Güncelleme Tarihi:
SON birkaç senedir müziğe ara vermiş görünüyorsunuz. Bunun nedeni neydi?
12-13 yaşımdan beri hayatımda müzik hep vardı. Ara sıra istenenden daha uzun aralar oluşuyor. Artık parçanın kalitesi, sözler, prodüksiyon, sound gibi şeyler eskiye göre daha önemli bugünlerde.
Berlin’de kiminle konuşsam hiphop ve rap konusunun eskisi kadar rağbet
Biraz öyle. Müzik akımları artık çok yok. Facebook’ta binlerce kişi bir sanatçıyı takip ediyor ve konsere gidiyor. Ama diğer müzikseverlerin genel olarak o tarzdaki üretimden bazen haberi bile olmuyor. Bu genel bir kültür değişimi. Hiphop müziği artık müzik tarzları arasında dünyada yerini buldu ve tanınan kabul edilen bir sanat dalı oldu.
Yerini bulması da popüler olmasına neden olmadı mı?
Popüler oldukça etrafında o kadar heyecan oluşmuyor artık. Çok iyi rapçiler var. Hiphop birçok kültür gibi ABD’deki insanlardan gelen bir tarzdı. Baktılar ki para kazanılıyor büyük şirketler rap’e de el attı ve bununla birlikte Hip Hop’un ruhu kayboldu.
Cartel denince akla koca koca adamlar geliyor. O dönemde yoktu değil mi havuz başında bikinili kızlar?
O tarz da vardı ama bizim için o zamanlar yetenek, yorum, rekabet önemliydi. Biz bir albüm çıkaracağız da Altın Plak alacağız, bunlar hesapta bile yoktu. Bizim bulunduğumuz ortam böyleydi.
Bir röportajınızı okudum ve Cartel ile geri dönüş albümünden sonra ‘İnsanlar 16 sene bir grubu beklemediler tabi’ diyorsunuz.
Yanlış anlaşılmış bir söz ama haklılar... 16 sene ara olur mu?
Nasıl ortaya çıkmıştı Cartel?
Ben ilk Türkçe rap olan single kaydımı yapmak istedim. Bu iş için Berlin’de menajerimle gittiğim stüdyoda Nürnberg şehrinden gelen bir demo çıkardılar ortaya Karakan. Onları ağırladık, tanıştık ve onlar diğer grubu yani Cinayi Şebeke’yi bize tanıttı. Ve baktık Almanya’nın üç ayrı şehrinden 3 grup Türkçe sözlü rap yapıyor. Böyle toplama albümü yani ortak bir albüm çıkaralım dedik ve o nedenle ismi ‘Cartel’ oldu yani ‘Birleşme’.
İlk şarkınız patlayınca şaşırdınız mı?
Hem de çok. Tutacağını kimse beklemiyordu. 1 milyon satış oldu. İki sene konserlerde koşturduk.
Sonra neden 16 sene ara?
Şirket yoktu, plan yoktu, menajer de ilk kez menajerdi. Üstelik ayrı şehirlerde yaşıyorduk. Nürnberg, Berlin, Kiel. Bu iş için bir araya getirilmişiz bana sorarsan. İki sene fırtına gibiydi. Aynı şehirde kalsaydık çok daha fazla müzik yapardık ama gerçekten de üç köşedeydik.
Sonra birden 2011 Rock’n Coke ve Cartel bir araya geliyor haberleri çıktı.
Cartel’i tekrar yapmak fikir olarak hoşumuza gitti. Son albüm için dört yıl çalıştık. İki üç kere iptal ettik. Almanya’da prodüksiyonu yapalım demiştim ama İstanbul’da yaptık. İyi niyetli bir albümdü. Belki üç tane daha albüm yapabiliriz ya da hiç yapmayız. Ama artık insanlar neden yapmıyorsunuz diye sormaz. “Bugünkü Neşen Cartel’den” albümü bizim için iyi bir son oldu.
Cartel’den bağımsız müzik hayatınız da var sizin.
Evet, Cartel’den iki sene sonra ‘Sohbet’ adlı albümü çıkarmıştım Onun dışında bir çok ortak projeler ve single çalışmalarım oldu. O anlamda Erci E. olarak çalışmalarıma devam ediyorum. İyi de gidiyor tabi ki eskisi kadar çok hızlı bitirip çıkarmak gibi bir durum yok. Müziğin işi bitmiyor umarım hiç bitmez de.
Paran varsa işin kolay
İstanbul’a bir dönem taşınmıştınız. O nedendi?
2005’te dövizli askerlik yapmıştım. 2006’da ise İstanbul’a yerleştim. Biraz enerjim varsa onu da ülkeme vereyim dedim. Bir sene sonra Berlin’e geri döndüm ve dedim ki Türkiye’ye yararlı olabilmek için Türkiye’nin dışında yaşamak daha iyi. Çünkü Türkiye’nin içinde yaşarsan herkes gibi olursun ve enerjini aşağı çekerler. İstanbul’da bir Almancı olarak baş etmek birçok insan için sıkıntı. Çok güzel bir ders oldu benim için yapmasaydım içimde kalacaktı. Çok paran varsa kolay bir ülke Türkiye.
Kendinizi nereye ait hissediyorsunuz?
İstanbul’da yaşadığımda ne kadar kendimi Türkiyeli hissetsem de lisanı, kültürü bilsem de çok farklı düşüncelere ve davranışlara sahip olduğumu anladım.
Özde bu kadar fark olduğunu kendim de bilmiyordum doğrusu.
Nuri olabilir ama ben olmuyorum
Kendiniz için Almancı diyorsunuz. Ancak futbolcu Nuri Şahin, “Bana Almancı denmesinden gocunuyorum” dedi. Kimdir Almancı?
Almancı kelimesi beni hiç rahatsız etmiyor. Bu büyük sayıda insan grubunu anlatıyor. Almancı demek Türkiye’den gitme ama Almanya’da büyümüş, yaşıyor demek.
Bir aşağılama da hissetmiyorum. Türk Alman, Alman Türk… Türkçe bilmeyen çok Türk kökenli Alman tanıyorum. Ne kadar Almanya’da yaşamayı sürdürmeyi planlıyorsam da hala eşime 6 ayda bir “Temelli Türkiye’ye mi gitsek!’’ diyorum. Bazen buranın beni tam anlamıyla kabul etmeyeceğini hissediyorum. Bu tipik bir Türk paranoyası da olabilir. Ama çocuklarımın iki ülke arasında kalıp tipik sorunları yaşamalarını istemiyorum.