Güncelleme Tarihi:
ALMANYA Frankfurt'ta bulunan Paul Hindemith Karmaokulu'nda Türkçe öğretmeni Yıldız Akalın, Türkçe derslerinin zorunlu ders durumuna gelmesinin şart olduğunu belirterek, "Türkçe öğretilmeyen ve kimlikleri geliştirilmeyen çocuklar, ileride Alman'da olamaz" dedi.
Akalın, "Avrupa'da en çok konuşulan dillerden biri Türkçe. Türkçe dünyada da en çok konuşulan diller arasında. Türkçe artık dünyada bir ticaret dili konumunda. Türkçe dili Almanya'da okullarda zorunlu ders durumuna gelmeli. Ana dilini iyi bilen bir kişi diğer dilleri de çok kolay öğrenir. Türkçe dersi bir çok yerde yabancı dil statüsünde sadece Türk çocuklarına verildi. Ben bunu onaylamıyorum. Türkçe dersi, yabancı dil kategorisinde zorunlu ders olarak bütün çocuklara verilmeli. Ancak bunun uyum konusunda büyük katkısı olur. Türkçe dersi zorunlu ders kapsamına alınmadığı taktirde okullardaki Türkler de dersi ciddiye almaz. Çocuklar Türkçe dersi yerine eğlence ağırlıklı seçmeli derslere yöneliyor. Bu dersler paralel saatlere konuluyor. Bunun kasıtlı bir şekilde yapıldığına inanıyorum. Bende çocuk olsam zorunlu olmayan dil dersi yerine ağırlıklı olarak eğlenceli olan derslere katılırım. Artı ders saatlerinin de geç saatlere konulması çocukları derslerden itiyor. Önceleri Türkçe dersi zorunlu kapsamda idi. Çocuklarımız hem Türkçeyi öğreniyor, hemde genel ders notu ortalamasını artırıyordu. Aileler Türkçe'nin ciddiyetinin farkına varmalı. Almanca'nın iyi öğrenebilmesi için Türkçe derslerinden vaz geçilmesi doğru bir tutum değil" şeklinde sözlerine devam etti.
Velileri de Türkçe konusunda daha duyarlı olmaya çağıran Yıldız Akalın, Türkçe derslerinin varlığının, okullarda Türk öğretmenlerinin sayısını da artırdığını vurguladı.
TÜRK ÖÐRETMENLER ŞİDDETİ ÖNLÜYOR
Türkçe öğretmenlerinin varlığının okullarda bulunan Türk çocuklarının disiplin suçu işlemelerini de engellediğini işaret eden Akalın, "Okullarda öğrencinin dilinden anlayan bir öğretmenin varlığı, çocukların okulda daha ciddi olmalarını sağlıyor. Türkçe dersleri zorunlu hale gelmezse çocuklar dilini kaybeder. Dilini kaybeden insan kimliğini kaybeder. Benlik ve kimliğini kaybeden çocuk Alman ya da Hollandalı da olamayacaktır. Çocuklar ortada kalacaktır. Arayış içinde olan çocuklar yaşadığı topluma karşı bir nefret oluşturacaktır. Ana dili kaldırmak toplumda tehlikeli bir oluşumun başlangıcı olacaktır. Ana dil dersi çocukların bulundukları topluma uyum sağlamalarına büyük katkı sağlayacak. Ana dil derslerine katılmayan çocuklarda vurdum duymazlık oluştuğunu gözlemliyoruz. Bu çocuklar Alman da olmuyor. Dersler bir an önce zorunlu hale gelmelidir. Dersler bütün çocuklar için geçerli olmalıdır." dedi.
Türkçe konusunda görüşlerini açıklayan Frankfurt Kubi Başkanı Arif Aslaner ise, "Türkçe öğretilmezse, kimlik sorunu yaşanır" şeklinde bir saptamada bulundu.
ANADİL KİMLİK SORUNUNU GİDERİR
Frankfurt Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Arif Arslaner, okullarda anadil derslerinin verilmesinin önemine işaret ederek, "Aksi takdirde çocuklarda kimlik sorunu yaşanır" dedi.
