Güncelleme Tarihi:
Almanya’nın NRW Eyaleti Yeşiller Milletvekili ve Eyalet Meclisi Göç ve Uyum Komisyonu Başkanı Arif Ünal ile Keup Caddesi’nde Cengizhan Kahvesinde kararlaştırdığımız saatte buluştuk.
Ünal’dan 10 dakika önce kahveye gelen Keup Caddesi Esnaf Birliği Başkanı Mitat Özdemir ile konuya girmiştik bile. Recep Usta’nın demlediği çaylarımızı yudumlarken Almanya’daki Türklerin son günlerde en çok konuştuğu meseleye sondaj vurmuştuk. Hem de tam kaynağında, Keup Caddesi’nde ilanları dağıtılan ‘Kayıp’ kampanyasına dalmıştık.
AKILLANDILAR AMA TRAVMA SÜRÜYOR
Mitat Özdemir cebinden sarı bir zarf çıkardı. Zarftaki Türkçe, Almanca ve Arapça ‘Kayıp’ yazılı kartpostalları masaya serdi. “En çok ağırımıza giden, bu zarfların en önce bizim caddede yüzlerce dağıtılması oldu. Bu caddeden ne istiyorlar?” diye sözü açtı. Kısaca yaşananları anlatıverdi. 2004’de hemen kahvenin karşısındaki berber salonunun önünde patlatılan bombayı hatırlattı.
“Bizi suçladılar... ‘Mafyalarınız çatıştı, bomba sizin işiniz’ dediler. 7 yıl sonra ırkçıların işi olduğu ortaya çıktı. Biz aklandık. Ama travması hala sürüyor. Şimdi yine bizi zan altında bırakacak, çirkin bir kampanyanın startını da buradan veriyorlar. Keup caddesi artık olumsuzluklarla değil, çok renkli, barışçıl, sevecen insanların yaşadığı bir cadde olarak anılmalı.” diye dert yanıyor Özdemir.
Arif Ünal “Kampanya çok tehlikeli. Benim korkum bizim gençlerin tahriklere kapılmaları. Aman devlete olan güvenimizi yitirmeyelim. Bazı politikacıların aldığı kararları devlete, Alman halkına mal etmeyelim. Almanların büyük çoğunluğu bu saçmalığa karşı. Kampanyayı şu anda sadece Başbakan Angela Merkel durdurabilir. Her Müslüman, Başbakana bir mektup yazarak, rahatsızlığını dile getirmeli” diyor. Kahveden çıkıp caddede yürüyoruz. Keup’da Türkiye kökenlilere ait 108 işletme var. Mitat Özdemir söz konusu el ilanlarının tüm dükkanlara dağıtıldığını anlatıyor. Bir terzi dükkanına giriyoruz. Filiz Toka bizi karşılıyor. Filiz Hanım, “Evet bana da geldi. Kibarca izin isteyip bıraktı, giderken bıraktığı kartpostalların bir de fotoğrafını çekti. Çok şaşırdım. Ne olduklarını anlayınca attım” diye anlatıyor.
GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN
Kuyumcu İlker Tezer ise meselenin bambaşka bir boyutuna işaret ediyor. Trajikkomik bir durum... Şöyle anlatıyor İlker Tezer: “Ben bu esnafım. Kartları geç gördüm. Konuyu bildiğim için esnafa sordum. ‘Nasıl izin verdiniz?’ diye sordum. Birçoğu bilmiyordu. Konuyu duymuşlardı ama bana, ‘Bir genç kaybolmuş, bunlar da yakını, kart bastırıp, arkadaşlarını arıyorlar. Sevaptır, diye düşündük’ dediler. Yani esnaf iyi niyetli. İyi niyet de istismar edilmemeliydi.”