Türk basınına ilk kez konuştu

Güncelleme Tarihi:

Türk basınına ilk kez konuştu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2012 09:24

Almanya’da Federal Başsavcı Harald Range, neonazi cinayetlerinin kesinlikle aydınlanacağını söylüyor. Ellerinde çok önemli deliller olduğunu belirten Range, “Kriminalistlerin enkaziçinde bu kadar çok şey bulabilecekleri insanın aklına ve hayaline bile gelmezdi” dedi.

Haberin Devamı

ALMANYA’da sekiz Türk, bir Yunan ve bir kadın polisin neonazi bir çete tarafından hunharca öldürüldüğü ortaya çıktı. Bu seri cinayetler polis veya istihbarat sayesinde değil, kendiliğinden ortaya çıktı. Çetenin iki elemanı bir banka soygunundan sonra yakayı ele verince, intihar etti. Çetenin hayatta kalan üçüncü elebaşı Beate Zschaepe, delilleri yok etmek için kaldıkları evi ateşe verip neonazi çetenin seri cinayetlerle ilgili hazırladığı propaganda videosunu bazı basın ve kuruluşlara gönderdikten sonra polise teslim oldu. Böylece her şey çorap söküğü gibi geldi. Federatif yapıya sahip Almanya’da her eyalet seri cinayetleri aydınlatmak için kendi çapında araştırma yapmış. Arpa boyu ilerleyememiş. Şimdi olay devlet güvenliğini ilgilendiren terörist faaliyet kapsamında Federal Başsavcılığın yetkisine devredildi. Kasım ayında Harald Range’nin başına geçtiği Federal Savcılık seri cinayetlerle ilgili soruşturmayı yürütüyor ve iddianameyi hazırlıyor. Bu konuda daha önce başsavcılık tarafından zaman zaman açıklamalar yapıldı. Ama Başsavcı Harald Range’nin kendisi ilk kez Türk basınına konuştu. Hürriyet ekibi olarak Başsavcı Range’ye sorduğumuz sorular ve cevaplar şöyle:

Bu cinayet serisinin gerçekten tam olarak açıklığa kavuşturulacağına inanıyor musunuz?
Evet. Ben, bizim bu cinayetleri şu anki geldiğimiz noktadan hareketle bütün ayrıntılarıyla açıklığa kavuşturabileceğimize inanıyorum.

Bundan neden bu kadar eminsiniz?
Elimizdeki deliller sayesinde. Olaylarda kullanılan silah ve bir de DVD var. Bunlar önemli deliller. Ayrıca evde de birçok şey bulduk. Kriminalistlerin enkaz içinde bu kadar çok şey bulabilecekleri insanın aklına ve hayaline bile gelmezdi.

Siz daha bu göreve atanır atanmaz, bir cinayetler davasıyla karşı karşıya kaldınız. Dört aydan bu yana soruşturmalar sürüyor. Soruşturmalarda şimdiye kadar elde edilenlerden memnun musunuz?
Benim şimdiye kadar ki çalışmalarımın ağırlık noktalarından birini oluşturan bu olay ile ilgili soruşturmalar, çok iyi bir şekilde ilerliyor. Bu cinayetler bizi hem kendi dairemizde hem de Almanya genelinde çok derinden etkiledi. Bu nedenle kendimizi bütün gücümüzle bu olaya adıyoruz. Bu konuda büyük başarılar da elde ettik. Sizin de bildiğiniz gibi altısı tutuklu, 13 sanık hakkında soruşturma açmış bulunuyoruz. ‘Nasyonal Sosyalist Yeraltı’ (NSU) adlı terör örgütünün üyesi olduğu sanılan ve davanın baş zanlısı Bayan Zschäpe ile ilgili soruşturmalar da devam ediyor. Diğer sanıklar yasal ifadeyle bu terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle suçlanıyor. Bu terör örgütü üç kişiden ibaret olup ikisi yakalanmadan önce intihar etmiştir. Şu ana kadar elde ettiğimiz bilgiler bundan ibarettir.

Bu olayın size, yani Federal Başsavcılığa verildiğini öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Suçları takip etmek mesleğimin bir gereği. Bu dava, benim Karlsruhe’de görevimi devralmamdan birkaç gün önce Federal Savcılığa verilmişti. Yani beni neyin beklediğini biliyordum. Terör cinayetlerini, bir hukuk devletine uygun şekilde açıklığa kavuşturmayı ve suç işleyenlerden ceza hukukuz içinde hesap sormayı çok önemli bir görev sayıyorum.

Kendinizi baskı altında hissediyor musunuz?
Gerçeği ortaya çıkarmak istediğim için kendimi tabii ki baskı altında hissediyorum. Ama siz, bununla siyasi bir baskıyı kastediyorsanız, böyle bir baskı altında değilim. Kendimi bundan bağımsız tutuyorum. Gerçeği bulmak için hukuk devletinin tüm imkanlarıyla elimizden geleni yapacağız. Bildiğiniz gibi Bayan Zschäpe halen susma hakkını kullanıyor. Ama biz, o itiraf etmese bile, olayın nasıl gerçekleştiğini aydınlığa kavuşturacağız. m

Olaylara şimdiki gözle baktığımızda, şunu söyleyebiliriz: Boru tipi bomba yapmaktan ağır zan altındaki bu üç neonazi 1998’de ortadan kaybolduğunda, Federal Savcılık soruşturmayı üstlenmiş olsaydı, bu eşi benzeri görülmemiş cinayetler serisi belki de hiç yaşanmayacaktı. Burada bazı şeyler yanlış gitmiş görünmüyor mu?
Bunu, ben kendi dairem için söyleyemem. Federal Savcılığın sınırlı bir takibat yetkisi var. Biz, sadece sağlamlaşmış terör yapılanmaları oluşursa veya Federal Almanya’nın iç güvenliğini, yani devletin tüm yapısını tehlikeye sokabilecek, özel bir öneme sahip olan çok ağır suçlar işlenirse, müdahale edebiliyoruz. Diğer tüm durumlarda anayasa, cezai takibatı eyaletlerin savcılıklarına bırakıyor. O zaman bizim yetki alanımıza düşmeyen patlayıcı madde eylemlerine dair ipuçları vardı, ama bir terör örgütünün varlığı belli değildi. O nedenle biz soruşturmaları yasal olarak devralamazdık.