Almanya'nın Frankfurt kentinde faaliyet gösteren Kültür ve Eğitim Derneği (Kubi) Başkanı Arif Arslaner, Türkçe'nin okullarda zorunlu ders olması gereğini vurguladı. Arif Arslaner, "Avrupa'da doğup büyüyen çocuklarımız iki dilli ve kültüre sahip. Doğup büyüdükleri ve vatandaşı oldukları ülkenin dilini öğrenmek zorunluluğu tartışılmaz bir gerçek. Bu hem onlar için, hem de Almanya için çok önemli" dedi. Ana dillerini öğrenemeyen toplumların ileride kimlik sorunu yaşadığını belirten Arslaner konu ile ilgili olarak şunları söyledi:
ANADİL ENGEL DEÐİL
"Çocuğun ailesinin ve evde konuştuğu dili okullarda öğrenme gerekliliği de göz ardı edilmemeli. Çocuklar zaten devamlı iki dille ilişki içinde. Bir dil geliştirilirken, kendi anadillerini unutmalarını beklemek ya da anadillerini öğrenmelerinin öğrenecekleri dili engelleyeceğini iddia etmek hem çocuklara hem de Almanya'ya haksızlıktır. Çünkü çocuk evde zaten anadili ile muhatap oluyor. Tatilde muhatap oluyor. Ancak okulda anadilini geliştirecek imkanlar sağlanmadığı için anadili de, Almanca'yı da yeterli derecede öğrenemiyor. Çocuk iki dili yarı yamalak öğreniyor. İki dilde de yetersiz kalıyor. Çocukta psikolojik bir eksiklik oluşuyor. Dedesi, ailesi ile konuştuğu dile okulda değer verilmemesi onda, 'Alçaklık kompleksi' oluşturabiliyor."
DİL KİMLİKTİR
"Dil demek, kimlik ve ait olma duygusu demek" şeklinde sözlerini sürdüren Arslaner, "Çocuk her iki dilinde de gelişme sağlarsa hayata evrensel bakan bir kişilik oluşturabiliyor. Ekonomik olarak da iki dili bilmek, hem çocuk için hem de içinde yaşadığı toplum için büyük bir zenginlik. Bu gün iki dil bilenler bulunduğu ülke için büyük bir zenginliktir. Ancak asimilasyon politikaları nedeni ile çok dillilik gerçekleştirilmiyor. Bizler Türk toplumu olarak çocuklarımızı çok dilli yetiştirmek zorundayız. Çocuğumuz sağlıklı bir ruh yapısına sahip olabilmesi için hem Alman dilini hem de Türkçe'yi iyi bilmek zorunda. Çocuğumuz ne kadar mükemmel bir şekilde Almanca öğrense de, ona Almanlar'ın büyük bir çoğunluğu, bir Türk gözü ile bakacaktır" şeklinde konuştu.
Ya tersine göç başlarsa
Kubi Derneği Başkanı Arif Arslaner, çocukların kendi kültürünü iyi bilirse bir toplumda yaşadığı dışlanmışlık duygusunu diğer kültüründe dengeleyebileceğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Kendi kültürünü bilmezse, 'Kimlik arayışı' başlıyor. Bunlar bilimsel olarak ispatlanmış bir durumdur. Çocuk kendisine ait değerleri bilmesi gerekir. Evrensel değerlerin kavranması için çocuklarımızın kendi kültürlerini de öğrenmeleri kaçınılmaz bir gerçektir. Sonra kim diyebilir ki, '20 yıl sonra çocuklarımız Almanya'da kalacak' diye. Bu çocuklar başka bir ülkeye, kendi ülkelerine geri dönebilir. Bu Almanlar'ın da başına gelmedi mi? Alman kökenli Rus vatandaşları da 150 yıl sonra yeniden Almanya'ya dönmedi mi? Bunlar göz önüne alındığında okullarda Türkçe dersinin zorunlu olması kaçınılmazdır. Klasik anadili dersi yanı sıra çocuklara karşılaştırılmalı ana dil dersleri verilmeli. İş sadece ana dil dersi ile bitmiyor. Beklentim Rhein Main Bölgesi'nde yaşayan Türkler'in bir araya gelerek bu konu hakkında çözüm önerileri aramalı. Biz bu konuda hazırız. Arzu edenler bu konuda KUBİ ile işbirliği yapabilir."