Güncelleme Tarihi:
PANDEMİ koşullarında gerçekleştirilen 2021 fuarına göre yüzde 70 daha fazla katılımcıyla kapılarını açan Anuga’da Türkiye katılımcı firma sayısı itibarıyla üçüncü ülke oldu. İki yıl önceki fuarda dördüncü, ondan önceki fuarda ise ise beşinci sıradaydı. Almanca açılımı ‘Genel Gıda ve Lezzetler Sergisi’ (Allgemeine Nahrungs- und Genussmittel-Ausstellung) anlamına gelen Anuga fuarına bu yıl toplam 118 ülkeden 7 bin 800 firma katılıyor. 2021 yılındaki hem fiziki, hem de internet ortamında gerçekleştirilen fuara 97 ülkeden sadece 4 bin 600 firma katılmıştı. 2023 fuarına, hem ülkeler, hem de firmalar açısından katılım pandemiden önceki dönemi de geride bıraktı. 2019 fuarına 100 ülkeden 7 bin 400, 2017’deki fuara ise yine 100 ülkeden 7 bin 200 firma katılıp, ürünlerini sergilemişti. Türkiye’den birçok firmanın Anuga Fuarı’na katılmını organize eden İstanbul Ticaret Odası’ndan (İTO) yapılan açıklamaya göre ‘Türkiye Milli Katılım Alanı’nda 286 firma bulunuyor. Bireysel olarak katılan 105 firmayı ve Avrupa merkezli diğer firmalar da dikkate alındığında, fuara katılan Türk firmalarının sayısının 400’ü aştığı görülüyor. Türkiye’nin İtalya ve İspanya’nın ardından üçüncü olduğu bu fuarın, katılımcı bakımından ev sahibi Almanya’nın yanındaki diğer güçlü ülkeler de şöyle: ABD, Belçika, Çin, Fransa, Hollanda, Polonya ve Yunanistan. Toplam 300 bin metrekarelik alanı kaplayan fuarı tüm dünyadan 170 bine yakın gıda sektörü profesyonelinin ziyaret etmesi bekleniyor.
‘ETİKETLERE ‘SU AYAK İZİ’ YAZILSIN!
Türkiye’nin Milli Katılım Alanı’nın açılışını yapan ve tüm katılımcıları kendi standlarında ziyaret eden İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, burada yaptığı açıklamada “Araştırmalara göre, 1 kişinin 3 öğün yemekte tükettiği gıdaların üretimi için kullanılan ortalama su 7 bin 500 litreyi buluyor. Elektrikli cihazlarda enerji tüketimi sınıflandırmasına benzer şekilde, gıda ürünlerinin etiketlerinde de ‘yeşil’, ‘mavi’, ‘gri’ renklerle ‘su ayak izi’nin belirtilmesinde büyük yarar var” dedi.
GENEL TARIM SAYIMI ATILACAK İLK VE EN DOĞRU ADIM OLDU
Avdagiç, sulama altyapısının güçlendirilmesi, özellikle stratejik ürünlerde kendi kendine yeterlilik oranının artırılması, Sera Organize Tarım Bölgelerinin kurulması gibi kritik başlıkların ele alındığı yol haritasının elimizde olduğunu ifade ederek devamında, “Tarım ve Orman Bakanlığı ve TÜİK’in başlattığı genel tarım sayımı da bu vizyona yönelik atılacak ilk ve en doğru adım oldu. İşletme bilgisi, hayvan sayısı, arazi bilgisi gibi akla gelen tüm tarımsal verilerin kayıt altına alınması planlı tarım ve hayvancılık politikalarımıza yön verecek. Şimdi tek tek bu adımları hayata geçirecek eylemlere odaklanmalıyız” diye konuştu.
‘KENDİNE YETEN ÜLKE’
Avdagiç, Türkiye’nin son yıllara kadar tarımda ‘kendine yeten ülke’ konumunu koruyarak bir yandan da ihracatını artırmayı hedeflediğini söyledi. Avdagiç, şunları kaydetti: “Ancak pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, kuraklık ve sürdürülebilirlik kaygılarıyla bu tablonun son dönemde istemediğimiz şekilde ‘ithalat bağımlılığı’na doğru evrilmeye başladığını görüyoruz. Pek çok ülke aynı tablo ile karşı karşıya. İşte tam da bugün harekete geçmeye ihtiyacımız var. Geleceğin teknolojilerini, stratejik ürünlerdeki arz güvenliğini ve dolayısıyla etkin bir tarımsal planlamayı devreye almalıyız. Geleceğin stratejik sektörlerinden biri olan tarım Türkiye’nin doğal olarak avantajlı olduğu bir alan. Bu avantajımızı kullanmak ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine çok daha hızlı taşıyacaktır.”
‘SU AYAK İZİ, TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİREBİLİR’
Su tasarrufuna dikkati çeken Avdagiç, gıda ürünlerinin etiketlerinde ‘su ayak izi’nin belirtilmesinin çok doğru bir uygulama olacağını belirterek, “Böylesi bir uygulama, tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi ve sürdürülebilirliğin gözetilmesi bakımından önemli bir işlev görebilecektir” dedi. Avdagiç, küresel gıda fiyatlarının Mart 2022’den bu yana aşağı yönlü bir seyir izlese de, pandemi öncesi seviyesinin hâlâ yüzde 30 üzerinde kalmaya devam ettiğini söyledi. Avdagiç, çatışmaların, iklim şoklarının ve KOVID-19’un da tetiklediği krizin ve Ukrayna’daki savaşın gıda, enerji ve gübre maliyetlerini yukarı çekmesiyle etkisini artırarak sürdürdüğünü kaydetti. Avdagiç, “BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre, salgın öncesinde 53 ülkede 135 milyon civarındaki insan akut gıda güvensizliği ve gıdaya erişim risk altında iken, bu sayı bu yıl 79 ülkede 345 milyona yükseldi” dedi. Şekib Avdagiç, artan nüfus, değişen tüketim alışkanlıkları, iklim krizi, su kaynaklarının azalması, hızlı kentleşme, kırsaldan kente göç gibi etkenlerin tarımsal üretim üzerindeki baskısını acilen azaltmanın yolunu bulmak zorunda olduğumuzu belirtti.