Güncelleme Tarihi:
Moody's tarafından hazırlanan “Türk Belediyeleri Zorlu Bir Ortamla Karşı Karşıya “ başlıklı raporda, gelirlerinin büyük bir kısmının öncelikle katma değer vergisi, kurumsal ve kişisel gelir vergileri gibi ulusal olarak paylaştırılan vergilerden oluşması nedeniyle, belediye bütçelerinin “Türkiye;yi özellikle gelir açısından vuran ekonomik daralmadan etkilenmesini” beklediği belirtildi.
Raporda, bugüne kadar sağlam ekonomik büyüme sayesinde artan gelirlerin Türk belediyelerinin yüksek operasyon performansını göstermelerine ve borç gerekliliklerini kontrol altında tutmalarına yardımcı olduğu belirtilerek, ancak küresel krizin yayılması ve Türkiye;deki ekonomik şartların hızlı bir şekilde bozulmasıyla birlikte vergi gelirlerinin küçülmeye başladığı ve bu durumun 2009-10 dönemi için belediye bütçelerinin üzerinde doğrudan etkili olduğu bildirildi
Gelirler üzerindeki kontrolün çok sınırlı olması ve toplumsal hassasiyet gösteren sorumlulukları nedeniyle genel olarak belediyelerin şok absorbe etme kapasitesini sınırlı gördüğü ifade edilen raporda, ayrıca Türk belediyelerinin kredi piyasasında son dönemde yaşanan bozulmadan da etkilendiği ve sıkı likidite şartlarının devam etmesinin beklendiği kaydedildi.
Bir yandan yabancı finansmana ulaşmada yaşanan sıkıntının yerel piyasaya artan erişimle kısmen hafiflediği olumlu olarak gözlemlense de, borç verenlerce istenen risk primlerinin hala yüksek ve genel finansman şartlarının sıkı olduğu belirtilen raporda, “Bu bağlamda ve Türkiye;nin yerel kamu sektörünün merkeziyetçi mimarisi göz önünde bulundurulduğunda, Moody;s merkezi hükümetin izleyeceği politikaların belediye sektörünün mali performansını ve istikrarını önemli ölçüde etkileyeceğine inanıyor” denildi.
DIŞA YÖNELİK KIRILGANLIK OLDUKÇA YÜKSEK
Türk ekonomisi devam eden küresel krizin yanı sıra yerli ve yabancı talepteki hızlı düşüşten çok etkilendiği bildirilen raporda, 2001 yılından beri ortalama büyüme hızı yüzde 7 iken 2008'de Türkiye ekonomisinin sadece yüzde 1,1 oranında büyüdüğü hatırlatıldı. Raporda, şöyle denildi:
“2009 büyüme görünümü sanayi üretimi, kapasite kullanımı ve ihracattaki zayıflama işaretlerinin yanı sıra işsizlik oranı ve işsizlik sigortası başvurularındaki endişe verici artışla birlikte son aylarda daha da kötüleşti.
Moody's şu an için Türkiye;nin gayrisafi milli hasılasının (GSMH) bu yıl yüzde 4 ya da daha fazla küçülmesini ve risk dengelerinin aşağıya dönük eğilim göstermeye devam etmesini beklemekte. Ayrıca dışa yönelik kırılganlık oldukça yüksek. Bu da kısmen sermaye hesabı finansmanındaki sıkıntıları yansıtmaktadır.”
“KÜRESEL EKONOMİK GERİLEME HARCAMA BASKISINA DA YOL AÇABİLİR”
Sorumlulukları kamu güvenliği, su, temizlik, katı atık ve kanalizasyon sistemi, ulaşım ve trafik yönetimi, altyapı geliştirme, imar ve toplumsal yardım gibi temel kamu hizmetlerinin sağlanması ve koordinasyonuyla ilişkili olan Türk belediyeleri için bu küresel ekonomik gerilemenin harcama baskısına da yol açabileceği bildirilen raporda, ancak Moody;s'in büyük belediyelerin bazı kamu hizmetlerini belediyelere bağlı şirketler yoluyla temin etmelerinin de katkısıyla bugüne kadar harcama baskısını gerektiği gibi yönetebilmiş olduklarını gözlemlemekte olduğu belirtildi.
