Güncelleme Tarihi:
Eski Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Almanyanın da sürdürülebilir teknoloji alanındaki yatırımlarına işaret ederek, ülkesinin her anlamda Türkiye ile işbirliği yapabileceğini, bu işbirliği için de, Türkiyenin, yasalarını uygun hale getirmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Bonus Akademi ile MediaCat Dergisi tarafından ve Bonus Cardın sponsorluğunda düzenlenen Gren Marketing konferansına Alman Yeşiller Partisi eski lideri ve eski Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer katıdı. Yeşil pazarlama ve iş modellerinin ele alındığı konferansta konuşan Joschka Fischer, Gren Marketing açısından sadece Almaya ile Türkiye arasındaki işbirliğinin değil, Türkiyenin tüm Avrupa ile işbirliğine girmesinin önemine dikkat çekti.
'TÜRKİYENİN, YASALARINI UYGUN HALE GETİRMESİ ÇOK ÖNEMLİ"
Fischer, ülkelerin kendi içlerindeki yasaların önemli olduğunu söyleyerek, 'Mesela Türkiyede çıkarılacak olan yasalar eğer bu konuyu düşünülerek hazırlanırsa daha çevre dostu yatırımlara gidilmesini sağlayacaktır. Ancak bu şekilde çevre yatırımları alanında faydalı olunabilir" dedi.
Geleceğin, pazarlarının sürdürülebilirlikle şekilleneceğine işaret eden Fischer, Almanyanın da sürdürülebilir teknoloji alanında ciddi yatırımları olduğunu bildirdi. Fischer, Almanyanın, her anlamda Türkiye ile işbirliği yapabileceğinin sinyalini vererek, bu işbirliği için ise, Türkiyenin, yasalarını uygun hale getirmesinin gerekliliğini ifade etti.
Enerji sektöründe farklı zorluklar olduğunu kaydeden Fischer, en büyük zorluğun ise, mevzuat zorluğu olduğunun altını çizdi. Fischer, çevreye ilişkin yasaların çıkarılma zorluğuna değinerek, 'Nedense, pek çok hükümet çevreyle ilgili yasalarda çok yavaş ilerliyor. Mesela, İngilterede gürültü azaltma yönetmeliğinin kabulü o kadar zaman aldı ki. Mesela, şuanda tüm dünyada ABDden başlayan ekonomik durgunluk inanılmaz bir paniğe neden oldu. Birçok şirket maliyetleri azaltmaya gidiyor. Bu durgunluk ekonomik faaliyetleri de azaltacağı için çevreye verilen zarar da azalacak" diye konuştu.
'TÜRKİYENİN EKONOMİK BAŞARISINI ENGELLEMEK İÇİN BİR KOMPLO TEORİSİ DEÐİL"
Fischer, Almanyadaki elektrik şirketlerinden örnek vererek, bu şirketlerden bazılarının nükleer santrale de sahip olduğunu söyledi. Almanyada kanunun değişmesi sonucu tüketiciye elektrik almak istediği şirketi seçebilme hakkının yaratıldığını anlatan Fischer, bu hakla beraber tüketicinin, çevreye zararlı olan elektrik şirketini değiştirdiğini dile getirdi. Fischer, kanunları değiştirilmesiyle, tüketici bilincinin de yaratıldığını belirterek, tüketicilerin tutumu karşısında ise pazar payını kaybetmek istemeyen şirketlerin de çevreye duyarlı tutum değişikliğine gittiğinin altını çizdi.
Fischer, avangard denilen seçkinlerin, genelin bir parçası durumuna getirilmesinin önemine değinerek, 'Almanya özelinde paradigma değişiyor, yeni bir paradigma var. Türkiyenin durumunu düşünürsek, artık bu, Türkiyenin ekonomik başarısını engellemek için bir komplo teorisi değil. Bunlar artık küresel ekonominin gerçekleri. Artık dünyada dramatik bir değişim yaşanıyor. Bunun da fiyatlara etkisini her gün görüyoruz" dedi.
