Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’nın köklü yüksek öğrenim kurumlarından Giessen’deki Justus-Liebig Üniversitesi’nde gerçekleştirilen sempozyumda Türkiye ve Almanya’dan uzmanlar organ nakli alanındaki deneyimlerini paylaştılar. Karaciğer naklinde dünyanın en ileri tıp merkezlerinden birine sahip olan Malatya İnönü Üniversitesi’nden hekim bilim insanlarının sunumları sempozyumun ağırlıklı bölümünü oluşturdu. Merkezi Almanya’nın Hessen eyaletindeki Giessen’de bulunan Türk-Alman Sağlık Vakfı (TASV-TGD/Türkisch-Deutsche Gesundheitsstiftung) tarafından gerçekleştirilen sempozyum Giessen, Malatya ile Hessen’in ‘kardeş bölgesi’ Bursa’dan Uludağ Üniversitesi’nden bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
‘TEDAVİDE ÜLKELER ARASINDAKİ FARKLAR’
Giessen Justus-Liebig Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Diether Körholz da Almanya’nın bir ‘göç ülkesi’ olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Bize gelen göç kökenli hastalar, doğal olarak buradaki tedavi yöntemleriyle, geldikleri ülkelerin yöntemlerini karşılaştırıyorlar. Bu nedenle teşhis ve tedavide, Almanca bilmeyen ya da yeterli olmayan hastaların sorunlarını ve sorularını tam olarak anlamak, konuşulanların doğru çevrilmesi çok önemli. Biz üniversitemizde öğrenim gören yabancı öğrencilerin konuştukları dillerden yararlanarak, hasta-doktor ilişkilerine daha da geliştirmek istiyoruz. Hedefimiz hastane olarak, bize gelen her hastaya hakkı olan en iyi tedaviyi vermek, üniversite olarak da öğrencilerimizi en iyi biçimde yetiştirmek. Bu nedenle Hessen hükümetinin buradaki projeyi desteklemesi, Malatya ve Bursa üniversiteleriyle yıllardır sürdürdüğümüz iş birliği de çok önemli.”
‘BİLİMSEL DİPLOMASİNİN ÖNEMİ’
Ülkeler arasında zaman zaman zorluklar yaşanabileceğini, ancak üniversiteler arasındaki ‘bilimsel diplomasi’nin bundan etkilenmemesi gerektiğini belirten Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Türkiye’de halk arasında organ nakli konusundaki direnişin son 10 yıldır Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da katkılarıyla azaldığını kaydetti. Organ naklini ‘insani, vicdani ve milli bir görev’ olarak gördüklerini söyleyen Prof. Kılavuz, İnönü Üniversitesi’yle bu konuda aralarında ‘tatlı bir rekabet’ olduğunu belirtti. Tıp Fakültesi bünyesinde 60 yataklı bir organ nakli hastanesinin kuruluş çalışmalarının devam ettiğini belirten Kılavuz, “Önümüzdeki 10-15 yıl içinde bu alanda büyük bir gelişme kaydetmeyi hedefliyoruz. Tabii hiçbir zaman İnönü Üniversitesi’nin düzeyini yakalamak mümkün değil, çünkü onların çalışmaları da bu sürede ivme kazanarak ilerleyecek. Ama en azından onların bugün bulundukları seviyeyi yakalamayı hedefliyoruz” dedi. Önümüzdeki yıl Giessen ile Bursa arasındaki kardeşliğin 25’inci yıl dönümünün kutlanacağına işaret eden Prof. Kılavuz, “Biz de iki üniversite arasında öğrenci ve öğretim üyesi değişimini sürdüreceğiz” diye konuştu.
KARACİĞER NAKLİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK MERKEZİ
Giessen ve Malatya’da dönüşümlü olarak 10 yıl boyunca gerçekleştirdikleri sempozyumlara pandemi nedeniyle iki yıl ara vermek zorunda kaldıklarını belirten İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, yeniden bir araya gelme ve bu fırsatı karaciğer hastalıklarıyla, karaciğer nakli konusundaki gelişmeleri görüşmek üzere değerlendirme fırsatı buldukları için çok memnun olduğunu söyledi. Üniversite’ye bağlı Turgut Özal Tıp Merkezi bünyesinde biri genel sağlıkla diğeri de kanser hastalıklarıyla ilgili hastanelerin yanında, karaciğer nakli için de üçüncü bir hastane olduğuna ve bunun bu alanda dünyanın en büyük hastanesi olduğuna işaret etti. Karaciğer nakli konusunda Giessen’den hekimlerin Malatya’ya gelip gelişmeleri gözledikleri, ameliyatlara girip deneyim kazandıklarını belirten Prof. Kızılay, başta Prof. Dr. Sezai Yılmaz olmak üzere Malatya’dan gelen ekipteki uzmanların karaciğer nakli ve kanseri konusundaki deneyimlerini ve gelecek perspektiflerini sempozyuma sunacaklarını kaydetti.
BİLİMSEL VE SİYASAL İLİŞKİLER AYRI ŞEYLER
“Üniversiteler arası ilişkilerin, devletler arası ilişkilerden bağımsız olması” gerektiğini belirten Türk Alman Sağlık Vakfı’nın Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bilgin, “Biz burada yaşayan Türkiye kökenli yabancılar hem Türkiye’ye, hem de Almanya’ya bağlıyız. Tıpkı bir ailede ana ve baba arasındaki ilişkilerin kötüleşmesi nasıl çocukları etkiliyorsa, siyasi ilişkilerdeki değişmeler de bizi etkiliyor. Ancak bu durumların bu sempozyum gibi bilimsel çalışmaları etkilememesi gerekiyor. Sağlık tüm insanlar için aralarındaki ulusal, kültür farklarına bakmadan önemlidir. Tıp alanında bir ülkedeki gelişmeden, diğer ülkelerin insanları da faydalanır ve faydalanmalıdır. Karşılıklı olarak sürdürdüğümüz bu sempozyumlarda da herkes birbirinden birçok şey öğreniyor” dedi.
NELER KONUŞULDU
Giessen’deki bir gün süren ve 19’u profesör 21 hekim öğretim üyesi katıldığı sempozyumda ele alınan konulardan bir bölümü şöyle:
* Karaciğer kanserinin teşhis ve tedavisinde son gelişmeler.
* Karaciğer nakli konusundaki gelişmeler. Organ nakli yapılmış kişilerle ve ameliyatın komplikasyonlarıyla ilgili deneyimler.
* Göçmenlerde hepatit B ve C hastalıkları.
* Almanya’da organ bağışı.
* Bursa ve Türkiye’de organ bağışının öyküsü.
* Korona bulaşmasının ardından akciğer nakli.
* Böbrek hastalıkları ve böbrek nakli.
* Kök hücre nakli.
* Ksenotransplantasyon, yani canlı hücrelerin veya dokuların nakli