Güncelleme Tarihi:
Eski Batı ve Doğu dünyalarında marka olan Antalya, İslam dünyasında da artan bir üne sahip, özellikle İranlı turistler kente büyük ilgi gösteriyor. Bu markanın her tat ve ihtiyaca göre de ürünleri var. Golf turizminin ağırlık kazandığı Belek seçkin turistlerin, Alanya, Alman orta sınıfının ve Kemer Rus turistlerin markası haline dönüşmüş durumda.
Oteller ve uygun fiyat
Mayıs ayı sonunda Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin düzenlediği bir sempozyum nedeniyle Türkiye'de turizmin duayenlerinden Burhan Silahtaroğlu'nun geniş ve güzel bir arazi üzerinde seçkin bir mimari tarz ile kurduğu Lykia World Golf Oteli'nde kaldım. 2.5 km'lik sahil şeridine sahip otel, Antalya'daki en geniş sahile sahip oteller arasında yer alıyor. Türkiye'de deniz kenarında kurulu en büyük golf tesislerine sahip otel, oldukça iddialı. Kaliteli hizmeti ile de iddialı olmayı hak ediyor.
Türk-Alman Medya Diyaloğu başlıklı sempozyum devam ederken otelde 150'ye yakın Rus ve Ukraynalı basın mensubu da konaklamaktaydı. Kendileri ile konuşmalarımız, Antalya'nın nasıl olup da marka haline geldiği konusunu aydınlattı. İyi hizmet, mimari ve coğrafi açıdan benzersiz konuma sahip oteller ve uygun fiyattan oluşan karışım başarının formülünü oluşturuyor. Ukraynalı, Rus ve Alman turistler İstanbul'u tercih etmiyorlar. 2010 Kültür Başkenti İstanbul'a gelen Alman turist sayısı 400 binde kaldı. Gurur kaynağımız kenti maalesef hâlâ bir dünya markası haline getiremedik. Aynı durum İzmir için de geçerli. Akdeniz havzasının en güzel bölgelerinden biri üzerine kurulu kent, Alaçatı'dan Foça'ya güzelliklerini dünyaya yeterince anlatamıyor. Uygarlığın beşiği ve örneği kentte yabancı turist bulmak hayli zor.
Nasıl marka olunur
Ekonomik alanda cazibesi ile gelişen İstanbul'u bir kenara bırakırsak; 3.5 milyon nüfuslu İzmir tüm güzellikleri ile birlikte Akdeniz ve Avrupa'da nasıl marka olur, nasıl daha fazla turist çeker? Çeşme'de gördüğünüz yazlık evler bugün İspanya sahillerindekilerin katbekat ötesinde. Bir sörf cenneti olan Alaçatı'da her türlü tabii güzelliği bulmak mümkün. Bu bölgenin artalanı olarak Aydın ve Manisa'yı da sayarsak kırma zeytinyağından tüm diğer tarım ürünlerine kadar İzmir'i marka yapamamak neredeyse güç bir iş. Hamdi Akın'ın yönetiminde TAV tarafından kurulan İzmir Havaalanı artık tam anlamıyla bitti ve dört dörtlük hizmet veriyor. Bunun dışında Antalya'daki faaliyetlerini artık İzmir'e kaydıran SunExpress de kentin kapılarını Avrupa'ya açıyor.
Başarılı çalışmalarını sürdüren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın bu kente turizm açısından ciddi bir destek vermesi halinde, İzmir Türkiye'nin turizmde ikinci markası olabilme potansiyeline sahip. Kentleşme açısından büyük bir başarı sağlayan İzmir'de ciddi ve başarılı sivil toplum örgütleri de var. Bugüne kadar İzmir'de 25 bin konutun yapımını gerçekleştiren, sadece konut yapmakla kalmayıp kentin sosyal-kültürel yaşamına büyük katkılarda bulunan Ege Koop ve başarılı çalışmalar sürdüren Ege Bölgesi Sanayi Odası bunlardan yalnızca ikisi.
Son dönemde turizm otelcilik açısından da kentin yüzü gülmeye başladı. Pasaport'ta tam bir butik otel olan Kordon Otel'in yanı sıra kapılarını yeni açan Mövenpick ve Swissotel de bu kente gelecek turistlerin yüzünü güldürmeye aday. Devamlı ve severek kaldığım Kordon Oteli'nin suitinden insanın neredeyse direkt denize atlayası geliyor.
Avrupa'da İzmir'in tanıtımı konusunda önümüzdeki dönemde iyi fırsatlar bulunuyor. Ekim ayında Türkiye'nin konuk ülke olarak katılımıyla gerçekleştirilecek kitap fuarında İzmir için de büyük şanslar bulunuyor. İyi bir prestij kitabı ile kenti tanıtmak, gözleri kente çevirebilir. 2009 yılında Avrupa'da yapılacak turizm fuarında İzmir'i iyi bir şekilde gözler önüne sunmak bu kenti Türkiye'nin ikinci markası haline getirmeyi sağlar. Antalya Türkiye'nin turizmde tek markası olarak kalmamalı. Bu kente Polonya'dan Hollanda'ya, Rusya'dan Almanya'ya pek çok ülkeden turist getiren GTI'nın imaja olumlu katkısını SunExpress ve diğer tur operatörleri de İzmir için yapabilirler.