Güncelleme Tarihi:
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
Bütün yaşamını şiire adayan, kendisini anlatmak i?in başka hi?bir edebiyat türünü düşünmeyen Fazıl Hüsnü Dağlarca, diğer edebiyat?ıların farklı türlerde yapmayı se?tikleri ?alışmaları hep şiirde denedi. Düş gücüyle kendine özgü alegoriler, semboller yaratan, tasarılar ortaya atan ozanın ayağı hep yurdunun, insanlığın yaşadığı ortamın toprağında oldu.
Tam doğum tarihi 26 Ağustos 1914 olan ozanın ger?ek adı Mehmet Fazıl Dağlarca'dır. Süvari Yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğlu olan Dağlarca ilk ve orta öğrenimini Anadolu'nun ?eşitli yerlerinde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesini (1933) ve Harp Okulunu (1935) bitirdi. II. Dünya Savaşı yıllarında bölük komutanı olarak Trakya'da görev yaptı. 1950'de, 15 yıllık askeri görevden sonra emekli olarak Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü'nde ve Çalışma Bakanlığı'nda ?alıştı. Emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul'da "Kitap Kitabevi"ni kurdu. 1960-64 arasında, 43 sayı devam edecek Türk?e adında bir dergi ?ıkardı. 1970'te, kurduğu yayınevini kapattı. Dağlarca'nın edebiyata olan ilgisi ?ok gen? yaşlarda başladı; henüz 13 yaşındayken Yeni Adana gazetesinin öğrenciler arasında a?tığı öykü yarışmasında birinci oldu. İlk şiiri olan "Yavaşlayan ?lüm", 1933'te İstanbul dergisinde ?ıktı. Edebiyat dünyasında adını duyurması 1934'te, Harp Okulu öğrencisiyken Varlık'ta yayımladığı şiirlerle oldu. Şiirlerini Yücel, İnkıl?p?ı Gen?lik, Türk Dili, Yeditepe, Çağrı, Ata?, Yön gibi dergilerde yayımladı.
Bazı eleştirmenler Dağlarca'nın şiirinin ü? devre ge?irdiğini belirtir: "Sezgisel Dönem" (1933-45), "Ge?iş Dönemi" (1945-55) ve bugüne dek uzanan "Akılcı Dönem". Ş. Kurdakul, Dağlarca'nın değişik dönemlerinde şiirine kaynak olan duyarlılıkların ü? yönde geliştiğini söyler. Birincisi tek olarak insanın evren karşısındaki şaşkınlığını, yalnızlığını, korkularını ölüm ger?eğine karşın yaşarken duyduğu bunalımları işlemeye ?alıştığı daha ?ok i?e dönük şiirler; ikincisi insanın doğa ve aykırı toplum gü?leri, kurulu düzenin görülen görünmeyen yasaları i?inde günlük yaşamlarını saran sıkıntı ve acıları, buhran ve patlamaları işlediği dışa a?ık, toplumsal şiirler; ü?üncüsü ise destanlar ve ?ocuk şiirleridir.
1960'lardan sonraki şiirlerinde ülkede yaşanan toplumsal değişime paralel olarak Dağlarca i? ve dış sorunlara daha duyarlı, ulusal ?ıkarlara sahip ?ıkma bilincinin geliştirildiği, sömürüye ve ezilen halkların mücadelesine yakınlık duyan ve emperyalist baskıya karşı ?ıkan şiirler kaleme aldı. Dayak (1965), Pulsuz Dilek?e (1965), adlı şiirlerinde sömürüye karşı savaş ?ağrısında bulunurken, Dev Yürümeden ?nce adlı alegorik şiirinde emperyalist baskıya karşı ?ıktı. Vietnam Savaşımız adlı kitabında Vietnamlılara duyduğu yakınlığı dile getirdi. Dağlarca'nın en özel yanlarından biri Cumhuriyet'i izleyen yıllarda, ?ok özlenmiş olan destan şiirini yaratması, Mustafa Kemal'i eylemi i?inde şiirleştirmesi oldu. Ozan, bir toplumu ulus yapan bütün acıların yasıyla zaferlerin sevincini şiirlerinde işledi. Eserlerinde olayları tarihsel gelişimi i?inde ve savaşlar ?izgisi düzeyinde ele aldı. Bu durum, destanların bütünlüğünü zedelemese bile, her par?anın ayrı ayrı yüklendiği işlevin daha ?ok önemsenmesine yol a?tı.
Dağlarca'nın bir başka özelliği de şiirlerinde ?ocukları en ?ok barındıran ozan olmasıdır. Dağlarca'nın, "Çocuklarda" dizisi kapsamında yayımlanan 20'nin üzerinde kitabı bulunuyor. Dizinin ilk kitabı A?ıl Susam A?ıl 1967'de yayımlandı ve yazar o günden sonra ?ocuk kitapları yazmaya hep devam etti. Çocuk şiirleri yıldızları, kuşları, okulu, doğayı ama asıl olarak hi?bir şeye indirgenemeyecek sonsuz bir evreni anlattı. "Çocukseverliğim şiirseverliğime eşittir" diyen şair, bu yapıtları yazarken kendisinin ilk yaşamını, büyümeyen yanını aydınlığa ?ıkarttığını söyler.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en verimli şairlerinden biri olan Dağlarca'nın bir özelliği de bütün edebi yaşamını sadece şiire adamasıdır. Kendisini anlatmak i?in başka hi?bir türü denememiş, şiir dışında bir yol düşünmemiştir. Dağlarca'nın şiirleri bugüne dek pek ?ok dile ?evrildi, bir?ok ödül kazandı. Ayrıca Türkolog Giselle Kraft tarafından Dağlarca üzerine "Dağlarca'da Hayvan Sembolü" adlı bir doktora tezi hazırlandı.
