Güncelleme Tarihi:
***
Gabriel, birkaç gün sonra verdiği bir demeçte de Türkiye krizinin hem Almanya hem de Avrupa için güvenlik politikası açısından bir risk teşkil edeceğinin altını da çizdi.
SPD’nin eski lideri, “Türkiye’de insanların şu anda çok acil ve çok açık sinyallere ihtiyacı var. Almanya ve Avrupa, Trump’ın ülkelerini istikrarsızlaştırma politikasını desteklemediğini göstermeliler” dedi.
“Kendi çıkarlarımız açısından Türkiye’yi Batı’da tutmak için elden gelen her şeyi yapmalıyız” diyen Gabriel, aksi halde politik olarak yalnızlaşan bir Türkiye’nin uzun vadede atomlu silahlara sahip olma gibi bir yola başvuracağı tehlikesinin doğacağı uyarısında da bulundu.
Gabriel, “Türkiye ile ilişkileri koparmayalım” dedi.
***
Sigmar Gabriel, hep Türkiye’nin ve Almanya Türklerinin yanında oldu.
“Almanya, Türkiye’den gelen bu insanlarla zenginleşmiştir” dedi.
Hep Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) tam üye olarak yerini almasını savundu.
Türkiye’nin Almanya ve Avrupa için çok önemli bir partner olduğunu, Avrupa ile İslam ülkeleri arasında bir köprü işlevi gördüğü gibi, bölgede demokrasinin yerleşmesinde ve gelişmesinde bir model rolü üstlenebileceğini de.
***
Almanya’nın şu andaki Dışişleri Bakanı Heiko Maas da, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın yaptırımlarına karşı Berlin’in de, Brüksel’in (AB) de Türkiye’nin yanında yer alması gerektiğini söyledi.
Maas, Berin’de önceki gün düzenlenen Alman Büyükelçiler Konferansı’nda, “Washington’un yaptırım politikası bizi Avrupai yanıtlar formüle etmeye zorluyor. ABD’nin aniden ve mutabakata varılmadan ve çoğu kez spesifik olmayan Rusya’ya, Çin’e, Türkiye’ye ve gelecekte belki de bizim önemli ticari ortaklarımıza karşı yaptırımlar uygulaması, Almanya’yı da Avrupa’yı da vurur” diyerek olası bir tehlikeye dikkat çekti.
“Gereken reaksiyonu göstermeliyiz ve ticaret, ekonomi, mali politikalarda Avrupa’nın hakkaniyetini güçlendirmeliyiz” dedi.
***
SPD Genel Başkanı ve Federal Meclis Grup Başkanı Andrea Nahles de Türkiye ile ABD arasında yaşanan krizin aşılması için Almanya’nın daha fazla angajman göstermesini istedi.
Nahles, “Gerekirse Almanya Türkiye’ye yardım etmeli. Türkiye bir NATO ülkesidir. Almanya ve Avrupa kayıtsız kalamaz” dedi.
“İstikrarlı bir Türkiye hepimizin çıkarınadır” dedi.
Tabii Nahles’in bu yardım önerisini sadece parasal yardım olarak algılayan Türkiye karşıtı politikacılar ve çeşitli çevreler, hemen itiraz ettiler.
***
Almanya’nın SPD’li eski Başbakanı Gerhard Schröder ise her zamanki gibi yine Türkiye’nin yanında yer aldı.
1999 yılında Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye adaylık statüsü verilmesinde, 2005 yılında Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlamasında etkin rol oynayan Schröder, Washington’un yaptırımlarına karşı Türkiye’nin yalnız bırakılmamasını istedi.
Daha önceki dönemlerde yaptığımız söyleşilerde de altını çizdiği gibi “Türkiye, AB’yi zenginleştirir” diyerek, bu alanda bazı yeni adımlar atılması önerisinde bulundu.
“Güçlü, istikrarlı ve demokratik bir Türkiye hepimizin çıkarınadır” diyerek, Türkiye ile diyaloğun geliştirilmesini önerdi.
Umarız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28-28 Eylül’de Berlin’e yapacağı resmî ziyaret, bu diyaloğun geliştirilmesi için yeni bir başlangıç olur.