TANER TÜZÜN / NÜRNBERG
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2021 18:54
SPD’li Türkiye kökenli milletvekili Arif Taşdelen’le 2019 yılında Meclis’ten geçen ancak uygulanamayan Müslümanların tabutsuz kefenle defnedilmesi için Bavyera CSU hükümetini nasıl ikna ettiğini konuştuk. İyi haberin Sağlık Bakanı Klaus Holetschek’ten geldiğini söyleyen Taşdelen en erken 1 Nisan’dan itibaren tabutsuz kefenli definin başlayabiliceğini söyledi. SPD’li vekil, “Bizimkiler yaşarken çok zorluk çekti, bari bu dünyadan giderken son bir zorluk daha çıkarmayın, elinizi vicdanınıza koyun dedim” diyerek anlattı verdiği çabayı...
* Yüz binlerce seçmen sizi tanıyor ve seçiyor, haksız da değillermiş sizi seçerken...
(Gülüyor) Teşekkür ederim ama, kolay olmadı.
* Tanımayanlar için kimsiniz siz hakikaten?
İlk nesil bir işci çocuğuyum. Çocuk yaşta geldim Bavyera’ya ama ilk yıllardan itibaren siyasete ilgi duymaya başladım.
* Hak mücadelesinde sosyal demokratlar ile kesişti yolunuz...
Tabi öyle denebilir ama, beni etkileyen siyasetçilerden biri Gerhard Schröder oldu. Gençlik yıllarım onun yükselişine denk geldi. Onu kendime örnek aldım.
* Neden Schröder?
Çünkü O hakkı ve haklıyı savunuyordu. Nürnberg’e geldiğinde ‘Ben sessiz çoğunluğun sesiyim, en alttakilerin, ezilenlerin haklarını savunuyorum’ dedi. Ben de önce sendikalarda görev aldım ve oradan başladım işe. Sendikalar bir nevi siyaset ocağıdır. SPD beni davet etti. Mahalle, bölge ve il örgütlerinde görev aldım. Sonra Belediye Meclisi’nde kaldım iki dönem.
* Ama Eyalet Meclisi’nde ilk Türkiye kökenli vekilsiniz.
Allah nasip etti ve öyle oldum. Benim partim bile seçileceğime inanmadı. Oysa ben de sessiz çoğunluktan biriydim. Bir göçmen olarak göçmenleri en iyi ben anlarım diyerek Yunan, Yugoslav ve diğer milletlere, hatta Ruslar’a gittim. Bizimkilerin her siyasi görüşü beni gerçekten bağrına bastı.
ÖNCE KENDİMİ İNANDIRDIM* Bunlar bir anda olmadı sanırım?Elbette, basamakları yavaş çıktım ama inançlı bir şekilde. ‘Oğlum Arif, bu ülkede Almanca tek kelime bilmeden eline kazma kürek verilerek inşaata gönderilen bir babanın oğlusun. Babanın ve yüzbinlerce Anadolu insanının hakkını savunmak sana nasip oldu. Babam ve arkadaşlarının yaşadığı olumsuz şartları Eyalet Meclisi’nde değiştirmek için zorlayacağım’ dedim kendime. Önce kendimi inandırdım siyaset için. Çünkü ben merdivenleri teker teker çıkarken, yandım, piştim ve eriyerek çelikleştim.
Almanya’da siyasete tepeden inilmez, çabaların önemlidir. Şu an Eyalet Meclisi’nde 180 kişinin en yaşlısı değilim ama en motive, en kararlı ve hedefi olan vekillerinden biriyim.
* Bunu partiniz söylüyordur belki?Hayır, hak mücadelesinde benim dediğim noktaya gelen rakiplerim de aynısını söylüyor. Çünkü yıllarca ısrarıma dayanamayıp dediğim noktaya, yani benim istediğim mindere gelerek haklılığımı tescil edenler de söylüyor sessizce.
* Kendinize çok güveniyorsun?Burası Bavyera’dır ve siyasi geleneği birçok Avrupa ülkesinden daha eskidir. Buradaki siyasi yapı Almanya adlı devletin bile 1000 yıl öncesine gider. Ben bu siyasi atmosferde mücadele eden biriyim.
* Siyasetin ikinci milletvekilliği döneminde ustalaştığınız fark ediliyor.Tabii ki, çünkü ben siyasi rakiplerimin neye ne kadar tepki koyup engel çıkaracakalarını çok iyi biliyordum. Beni güçlü yapan bu.
SAĞ SEÇMENİN TEPKİSİNDEN ÇEKİNDİLER
* Hakikaten nasıl başardınız bu siyasi sonucu hâlâ inanamıyorum. Bavyera’da tabut–kefen mücadelesinden zaferle çıkan bir göçmen çocuğunun elindeki kartlar bu kadar güçlü mü?
Siyasette önce haklı bir konuyu savunduğundan emin olmalısın. Neyi savunduğunu bilmeli, gündemi ve zamanı da iyi tartmalısın.
* Konjonktür diyorsun yani?
Evet, aynen öyle. Bu soruyu kendime çok sordum. Özellikle yalnız başıma kaldığım zamanlarda, ‘Sen ne yapıyorsun Arif?’ dedim.
* Ne yapıyor Arif? Tabutsuz defin konusunu neden kendinize dert edindiniz. Örneğin siyasi arkadaşlarınızdan diğer eyalet parlamentoları ya da federal parlamentoda arkadaşlarınız var. Onlar böyle bir gündemde hiç mi yer almak istemediler?
Kimin hangi maça neden çıkıp, hangi topa girip girmeyeceğine değil, savunduğum davanın doğruluğuna bakarım ben. Bu ülkenin 60 yılında Taşdelen ailesinin 7-8 ferdinin, milyonlarca Türk’ün ve ülkesini bile bilmediğimiz Müslümanların da emeği var.
