte vatandaşlığın kapısını Schröder araladı.
TÜRK-ALMAN İLİŞKİLERİ
Gerhard Schröder’le Türkiye-Almanya ilişkileri de bir rönesans dönemi yaşadı. Helmut Kohl’le kapanan Avrupa yolculuğu kapısı, Schröder’le yeniden açıldı. 1997’de Lüksemburg Zirvesi’nde Kohl Türkiye’ye Avrupa kapısını kapatmış, bunun sonucu ilişkiler de askıya alınmıştı.
Schröder’in aktif çaba ve girişimleri sonucu 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye resmi aday statüsü tanındı. Bu da Türkiye’nin önünü açtı.
Ekonomik ve siyasi reformları teşvik etti.
Türkiye hızlı bir ilerleme kaydetti.
Avrupa’nın istikrar ve güvenliğinin, Türkiye’nin AB üyeliğinden geçtiğine inanan Schröder, Türkiye’nin hızla AB üyeliğine hazırlanmasından yana oldu. 2004 Brüksel Zirvesi’nde Türkiye’yle 2005’te üyelik müzakerelerine başlanması karara bağlandı.
2005 mayısında Schröder erken seçimi kaybetti ama Türkiye’ye vaadinden vazgeçmedi.
Merkel yeni hükümeti kuruncaya kadar başbakan olarak görevini sürdüren Schröder, Hıristiyan Birlik partilerinin tüm uyarı ve protestolarına rağmen Türkiye’yle müzakerelerin başlamasına zirvede onay verdi.
İSTANBUL’DA İFTAR YEMEĞİ
Müzakerelerin başlamasından bir hafta sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Şansölye Schröder’i İstanbul’a iftar yemeğine davet etti. Schröder, iftar yemeğine katılan ilk Hıristiyan başbakan oldu.
Hükümeti kurma çalışmaları yürüten Hıristiyan Birlik ise Schröder’e devamlı “Giderayak Türkiye’ye fazla vaatlerde bulunma” uyarısını devam ettirdi. Ama Schröder, “Bizim geleceğimiz güçlü bir AB içinde, güçlü bir Türkiye’yle ortak bir gelecek” diye doğru bildiği yoldan geri adım atmadı.
Almanya’nın Türkiye’yi Avrupa yolunda yeniden heyecanlandıracak yeni bir Türkiye politikasına ihtiyacı var.