Türkiyenin, bölgesindeki liderlik rolünü üstlenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Fischer, Türkiyedeki karar mercilerinin de bu durumu anlaması gerektiğini ifade etti. Fischer, dünya ekonomisinin değişen kavramlarını anlamasının Türkiye açısından önemli bir etkisinin olacağını kaydederek, Türkiyenin bu sayede, kendi coğrafyasındaki komşularına da katkısının olacağını belirtti. Türkiyedeki, hizmet ve ihracat sektöründeki çevikliğin Türkiyeye çok şey kazandıracağının altını çizen Fischer, temiz enerji ihracatı konusunda da Türkiyenin önemli fırsatları olduğunu söyledi.
'NÜKLEER ENERJİNİN GELECEÐİNE İNANMIYORUM"
Nükleer enerji santrali konusunu da değinen Fischer şunları söyledi:
'Bu, Türk halkının, Türk hükümetinin ve parlamentosunun alacağı bir karar. Ama burada ben, Yeşiller Partisi olarak, duruşum zaten açıktır. Türkiyenin içişlerine karışamam ama nükleer enerjinin geleceğine inanmıyorum. Gerekçelerim ise, birincisi, Ortadoğunun nükleer enerji yatırımı ki, İranla özdeşleştirilen enerji geliştirme programı bence bir tehdit. Türkiyenin komşularında olması bir tehdit ve düşünün, İran böyle bir güce ulaşır, ya da kırmızı çizgiye çok yaklaşırsa, bence bu çok iyi bir gelecek senaryosu değil. Özellikle Ortadoğu bölgesi için bir tehdit, bu bölge istikrarsız bir bölge zaten. Eğer diğer ülkeler de İran gibi nükleer enerji programına devam ederse, bu bölgelerdeki güvenlik politikası ve Avrupanın da güvenlik algısı tamamen değişecektir. Bölgede nükleer silahlanmayla sonuçlanacaktır. Zaten bölge çok istikrarsız, devletler istikrarsız, hep meşruiyet tartışmalarının yaşandığı bir bölge."
'TÜRKİYE, ÇOK BÜYÜK BİR GÜNEŞ ENERJİSİ POTANSİYELİNE SAHİP"
Fischer, nükleer enerjinin ihracına devam edilmesi durumunda sadece Ortadoğunun kirlenmekle kalmayacağını, tüm dünyada sorunların yaşanacağını kaydederek, nükleer enerjiye şüpheyle yaklaştığını dile getirdi. Nükleer atıklara da değinen Fischer, insanların 100 bin yıl yaşamadığını, atıkların ise 100-400 bin yıl yaşadığını vurgulayarak, nükleer enerji konusunun sorumluluk sahibi bir tutum olmadığını belirtti.
Fischer, nükleer enerjindeki diğer bir konunun ise risk olduğunu söyleyerek, 'Eğer gerçekten, herhangi bir sigorta şirketi bir nükleer santrali sigortalarsa ben de hemen nükleer enerjiyi savunma başlayacağım. İstediğiniz şirkete sorun, hiçbiri o riski almaz. Almıyorsa, demek ki, alamayacakları kadar büyük bir risk var" diye konuştu.
Türkiyenin nükleer enerji dışında çok büyük fırsatları olduğuna işaret eden Fischer, Güneydoğu ve Doğu Anadoluda yapılacak yenilenebilir enerjilerle Türkiyenin çok ciddi kalkınma sağlayacağının altını çizdi.
Fischer, Türkiyenin çok büyük bir güneş enerjisi potansiyeline sahip olduğunu dile getirerek, 'Türkiyenin yapacağı en iyi şey, güneşi, rüzgarı ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını çok iyi araştırmak olacaktır. Coğrafi olarak Türkiye ile aynı enlemde yer alan İspanya, inanılmaz şekilde güneş enerjisine yatırım yapıyor" dedi.