Türk oyuncakları Nürnberg Oyuncak Müzesinde

AÇILIŞTA konuşan Nürnberg İkinci Belediye Başkanı ve Kültür Dairesi Müdürü Prof. Dr. Julia Lehner, “Toplumu anlayabilmek, toplumu tanımak diğer yandan bu toplum içindeki yerini bulmak, oynanan oyunlar sayesinde olur. Hep birlikte karşılıklı oynayarak birbirimizden bir şeyler öğrenmeye devam edeceğiz. Oynadığımız oyuncaklarımızla kazanmayı ve kaybetmeyi öğreniyoruz. Oyun oynarken kullandığımız bütün cisimler aynı zamanda kültürümüzün tanıkları durumuna geçerek sanat üretme yeteneğimizi artırmaktadır” dedi. Sunay Akın ise şunları söyledi: “Uygarlığın iki dili vardır biri bilim diğeri sanat. Alman kültürü bu sanatı yükselten rüzgârlar estirmiştir. Bizler, Nürnberg Oyuncak Müzesi’nde bir araya gelebildiysek, bu, 200 yıl önce Karl Detroit isimli 12 yaşında bir Alman çocuğun İstanbul’a gelip gemiden atlayıp oyuncak olarak sandığı kız kulesine yüzmesinin sonucu olmuştur. Karl Detroit’in torunu, Türk edebiyatının en büyük şairi Nazım Hikmet’in yazdığı şiirleri okuyarak edebiyatçı olmaya karar verdim. Nazım Hikmet’in şiirlerinden etkilenerek yazdığım iki şiir kitabına sahip olan bir şair olarak, Nürnberg’e 30 sene önce davet edilmiştim. Nürnberg, sadece Almanya’da değil, dünyanın en önemli kültür kentleri arasında ilk sıralarda yer alır. Nürnberg, Almanya’nın kültür başkentidir. Nürnberg denilince akla Albrecht Dürer ve Nürnberg Oyuncak Müzesi aklıma geliyor.”
Nürnberg Kültür Dairesi Müdürü Prof. Dr. Julia Lehner

NÜRNBERG’DEN ETKİLENDİM
“Nürnberg Oyuncak Müzesi’ni 30 yıl önce gördüğümde etkilenmiştim. Büyükler tarafından yapılan insan tarihinde önemi olan ve çocukların önüne konulan oyuncakların, insanlığın geleceği olduğunu gördükten sonra buradan edindiğim bilginin ışığını ve rüzgârını ülkeme taşımaya karar verdim. Ülkemizdeki Oyuncak Müzesi’nin gelişmesinde Nürnberg oyuncak müzesinin etkisi büyüktür. Türkiye’nin ilk oyuncak müzesini 23 Nisan 2005’te Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı gün açtım. Müzede 7 bin adet antika oyuncak sergileniyor. İstanbul Oyuncak Müzesi, hayallerin ve bilimin tarihini oyuncakların diliyle anlatıyor. Oyuncakların hikâyeleri ziyaretçilere bir dünya tarihi sunarken, onların geçmişine giden kapıları da aralıyor. Açılan oyuncak sergisi, bilimsel ve şiirsel sergi ve aynı zamanda Türk-Alman dostluğunu pekiştirmeye yönelik bir sevgi ilanıdır. Sevgi ve barış içinde daha iyi yaşanılacak bir dünya için bilimin ve ilmin ışığından vazgeçilmemeli. Bilimin ve ilmin, dili, dini ve ırkı yoktur. Bilim ve ilim tüm insanlığı aydınlatacaktır.”