* Çok uzun sürdü mücadeleniz, sanıyorum geçen dönemde başladığınız bir siyasi çalışma idi?
Uzun sürmesi çok engel çıkarıldı. Benim partili arkadaşlarım bile, direk değil ama sessizce ‘Böyle bir konuyu gündeme getirme’ der gibi baktılar yüzüme. Eyaletteki ezici sağ seçmenin tepkisinden çekiniyorlardı. Benim öyle bir korku ve düşüncem yok. Bir defa haklıyım ve bu konu benim seçim bildirgemde var. Siyasi ahlakım olmayacak konularda söz vermeme engeldir.
ARKADAŞLARIM DA ARKAMDA DURMADI*Hıristiyan Sosyal Birliği ve hükümet ortağı nerede muhalefet etti size?Nerede etmediler ki? Bir defa adamların ezici bir iktidar çoğunluğu var ve teklif muhalefetten geliyor. Uygun bir şekilde Bavyera’da bunun mümkün olmayacağını, yani tabutsuz defin olmayacağını söylediler.
* Siz ne cevap verdiniz iktidarin ters sorularına?İlginç bir yol takip ettim, öncelikle bir insan haklı ise yüzü hep gülümser ve ısrarcı olur.
* Çok ilginç, sonra?Dedim ‘Arkadaş, bakın ben siz Hıristiyan arkadaşlar için istemiyorum bunu, Müslüman dinine mensup yüzbinlerce insan için istiyorum. Benim Müslüman din ve kültürüne sahip seçmenim var. Eminim sizin de vardır. Siz de Müslüman seçmeninize karşı sorumlusunuz’ dedim.
* Anlaşılan çok uğraştırmışlar sizi? Kolay değildi, tam olarak bizim parti ve arkadaşlarım da arkamda durmadılar. Ama ben biliyorum ki bu iş iktidar partisinde bitecek. İktidar milletvekillerini tek tek ikna yoluna gittim. Dedim arkadaş, bizimkiler yaşarken çok zorluk çekti, bari bu dünyadan giderken son bir zorluk daha çıkarmayın, elinizi vicdanınıza koyun dedim. Şaka gibi ama aynen böyle. Eminim, ‘Arif bizi ikna ediyor ama doğru mu yapıyoruz acaba’ diyorlardı içlerinden.
2000 YILLIK HIRİSTİYAN GELENEĞİ* Neden bu kadar karşı duruyorlar?Kolay değil, bu coğrafya 2000 yıldır bir Hıristiyan geleneği uyguluyor. Bir gün bu ülkeye Müslüman Türkler geliyor ve birkaç nesildir de artık vatandaş, hatta milletvekili olup Meclis’e girmişler. Birisi diyor ki biz öyle değil, böyle defnedilmek istiyoruz.
* Bunun kime zararı var ki?Bunun cevabını karşıdakiler vermeli. Adamlar haklı olduğumu bildikleri halde bana engel oldular. Belki onlar için en zoru da buydu.
* Ama sonunda onlar da aynı noktaya geldiler?Sonunda Müslümanlara bu hakkın verileceğini, ama doğru yerde bir imza ve ismin olmasının kendisi için de önemli olduğunu özel görüşmelerimde söyledim. Buradaki siyaset daha olgun bir düzlemde yapılıyor. Bir gün CSU’dan bir arkadaş ile görüşüyorum, ismini vermeyeyim, beni dinledikten sonra bana ‘Yahu Arif ama diyerek yutkundu ve hemen anladım ne diyeceğini ve sordum, bunu mu demek istiyorsun’ diye. ‘Evet’ dedi. Bak arkadaş, bizimkiler yaşarken zaten binbir zorluk çektiler, bari son yolculukta partinizden bir iyilik görsün. Bir cenaze tabut veya kefenle defnedilmiş, bundan sana ne’ dedim. Hep beraber gülüştük ve inanıyorum arkadaş o zaman haklılığımı tescil ederek gidip kendi partisindekiler ile konuştu.
DİNLEYEN İNSAN ANLAR* Gerçekten siyasi kültürünüz ile seviyeli bir düzey yakalamışsınız tartışırken?Almanların tartışma kültürü olgundur, seni dinlerler. Dinleyen insan bir şekilde istemese de bir şeyleri anlar. Benim konuşmadığım vekil kalmadı Meclis’te. Çoğunu inandırdım. Bu bir din ve kültür meselesidir, biz buna engel oldukça memnuniyetsizlik devam eder seçmenlerimizde. Bu anlayışa ihtiyacımız var. Lütfen tekrar ama gerçekten tekrar düşünün dedim.
* Sizin dediğiniz noktaya geldi mi?Hem de nasıl, en sonunda iktidar partisi kendileri bir teklif hazırladı, kabul ettiler ve tabii ki
Arif Taşdelen isminden bahsetmeden. 1 Nisan itibari ile uygulanacak.
* Karardan mutlu olmalısınız?Tabii ki mutluyum, tek başıma kaldığımda bile pes etmedim. Burası Hıristiyan bir toplum, ülke ve devlette Hıristiyan gelenekleri var diyenlere, “Önce hepimiz insanız” ve insan hakkı her şeyden önce gelir dedim. Gelinen noktada savunduklarım tescil edildi, tabii ki mutluyum.
* İlginç bir siyasi başarıda imzanız var, Türkiye siyaseti için ne dersiniz?Ben bir Alman siyasetçisiyim ve işimi burada yapıyorum. Ancak siyasette uzlaşmacı olmalı ve orta yolu bulabilmelisin. O zaman geniş çoğunluğun gönlüne girmiş olursun.