Güncelleme Tarihi:
TÜRK gibi başla İngiliz gibi bitir” deriz. Bu, bir İngiliz sözüdür. Biz bunu “Türk gibi başla Alman gibi bitir” diye de zenginleştirmişiz. Anlamı gayet açık. Bir işe büyük bir heyecan ve şevkle soyunuruz, ama yarı yolda pilimiz biter. Niçin? Bir örnek: 2004 yılında Merkezi Köln’de Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) kuruldu. Kuruluşunda Başbakan Erdoğan’ın desteği olduğu için UETD, Avrupa’daki Türk toplumu arasında sorunların çözümü konusunda belirli bir ümit ve beklenti yarattı. Hatırlayacaksınız Köln’de “Villa Turca” adlı şık bir bina satın alındı. Bu bina için 3 milyon ödendiği yazılıp çizildi.
***
Geçtiğimiz hafta UETD 4. Olağan Genel Kurulunu yaptı. Dış Türklerden Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik’in de katıldığı genel kurulda eski başkan Süleyman Arslan aday olmadı. Kendisine niçin aday olmadığını sordum. Arslan’ın cevabı “Niçin yarı yolda pilimiz bitiyor” sorusuna en iyi yanıt: “Genel Kurulda yaklaşık 40 üye oy kullandı. 40 üyeden 15’i yönetim kuruluna seçildi. UETD’nin üye sayısı ilk kurulduğu yıllarda bin 400 civarındaydı. Şimdi 400 üyesi var. Aktif üye sayımız ise 200.”
İşte 6 yılda UETD’nin geldiği nokta. Oldukça acı değil mi?
Süleyman Arslan’ın nasıl bu noktaya gelindiği sorusuna yanıtını özetleyerek veriyorum: “Ben özellikle Türkiye’deki hükümetin Avrupalı Türklerin sorunlarını çözeceğini ümit ettim. Bunlar çözülmeyince benim güvenim tamamen sarsıldı. Ben süs adamlığını sevmem.”
Tam bir düşkırıklığı. Peki sorunları Türkiye’ye götürdünüz mü diyorum? “Zaman zaman bakanlarla hatta Başbakanla görüştüm. Dosyalar sundum. Hem problemleri gösterdim hem de çözüm önerdim. Bir mavi kart sorununu bile çözebilmiş değiliz. Mavi kartla Türkiye’de bir banka hesabı bile açamıyorsunuz. Seçme seçilme hakkında herhangi bir faaliyet gözükmüyor. Belki 2011 seçimlerinde de bu gerçekleşmeyecek. 5 milyon insanı Avrupa’da yok sayıyorlar.
***
Türk hükümeti Avrupa’daki vatandaşları için bir şey yapmıyor. Biz Türk hükümetinin yapmadığını Alman tarafından talep ediyoruz. Başbakan’a burdaki çocukların eğitimine katkı için para ayrılmasını önerdim. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi 12 milyar Euro. Nüfusa göre hesap edildiğinde bunun 1.2 milyar Eurosu Avrupalı Türklere düşüyor. Bırakın bu kadarını burdaki çocukların eğitimine destek amacıyla 100 milyon Euro ayırsalar yeter. Almanya’da 300 bin ilk, orta ve liseye giden Türk öğrenci var. Başarılı çocuklara devlet bütçe ayırsın. Oysa Avrupa’da 5 milyon insan Türkiye’nin döviz girdisinin dörtte birini temin ediyor. Bu insanları bu kadar yok sayamazsınız. Başbakan’a bunları anlattım. Sağolsun beni dinleme nezaketi gösterdi, ama ne evet dedi ne de hayır. Almanya da öyle. Uyum diyor, ama katılıma yok diyor. Biz ne İsa’ya yaranabiliyoruz ne Musa’ya.
***
Yurtdışındaki temsilciliklerin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Temsilcilikler ne mekan ne de eleman olarak yeterli. Almanya’da 3.1 milyon Türk kökenli insan var ve konsolosluklarda 450 eleman hizmet vermeye çalışıyor.
Burdaki Türk sivil toplum örgütlerinin beyni Türkiye’de. Onlar orda emrediyor, ip çekiyor, burdakiler dans ediyor.”
İşte burdaki durumumuzun bir özeti. Başka söze hacet yok.