Güncelleme Tarihi:
OYDER Başkanı Şükrü Ilısal, 2011 yılının ilk 6 ayına yönelik olarak Türkiye çapında bini aşkın müşteriyle gerçekleştirilen “Türkiye'nin Otomotiv Müşteri Profili” araştırmasının sonuçlarını düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Şükrü Ilısal, tamamı yerli sermaye ile gerçekleştirilmiş, 10 milyar lira yatırıma ve 100 bin kişiye doğrudan istihdama sahip OYDER'in kendi çatısı altında Türkiye çapındaki yetkili satıcıları kanalıyla gerçekleştirilen araştırma sonuçlarının, Türkiye'nin otomobil ve hafif ticari araç satın alma trendlerini ve pazar eğilimlerini ortaya koyması bakımından dikkat çekici ve çarpıcı sonuçlar içerdiğini kaydetti.
“Türkiye'nin Otomotiv Müşteri Profili” araştırmasının sonuçlarında, öncelikli olarak 2011 yılının ilk 6 ayında yeni otomobil alımını genel olarak makro düzeyde tetikleyen en önemli iki unsur olarak sırasıyla fiyatların uygunluğu ve hemen ardından kredi olanaklarının sağladığı avantajların geldiğini dile getiren Ilısal, bununla birlikte geçtiğimiz 6 ay içinde ilk aracını satın alanların ortalamasının yüzde 30 civarında olduğuna da dikkat çekti.
Ilısal, araç alımlarında ise yüzde 50 gibi ezici bir oranda nakit/banka kredisi kombinasyonunun ön plana çıktığını vurgulayarak, takas/banka kredisi kombinasyonunun ise yüzde 25 oranla ikinci sırada yer aldığını söyledi.
Satın alınan otomobil ve hafif ticari araçlara yönelik en önemli karar verme kriterinin ise yine yüzde 20'nin üzerinde bir oranla fiyat etiketinin uygunluğu olduğuna işaret eden Şükrü Ilısal, yakıt tüketiminin ardından konfor ve tasarım özelliklerinin tüketici nezdinde bir tercihte bulunma açısından üçüncü ve dördüncü sırada yer alan kriterler olduğunu belirtti.
Ilısal, çevre ve emisyon değerlerinin ise ancak yüzde 3 gibi bir oranla son sırada yer almasının ise iyi değerlendirilmesi gereken bir sonuç olduğunu vurguladı.
Geçtiğimiz 6 boyunca otomobilseverlerin yüzde 40'a yakınının “tavsiye” ile araç aldığını ortaya koyan araştırmaya göre, günlük gazetelerin ise yüzde 25 gibi açık ara bir farkla mecralar arasında en baskın yönlendirici unsuru oluşturduğunu anlatan Ilısal, tüketicilerin yüzde 67'sinin test sürüşü yapmadan asla yeni bir araç almadığı sonucunun dikkat çeken bir başka veri olarak ön plana çıktığını kaydetti.
Ilısal, geçmiş 6 ay boyunca en çok tercih edilen renk olarak yüzde 40'a varan oranda beyazın dikkat çektiğini, hemen ardından ise yüzde 30'a yaklaşan oranda siyah rengin tercih açısından gri rengi geçerek ağırlık kazandığını söyledi.
Bununla birlikte her 10 araçtan 2'sinin kadın kullanıcılar tarafından satın alındığını ortaya koyan araştırmada en baskın yaş aralığını ise yüzde 45 ile 36-50 yaş grubunun oluşturduğunu ifade eden Şükrü Ilısal, bununla birlikte geçtiğimiz süre zarfında yeni bir otomobil veya hafif ticari araç alan her 10 kişiden 2'sinin memur/kamu çalışanı, 4'nün ise serbest meslek sahibi olduğunu belirtti.
TÜRKİYE'NİN YERLİ MARKA OTOMOBİL ÇALIŞMALARI...
Ilısal, geçtiğimiz 6 boyunca yeni araç alan müşteriler arasında yaptıkları çalışmalar kapsamında “Türkiye'nin yerli marka yaratma çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuyla yetkili satıcılar nezdinde nabız yokladıklarını da dile getirerek, yüzde 60 gibi bir oranda “Evet, doğru buluyorum” yanıtını aldıklarını, yüzde 16'lık bir kesimin ise daha üst seviyede destek göstererek direkt olarak “Satın alırım” yanıtını verdiğini söyledi.
