Güncelleme Tarihi:
Hükümet, sanayiciler bunu konuşuyor. ihracata dayalı ekonomiye sahip Almanya’nın küresel rekabette geri kalmaması için kalifiye elemanlar kilit öneme sahip. Bu açığı kapatmak için de büyük çaba harcanıyor zaten. Hesaplara göre, her yıl dışarıdan en az 200 bin kalifiye eleman gelmesi gerekiyor. 1 Ağustos’ta başlayan Mavi Kart uygulamasıyla belli şartlarda kalifiye yabancı hemen Almanya’ya gelip çalışabiliyor. Fakat kalifiye yabancı Almanya’ya gelmiyor, ABD’ye gidiyor. Kalifiye açığını kapamak isteyen Almanya bir süredir İspanya’yı gözüne kestirmiş durumda...
2007’de ekonomisi yüzde 3.8 büyüyen, işsizliği yüzde 5’in altına düşüren İspanya şimdi ekonomik krizle boğuşuyor. İspanya’da işsizlik yüzde 25 ile had safhada. 25 yaş altındaki gençler arasında işsizlik yüzde 48.5. Yani iki gençten biri işsiz. Bunu fırsat bilen Almanya eğitimli, kalifiye gençleri Almanya’ya çekmek için uğraşıyor. Der Spiegel dergisine göre, Alman Zanaatkarlar Birliği işi o kadar ileri götürmüş ki, İspanya’daki kiliselerle temasa geçmiş ve ayinlerde Almanya’nın övgü ile anlatılıp gençlerin Almanya’ya gelmelerinin teşvik edilmesini rica etmiş.
Tarih sanki tekerrür ediyor. Almanya’nın İtalya’dan sonra işgücü anlaşmasını imzaladığı ülke İspanya. 29 Mart 1960’da imzalanan anlaşma ile İspanyol işçiler Almanya’ya gelmeye başlamış. O dönem İspanya Çalışma Bakanlığı’nda görevli Direktör Manuel Alonso Olea şöyle demiş; “İspanya bu kadar yüksek işsizlik ve durgunluk riskini taşıyamaz. Bu açıdan göç bir çözüm. Göç sadece toplum için değil, göç eden için de iyi bir şey.”
52 yıl sonra aynı söylem bu kez İspanyol gençleri için geçerli gözüküyor. Zaten çabalar etkisini göstermiş gibi. Almanya’ya çalışma için diğer Avrupa ülkelerinde ve özellikle İspanya’dan gelenlerin oranı son 16 yılın en yüksek sayısına ulaşmış durumda. En son verilere göre bir yılda 21 bin İspanyol Almanya’ya gelmiş. Tabii bu İspanyollarla sınırlı kalmıyor. Yunanistan, Portekiz ve İtalya’dan gelenlerin sayısı da artıyor.
Bu gelişmeler Almanya’daki yerleşik Türk işçileri için bir tehlike çanı. Türkler arasında işsizlik oranı zaten yüksek. Şimdi iş piyasasında rekabet daha da artıyor. Amerika’nın Sesi Radyosu’nun Berlin muhabiri Cem Dalaman, “Almanya’daki Türkler, İspanyol işçi akınından rahatsız” diyor. Dalaman, Berlinli Türkler arasında yaptığı röportajlarda bunun açıkça görüldüğünü söylüyor. Bu durum Alman sendika çevrelerinde de temkinli karşılanıyor. Avrupa Birliği içinde kalifiye işgücü turizmini körüklemek yerine ülkedeki gençlere eğilmenin daha yararlı olacağı savunuluyor.
Almanya’da Türk Vatandaşları Konseyi Başkanı Dr. Yaşar Bilgin de bu gelişmenin Almanya’daki Türkler açısından olumlu olmadığını söylüyor. Ama bu konuda bir adım ileri gidiyor. Dr. Bilgin, İspanyol gençlerinin yanı sıra hem Almanya’daki hem de Türkiye’deki Türk gençlerinin de dikkate alınmasını istiyor. Türkiye’deki kalifiye gençlerin de eğer isterlerse Almanya’ya gelmelerine imkan tanınmasını öneriyor. Türkiye’deki gençlerin hasta, yaşlı bakıcılığı gibi mesleklerde Almanya’nın desteğiyle eğitilip getirilebileceğini söylüyor. Dr. Yaşar Bilgin bu konuda şimdiden her iki ülke nezdinde girişimlerde bulunmuş. Görüşmeler hakkında şimdilik daha fazla bir açıklama yapmaktan kaçınan Dr. Bilgin, “Ben olumlu görüyorum” diyor.
Dikkatimi çekti
ÜYELERİNİN çoğu Avrupa ülkelerinde yaşayan üyelerden oluşan bir Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu (YYVDK) vardı. Hatırladığım kadarıyla bu kurul en son 2007’de Haziran ayında İzmir’de toplandı. Yurtdışında yaşayan Türklerden sorumlu dönemin Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın başkanlığında bir araya gelen kurulda 13 ülkeden 62 üye vardı.
İlk kez 1998’de oluşturulan kurulun görevi yurt dışındaki Türklerin yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları sorunların çözümü için politikalar üretmekti. Atanmışlar olarak eleştiri konusu olan bu kurul bir daha da bir araya gelmedi. Kurul zannedersem beş kez toplanmıştı.
Şimdi Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, bu kurulu Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu adı altında yeniden yapılandırdı. 24 Aralık 2010’da nasıl çalışacağına dair bir yönetmelik de yayınladı. Yurtdışından toplam 55 kişinin seçileceği kurulda görev almak isteyenlerin 25 Mart 2011 tarihine kadar başvurmaları da istendi. Aradan yaklaşık 1.5 yıl geçmesine rağmen bu kuruldan bir ses seda yok.
Bu kurula seçilmek için başvuranlardan aranan şartlar arasında “İşsizlik sigortası veya sosyal yardımdan faydalanmıyor olmak” bulunuyor. Bu şart bence çok tuhaf. Bu şart ile sanki “Kendine faydası yok, topluma nasıl olsun” der gibi anlam çıkıyor. Günümüzde bırakın mesleği olmayan kişiyi eğitimli bir kişi dahi batıda her an işini kaybedebilir. Bunun örnekleri çok görülüyor.
Örneğin, uluslararası bir bankada üst düzey görevde finans uzmanı bir arkadaşım kısa bir süre önce işini kaybetti. Bankası Almanya’dan çekildi. Türk bankaları da dahil çeşitli uluslararası bankalar peşine düşmüş, iş teklif ediyor ama şimdilik arkadaşım işsiz. Bir çok gencin hayalinde canlandırdığı üniversitelerde master ve doktora yapmış. Şimdi arkadaşım söz konusu kritere göre yurtdışında yaşayanların sorunlarını dile getiremeyecek gözüküyor. Kendisi bu konuda sohbetimizde anlamlı bir cevap verdi.
“Zaten başvurmayı hiç düşünmemiştim, düşünmüyorum.”