Türkiye’den güzelini dünyada bulamadım

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’den güzelini dünyada bulamadım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2012 14:57

Uluslararası Berlin film festivali Berlinale’ye Türkiye’den iki film katıldı.Bu filmlerden biri de Reis Çelik’in yönettiği ‘Lal Gece’... ‘Lal Gece’nin başroloyuncusu ünlü sanatçı İlyas Salman, filmin Berlinale’deki galasına katıldı.Salman, Almanya ile olan bağını ve Türk sinemasını Hürriyet’e anlattı.

Haberin Devamı

-Aslında Almanya sizin için ayrı bir öneme sahip. 1987’de çekilen bir gurbet hikayesi olan ‘Sarı Mercedes’ filmiyle 5. Ankara Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü aldınız. Almanya’da yaşayan Türkler üzerine yapılmış en önemli filmlerden biriydi bu. Başarısının sırrı neydi?
Sinema yalan söyleme sanatı değildir. Başarı gerçeklikte gizlidir. O filmde olumsuz bir kişilik olan ‘Bayram’ın hikayesinin gerçeği yakaladığını düşünüyorum. Sahtekarlığıyla, görgüsüzlüğü, arkadaşını satması, umutları ve biraz da saflığı ile gerçek bir karakter oluştu. Öyküyü anlatabilmek için dört yıla ihtiyacımız oldu. 1987’de başladık filmi çekmeye 1991’de bitirdik. Mesela Reis Çelik’in Berlinale’deki filmi ‘Lal Gece’ iki haftada bitti. Ama bir yol hikayesi olan ‘Sarı Mercedes Münih’te başladı, Ankara Polatlı’da bitti. Böyle bir filmi kısa sürede çekmek imkansızdı.

Söylem değişmeli

- 1980’lerde Almanya’da yaşayanlara hor gözle bakılıyordu. Günümüz Türkiyesinde Almanya’da yaşayan Türklere bakış değişti mi?
Türkiye dün nasıl bakıyorsa, bugün de öyle bakıyor. Halbuki dünya değişim geçiriyor. Buradaki insanlar da değişiyor ve buraya adapte olduklarını söyleyebilirim. Batı kapitalizmi önemli bir bunalım yaşıyor. Bunun nedeni olarak burada yaşayan insanlar, göçmenleri ve Türkleri yoksulluğun nedeni olarak görüyor. Burada festivalde konuştuğum Avrupalılardan bu izlenimi aldım. ‘Türken raus’ (Türkler dışarı) demekle değil ‘Birlikte üretelim, paylaşalım’ demekle dünya güzel olur.

- Siz de aslında fakir bir aileden geliyordunuz, hiç Almanya’ya gitmeyi düşündünüz mü?
Kesinlikle hayır, hiç düşünmedim ben Türkiye’den ayrılamam. Hani Nazım Hikmet diyor ya: “Hiç bir şey gideremez iç sıkıntımı memleketin tütünü ve türküleri kadar.” Dünyada bir çok ülke gezdim, tanıdım ama Türkiye kadar güzel memleket olmadığını anladım her seferinde.

‘Altın çağ’ yalan

- 1980’lerde döneme damgasını vuran filmlerde oynadınız. Günümüz Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazıları geliyor bana “Yeşilçam öldü” diyor. Başkaları, “Türk sineması altın çağını yaşıyor” diyor. Şimdi burada bir çelişki var. Bir ülke altın çağını yaşamıyorsa sineması da yaşamaz. Şu anda Türk sineması yalanların çağını yaşıyor. Hayatı anlatan filmler rağbet görmüyor. Dizilere bakın yalancı mutluluk gösteriyor halka. Yalandan mutlu olan insanları seyrederken kendimiz de mutluymuşuz gibi hissediyoruz. Sinema ders vermeli de demiyorum. Bakın sinema yedinci sanattır. Heykeli, fotoğrafı, şiiri, müziği ve edebiyatı bağrında barındırır. Sinema yaşamın kendisini gösterir. Ben Bertold Brecht gibi bakıyorum; Yani bir film yaparsın, “İnsanlara ders vermek istiyorum” dersin bu yanlıştır. Sen hayatın gerçekliğini ortaya koyacaksın, yorumu seyirci yapacaktır. Sinema bir okul değildir. Yaşamın ta kendisidir.

- ‘Lal Gece’ de hayatın bir gerçeğini mi anlatıyor?
Kesinlikle evet. Ama sadece Türkiye’nin değil bu gerçek. Bir çok başka coğrafyada da yaşanıyor. Bu sistemde herkesin bir fiyatı var. Mesela filmde bir kız çocuğu var, onu da fiyatı var. Ama bütün bunlara rağmen benim oynadığım karakter onu mal olarak görmüyor. Önce ona yavaş yavaş yaklaşıyor. Ama sonunda anlıyor ki aşkla bir araya gelmeyenleri bir gün ayrılık bekliyor.

Almanya’da Türk sinemacılar güzel işler yapıyor

- Almanya’da yetişen yeni nesil Türk sinemacıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açık söylemek gerekirse çok güzel şeyler yapıyorlar, taktir ediyorum. Bizim insanımız artık yavaş yavaş Avrupa ve Türkiye arasında köprü olabiliyor. Fatih Akın da bence yaşamın dibine iskandil sarkıttı. Denizin derinliklerini ölçmek için hani iskandil sarkıtılır ya işte Fatih de aynen o derinlikleri keşfetti. Diğer gençler de onun izinden gidiyor. Önemli olan insanın mevcut dramını anlatmaktır. Burada film yapan gençler bence bunu başarabiliyor.

Param yoktu çekmedim

- 1990 yılında iki yönetmenlik deneyiminiz oldu, neden bir daha film çekmediniz?
Param yoktu. Hayatı tanıyorum filmi de iyi yönetirim dedim ama “Aç karnın, tok beyni olmaz” derler. Ben de de öyle oldu para olmayınca devamı da gelmedi. O zaman yapımcı bana 25 kutu film verdi ve “Başka yok, filmi bununla bitireceksin” dedi. İnanın bazen bir planı 20 sefer prova yapıp bir sefer çektiğimiz oldu. Başarılı oldum mu olamadım mı bilemiyorum ama onların içerisindeki ‘Zavallı’ filminin bende ayrı bir yeri vardır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!