Güncelleme Tarihi:
Berlinale deyince akla, Almanya’nın başkenti Berlin’in sembolü olan Altın Ayı ve Gümüş Ayı ödülleri gelir. Berlinale deyince akla Metin Erksan’ın 1964 yılında Altın Ayı ödülü alan Susuz Yaz filmi gelir.
Berlinale deyince akla, Türk-Alman yapımcı Fatih Akın’ın 2004 yılında Altın Ayı ödülü alan Duvara Karşı filmi gelir.
Berlinale deyince akla, Semih Kaplanoğlu’nun 2010 yılında Altın Ayı ödülüne layık görülen BAL filmi gelir. Berlinale deyince akla Erdem Kıral’ın 1983 yılında Gümüş Ayı alan Hakkari’de Bir Mevsim filmi gelir. Berlinale deyince akla bir de Türk Gecesi gelir.
Daha doğrusu gelirdi.
Ama Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanı’nın değişmesi Türk Gecesi’ni vurdu. Tam değişim dönemine rastladığı için Ankara’da muhatap bulunamadı. Ve son yıllarda düzenli olarak yapılan ve yoğun ilgi gören Türk Gecesi parasızlık yüzünden iptal edildi.
Bugünlerde yine Berlin Film Festivali yapılmakta. Hem de 63. Uluslararası Berlin Film Festivali. Yalnız festivalin yapıldığı ünlü Potsdamer Platz’da (Patsdam Meydanı) değil, tüm Berlin’de tam bir festival havası yaşanıyor.
Bu yıl yarışma dalında, yani Altın Ayı ve Gümüş Ayı’ya aday Türk filmi yok. Berlinale’nin 2001 yılından beri direktörlüğünü yapan Dieter Kosslick’e yarışma dalında niye bir Türk filmi olmadığını sordum. Rengarenk kaşkollarıyla sürekli farklı bir görüntü sergileyen Kosslick, sözlerine, “Türk sineması son yıllarda büyük bir aşama kaydetti” diyerek başladı. Hemen ardından “Yazık” dedi.
Daha ben “Neye yazık?” diye sormadan ekledi: “Yazık. Bu yıl Türk Gecesi yapılmıyor. Oysa ki, Türk sineması ve Türk filmlerini tanımak, tanıtmak için bu çok iyi bir platformdu. Büyük bir fırsat kaçırıldı.” Evet, Kosslick çok haklıydı.
Berlinale’de Avrupa Film Marketi’nin yöneticisi Beki Probst’la da bir süre sohbet ettim. Dieter Kosslick’le yıllara dayalı bir dostluğu olduğu gözden kaçmıyor...
1960 yılından beri İsviçre’de yaşayan ve Berlin Film Marketi’nin de yöneticisi olan Beki Probst’a, “Kaç yıldır Berlinale’ye katılıyorsunuz?” diye soruyorum...
Yanıtı çok kısaydı: Artık saymıyorum...
Aslında her ne kadar ‘artık saymıyorum’ dese de bal gibi biliyordu... Sohbet sırasında bunun 25. Berlinale olduğunu söylüyor. Beki Probst da Türk sinemasının son yıllarda ciddi bir aşama yaptığını ve Türk filmlerine yalnız Türkiye’de değil, yurtdışında da ilginin arttığını söylüyor. Dünya sinemasında Amerikan, Fransız, İtalyan filmlerinin hep bilindiğini, Türk film yapımcılarının da doğru yolda olduğunu söylüyor İstanbullu Beki Probst. Tabii çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği İstanbul’un kendisin yaşamında çok ayrı bir yeri olduğunu da söylemeden geçemiyor...