Belediyelerin sahip olduğu Türk Ticaret Kanununa bağlı şirketler ve kamuya bağlı idareler ya da bağlı kuruluşların temel kamu hizmetlerinin sağlanmasında ve bir yandan belediye bütçeleri üzerindeki doğrudan maliyetleri sınırlayarak diğer yandan altyapı yatırımlarının karşılanmasında etkili olduğu ifade edilen raporda, şöyle denildi:
“Bugüne kadar bağlı kuruluşlar görece olarak iyi bir performans sergiledi ve belediyelerden nadir durumlarda belirgin operasyon katkılarına gerek duydu. Ancak operasyon ortamı ve mali şartlar kötüleştikçe bu şirketler üzerindeki mali baskının artması beklenebilir.
Böyle bir olayın gerçekleşme olasılığını ve büyüklüğünü önceden kestirmek oldukça güç olsa da, çünkü böyle bir olayın gerçekleşme olasılığı hem sistemik hem de belediyelere özel faktörlere bağlı olabilir, bu şirketlerin karşı karşıya kalacağı mali sıkıntılar ilgili belediyeleri de büyük olasılıkla etkileyecek.”
TEMEL OLARAK SERMAYE HARCAMASINA BAĞLI BELLİ BİR BÜTÇE ESNEKLİĞİ
Raporda, sermaye harcamasının belediye bütçelerinin önemli bir kısmını kaplıyor olmasının gelir tarafı üzerindeki takdir yetkisinin kısıtlı olmasını ve operasyon harcamalarına ilişkin esneklik sıkıntısını kısmen hafifletmekte olduğu kaydedildi.
Gerçekten de sermaye harcamasının ya da yatırımların mali baskının yönetilebilmesi için ertelenebileceği ve yeniden takvimlendirilebileceği belirtilen raporda, ancak bazı durumlarda büyük yatırımların ertelenmesi ve/veya yeniden takvimlendirilmesinin güç olabileceği, ayrıca kriz dönemlerinde altyapı yatırımlarının genelde mali teşvik paketlerinin önemi bir parçasını oluşturduğu ifade edildi.
Bunun aksine, yatırımlara ilişkin olarak girişken politikalar izlemenin nakit rezervlerinin azalmasına ve borçlanmaya yönelinmesine neden olabileceği anlatılan raporda, bu durumun finansman maliyetinin yüksek olduğu ve likidite şartlarının sıkı olduğu bir zamanda endişelere yol açabileceği belirtildi.
YABANCI PARA BİRİMİNDEN FİNANSMANA SINIRLI ERİŞİM
Küresel krizin ilerlemesiyle birlikte yatırımcıların riskten daha fazla kaçar hale geldikleri ve yabancı sermaye akışları ciddi şekilde düştüğü ifade edilen raporda, şöyle denildi:
“Bu durum yabancı para biriminden borçlanmalarda ek faizlerin artmasına, borç verme şartlarının sıkılaşmasına ve vadelerin kısalmasına neden oldu. Bu gelişmeler para biriminde yaşanan değer kaybıyla birlikte yabancı finansmana ilişkin borç hizmeti maliyetlerinin birden artmasına neden oldu. Bu zor şartların bu yıl içerisinde hafiflemesi pek mümkün görünmüyor.
Geçmiş yıllarda, uzun vadeli yerel finansmanın mevcut olmayışı Türkiye;deki belediyelerin (özellikle büyük belediyelerin) yatırımları için bankalardan ve çok uluslu kuruluşlardan yabancı para birimi üzerinden borç almaya yönelmesine neden oldu.”