2007'de Yapı Kredi Yayınları tarafından Dağlarca'nın toplu eserlerini yayımlama ?alışmaları başlatıldı. 2007-08'de daha önceden kitaplaşmamış şiirlerini i?eren Orada Karanlık Olurum, Arkası Siz, Gen? ve İ?eri Sait Faik yayımlandı, Dağlarca'nın se?me şiirlerini i?eren Dört Kanatlı Kuş'un yeni basımı yapıldı, ayrıca "Dağlarca Çocuklarda" dizisinde Ozanın ?ocuklar i?in yazdığı kitapların 16'sı yayımlandı. YKY, Dağlarca'nın 3 ciltlik toplu eserlerinin ilk cildi 2008 güzünde yayımlayacak.
Dağlarca'nın yapıtlarından bazıları şunlardır: Havaya Çizilen Dünya, 1935; Çocuk ve Allah, 1940; Daha, 1943; Çakırın Destanı, 1945; Taş Devri, 1945; ?? Şehitler Destanı, 1949; Toprak Ana, 1950; Sivas'lı Karınca, 1951; İstanbul Fetih Destanı, 1953; Anıtkabir, 1953; Asu, 1955; Delice Böcek, 1957; Batı Acısı, 1958; Mevlana'da Olmak: Gezi, 1958; ?zgürlük Alanı, 1960; Hoo'lar, 1960; Cezayir Türküsü, 1961; Çanakkale Destanı, 1965; Vietnam Savaşımız, 1966; Haydi, 1968; 19 Mayıs Destanı, 1969; Hiroşima, 1970; Malazgirt Ululaması: 26 Ağustos 1071-1971, 1971; Bağımsızlık Savaşı, 1973; Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1973; Horoz, 1977; Çukurova Ko?aklaması, 1979; Nötron Bombası, 1981; Yunus Emre'de Olmak, 1981; Çıplak, 1981; Dildeki Bilgisayar, 1992; O'1923/Tapınağa Asılmış Gövdeler, 1998; Seviştilerken, 1999; İmin Yürüyüşü/Bi?imlerle Soyunmak, 1999; ?tekinde Olmak (Oralarda/İkisi) 2000; Dün Geceki/En Sevmek (Şeyh Galib'e Çi?ekler), 2000; İ?imdeki Şiir Hayvanı, 2007.
Büyük şairin vasiyeti: Evimi müze yapın
Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu yılın ilk aylarında yaptığı bir röportajda ölümünden sonra Kadıköy'de yaşadığı evin müze haline getirilmesini vasiyet etmişti. Evini Kadıköy Belediyesi'ne bağışlayan Dağlarca, Mühürdar Caddesi'ndeki evinde kendisini ziyaret eden Kadıköy Belediye Başkanı Selami ?ztürk'e, evinin müzeye dönüştürülmesi i?in vasiyette bulundu.
Dağlarca, ?ztürk'e, "Barış Man?o'nun evinin belediye tarafından müze olarak düzenleneceğini öğrenip memnun oldum. Ben de yıllardır i?inde yaşadığım, şiirlerimi yazdığım evimin ölümümden sonra yaşamaya devam etmesini istiyorum. Evimi alıp müze olarak düzenlesinler" dedi.
?nlü şair, müzenin yaşayan bir müze olması, bir bölümünde kitapları ve eşyasının sergilenmesi, bir kısmının da kafeterya gibi olmasını dileğini ?ztürk'e aktararak, "Buraya gelip gen?ler, kadınlar, kızlar otursun, kitap okusun, bir şeyler i?sinler. Tabii burayı belediye işletsin" diye konuştu.
Dağlarca, vasiyetinin nedenini ise şu şekilde a?ıkladı: "Ben İstanbul'un bir?ok yerinde ikamet ettim. Gezdim, gördüm, yaşadım. Ama en ?ok Kadıköy'ü sevdim. Tabii Kadıköy eskiden bir başka güzeldi. Güzellik sergisiydi; ?irkin kadın, ?irkin adam, ?irkin ?ocuk yoktu. Ya da biz göremezdik. Kadıköy'e Moda'ya ?ıktığımız zaman, üstümüze başımıza ayrı bir özenirdik. Kadıköy'ün kadınları hep güzel kokardı." Dağlarca, ?ocukları ?ok sevdiğini belirterek, "Onlar i?in ?ok kitap yazdım. Okullara gittiğimde etrafımı sarıp imza istemeleri de beni ?ok mutlu ediyor. Ama artık sokağa ?ıkamadığım i?in gidemiyorum. Evim müze olursa ?ocuklar gelsin burada iyi vakit ge?irsinler istiyorum" şeklinde konuştu.