Yetkili satıcılık kavramının Türkiye'de tanımının tam olarak yapılmaması dolayısıyla bir meslek olarak algılanmadığına değinen Şükrü Ilısal, yeni dönemde hükümetten yetkili satıcıların korunma altına alınmasını sağlayacak adımlar atmasını ve yetkili satıcılığın KOBİ olarak kabul edilmesini beklediklerini vurguladı.
“Biz yetkili satıcılar olarak yeni hükümetten öncelikle ülke genelinde kayıt içi ekonominin acil olarak ve eşitlik içerisinde uygulanmasını bekliyoruz” diyen Ilısal, “yetkili satıcılık” faaliyetinin bir KOBİ faaliyeti olarak da ifade edilmesinin kendileri açısından önem arz ettiğini vurguladı.
Ilısal, yekpare ve daha güçlü bir yapıya kavuşabilmek adına OYDER olarak kendilerinin de üstlerine düşen faaliyetlerde bulunduklarını ifade ederek, özellikle kendi iç iletişimlerini kuvvetlendirmek adına başlattıkları bölgesel diyalog toplantılarının 6.'sını Antalya'da gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
“BU YIL PAZAR 850-900 BİN ADET OLUR”
Ilısal, Türk otomotiv pazarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, “Türkiye'de otomobile bir talep var, bu talebi doğurmak kolay değil. Türkiye'de böyle bir talep varken bu talebi durduracak agresif çıkışlar yerine bu talebin daha büyümesi için teşvik sistemini hep beraber hükümete haykırmamız lazım” dedi.
Banka kredilerindeki sınırlamaların sektöre gündem yaratacak bir etkisinin olmadığına işaret eden Şükrü Ilısal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Banka kredilerinin içinde otomobil taşıt kredilerinin oranı yüzde 5 civarında. Bu her ne kadar bir psikolojik etki yaratsa da pazar bunu absorbe etti. Haziran ayı 80 binle kapatıldı. Sıkıntı yok. Ama temkinli olmak gerekir mi? Gerekir. Bu ayı yaklaşık 70 bin adetler civarında bir pazarla kapatacağımızı düşünüyorum. OYDER olarak ilk başta '1 milyon adetlik bir pazar olur' demiştik. Bunu da söylerken, 'eğer ocak ayının mevcut durumunda sektör ve ülke olarak bir değişiklik olmazsa pazar 1 milyona gider' diye bir ibare kullandık. Ama geçen ay piyasada yapılan bu ÖTV artışı vesaire gibi gibi gündemler, ilk 6 ayın ikinci 6 ay için çarpanları 850-900 binlik bir pazar gösterdi bize.
Önemli olan 760 binlik bir pazarı bir yıl sonra 1 milyona çıkarmak değil, 1 milyondan sonra 500 bine düşüyorsa bir derinlik sağlanmamıştır. Büyüyen pazar bayinin lehine çalışır ama daralan pazar bayinin çok aleyhine çalışır. Her makro büyüyen pazara göre marka standartlarını ve yetkili satıcı beklentilerini hemen artırmayı talep ediyor. Siz bu talebi karşıladıktan sonra pazar daralıyorsa, çok ciddi bir zarar haliniz vardır. Yılbaşında bütün sağlayıcılar ve yetkili satıcılar fiziki yapılanmalarını 800 binlik ve üzeri bir pazara göre hazırlamıştı zaten.”
OYDER Başkanı Şükrü Ilısal, bir gazetecinin “Sahte belgelerle binlerce aracın ülkeye getirilip satıldığına” ilişkin bir sorusu üzerine de “Şikeyi bilmiyor muyduk. Şimdi ilk defa 'kral çıplak'ı bağırarak söylüyorlar. Bu grey marketlerle ilgili bu olay. Türkiye'deki uluslararası büyük firmalardan daha ucuz satma şansı olabilir mi grey marketin? Olamaz. Bunu tüketici bilerek aldı. Bugün de bu böyleymiş dediler. Ne iyi de yaptılar” karşılığını verdi.