Güncelleme Tarihi:
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu bünyesinde kurulan, AK Parti İstanbul milletvekili Tülay Kaynarca’nın başkanlık yaptığı, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşı olan ve vatandaşlıktan izinle çıkmış kadınlarlarla ailelerin sorunlarına yönelik Alt Komisyon, çalışmalarını tamamlayarak, rapor hazırladı.
Raporda, yurt dışında yaşayan vatandaşlara ilişkin temel bazı tespitlerle, aile bütünlüğünün korunması, eğitim, Türkçe öğretimi ve kültür aktarımı, gençlik daireleri, yargısal süreçlerdeki sorunlar, ayrımcılık ve İslamofobi, sosyal güvenlik sistemi, kadına yönelik şiddet, sivil toplum kuruluşları ve sosyal yardım vakıfları, kültürel hassasiyete uygun uzmanların yetiştirilmesi, bağımlılık, kurumsal yapılanma ve koordinasyon başlıklarında değerlendirmeler yapıldı, öneriler sunuldu.
Rapora göre hazırlanan tasarıda, kadınlara yönelik bilinçlendirme çalışmalarının artırılması, gençlerin evlilik ve aile kurma konusunda bilinçlendirilmesi, çocuk eğitimi konusunda problem yaşayan ebeveynlere danışmanlık hizmeti verecek profesyonel ve daimi eğitim merkezlerinin açılması önerildi.
'DİPLOMA DENKLİĞİ SAĞLANSIN'
Kültürel bağların ve aidiyetin kuvvetlendirilmesine, nesiller arası iletişimin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması istenen raporda, anne babalarının vatandaşlıktan çıkması nedeniyle çocuğun da Türk vatandaşlığını kaybetmesi ve dolayısıyla çifte vatandaşlığı kaybetme sorununun çözümü için ilgili kanun hükümlerinin gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi.
Raporda, ilgili ülkelerle diploma denklikleri ve yurtdışına giden kadınların eğitim sistemine entegrasyonu konusunda yapılan çalışmaların hızlandırılması önerildi.
Avrupa’ya özel yayın yapan kanalların program kalitesinin artırılmasının, programların kültürel yozlaşmaya neden olacak içeriklerden arındırılmasının, bilinçlendirici, eğitici, ana vatanla bağları kuvvetlendirmeye yönelik programların yayınlanmasının önemine işaret edildi.
‘AİLE YAPISI KORUNMALI’
Raporda, yurt dışında yaşayan vatandaşların kültürel değerlerinin korunmasının, Türk aile yapısının korunmasıyla mümkün olduğu vurgulandı. Yurt dışında yaşayan vatandaşların aile konusunda yaşadığı problemlerin en önemlisinin, ailevi ve toplumsal değerlerinin farklı bir kültüre maruz kalması olduğu ifade edildi. Raporda, evlenecek gençlerin ve sorun yaşayan çiftlerin yardım alabileceği milli ve kültürel hassasiyeti olan profesyonel danışmanlık merkezlerinin sayısının artırılması önerildi.
Boşanma sürecine neden olabilecek konularla ilgili önleyici ve bilgilendirici çalışmaların önemine değinilen raporda, “Yurt dışına evlenme yoluyla gelen eşlerin bilinçlendirilmesine yönelik profesyonel çalışmalar yapılmalıdır. Ailelere danışmanlık hizmeti sağlamak, kriz durumlarına müdahale edebilmek ve önleyici çalışmalar yapmak üzere sosyal bölümlerde okuyan Türkiye kökenli öğrencilerin sayısı artırılarak insan kaynağı eksiği giderilmelidir” denildi.
Türk sivil toplum kuruluşlarından, evlilik yoluyla gelen kişilerin toplumsal hayata uyumunu ve katılımını sağlayacak projeleri hayata geçirmesi de istendi.
‘ANNELER EĞİTİME DAHİL EDİLSİN’
Kadınların yaşadıkları ülkenin dilini öğrenmesini teşvik edici çalışmalar, çift dilli anaokulların açılması, bu anaokullardaki eğitim sürecine annelerin de dahil edilmesi, Türkçe’nin seçmeli ders olarak yurt dışındaki okul müfredatlarına dahil edilmesi de önerilerden bazıları olarak sıralandı.
Dış temsilciliklerdeki eğitim ataşeliklerinin sayısının ve yurt dışındaki üniversitelerde Türkoloji kürsülerinin yaygınlaştırılması, Türkçe kütüphaneler kurulması talepleri de raporda yer aldı.
Raporda yer alan diğer önerilerden bazıları şöyle:
* Türk vatandaşları arasında koruyucu ve bakıcı aile olma bilincinin yükseltilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla ailelere yönelik bilgilendirme, bilinçlendirme toplantı ve seminerleri yaygınlaştırılmalı.
* Türk bakıcı aile sayısı ile kültürel hassasiyeti olan yurtların sayısı artırılmalı.
* Çocuğun üstün yararı için gençlik daireleriyle iletişime geçen, koruyucu aile sayısını artırmaya yönelik çalışmalar yapan Aile ve Sosyal Politikalar ataşelikleri yaygınlaştırılmalı.
* Ayrımcı ve İslamofobik eylemler birçok toplumsal sorun ve ön yargıyla ilintili olduğundan yaşanan sorunların giderilmesi için farklı alanlarda stratejiler geliştirilmeli ve faaliyetler gerçekleştirilmeli.
* Ayrımcılıkla mücadele eden sivil toplum çalışmaları teşvik edilmeli.
* Ulusal gazetelerde Türk toplumuna yönelik ayrımcı söylemlere cevaben ilgili ülkenin dilinde aktif yayınlar yapılmalı.
* Avrupa genelinde antisemitizm örneğinde olduğu gibi İslamofobinin de özel bir suç türü olarak tanımlanması için çalışmalar yapılmalı.
* Sivil toplum kuruluşları, kadınların toplumsal katılımını artıran kadın teşkilatlarının kurulmasını teşvik etmeli.