Şimdi bu durum, sizin daha fazla yetki almanız ve Federal Başsavcılığın müdahalesini zorlaştıran yasal engellerin azaltılması gerektiğini göstermiyor mu?
Dava bittiğinde bunu inceleyeceğiz. Bence, yetkilerimizin tam olarak belirlenmesi, mutlaka üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Şunu da bilmek gerekir ki, anayasamız gereği, yargılama, dolayısıyla da cezai kovuşturma eyaletlerin yetkisindedir. Bu nedenle duruma göre anayasayı da değiştirmek gerekebilir. Bu da oldukça zor ve uzun bir yol. Hangi önerileri getirebileceğimiz konusunu da düşünüyoruz.

Bundan yanasınız o zaman?
Tabii ki, ben de kapsamlı bilgilerin bir an önce aktarılmasına taraftarım. Bunu, bir davanın bizim bakmamız gereken bir dava olup olmadığına erken karar verebilmem için isterim.

Birçok olay, kahverengi bataklık olarak nitelendirilen aşırı sağ ideoloji ile kaynaklı olup olmadığı soruşturulmadan, sadece iki kişi arasında bir olay olabileceği gerekçesiyle takip edilmiyor. Sizce asıl sorun burada yatmıyor mu?
Burada kısmen haklısınız. Doğru olan şu ki, bize ‘devleti tehlikeye sokacak karaktere sahip olmayan bir eylemdir veya 1998 yılında olduğu gibi sağlamlaşmış grup yapılanması olmayan ve birbirleriyle bağlantı içinde bulunmayan eylemcilerden oluşan bir oluşum’ söz konusudur denildiğinde, müdahale edemiyoruz. Bu suçların da tabii ki, kovuşturulması yapılıyor ama bu eyaletlerin savcılıkları tarafından yürütülüyor.

Ama burda üç kişiden bahsediyoruz. Bunlar boru tipi bomba yapıyorlar. Burada bir terör örgütü söz konusu olduğu düşünülemez miydi o zaman?
Bu safhada neden Başsavcılık müdahale etmedi? Grubun üç kişiden oluşması, bir terör örgütü olduğu anlamına gelmez. Bizim yargı sistemimize göre bu tür bir örgütün sağlam bir iç yapılanması olmalı, yani ortak bir hedef ve ortak bir iradeye sahip sürekli bir birliliğin oluşması gerekir. Eğer bunları ispatlayabilecek ipuçları yoksa, o zaman söz konusu olan birbiriyle bağlantısı olmayan bireylerden oluşan bir grup söz konusu. Yani üç kişinin bir araya gelmesi durumu, her zaman ortada bir terör örgütünün olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki, bu boru tipi bombalar işlevsel değildi. Bu nedenle sadece patlayıcı madde ile ilgili bir suça hazırlık şüphesine gerekçe oluşturdu. O zamanki duruma göre yasa gereği burada yetki sadece eyalet savcılığındaydı.

Ama soruşturma yapılmadan ne olduğu da bilinmez ki!
Evet, durum bundan ibaret. Bilinmesi gereken şey, eyalet savcılıkları tarafından verilen bilgilere ne derece ihtiyaç duyuyoruz ve kendimiz ne kadar inisiyatif gösterebiliriz.

Federal Başsavcılık

FEDERAL Başsavcılık’ın resmi sitesinde yer alan bilgilere göre, Federal Başsavcılık Almanya Federal Cumhuriyeti’nde devlet güvenliği alanındaki en üst adli kovuşturma makamıdır. Tam olarak resmi adı Yargıtay bünyesindeki Federal Başsavcılık’tır. İlk kurulduğu dönemde Yargıtay ile aynı binada görev yaptığı için adı böyle kalmıştır. Ancak daha sonra taşınmasına rağmen bu ad değiştirilmemiştir. Federal Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak 1950 yılında kurulan Federal Başsavcılık’ın merkezi Karlsruhe kentindedir. Bunun dışında Leipzig kentinde de bir bürosu yer alıyor. Çok önemli davalarda savcılık görevini üstlenen savcılık, özellikle iç ve dış güvenliği ilgilendiren konularda harekete geçer. Federal Başsavcılık, iç güvenlik alanında özellikle terör eylemleri olmak üzere siyasi amaçlı suçlar, dış güvenlik alanında ise vatan hainliği ve casusluk konularını üstlenir. Federal Başsavcılık aynı zamanda Federal Adalet Bakanlığı’nın görev alanındaki konularda Federal Hükümet’in avukatlığını da üstlenir. Federal Başsavcılık’ta görev alan yaklaşık 90 savcının yanı sıra bilimsel ve idari personelle birlikte toplam 200 kişi bulunmakta.

Federal Başsavcı

BAŞSAVCILIĞIN resmi sitesindeki bilgilere göre, Federal Başsavcı’nın yanı sıra Yargıtay bünyesinde çalışan tüm federal savcılar Federal Adalet Bakanı’nın önerisi ve Eyaletler Meclisi’nin onayı ile atanıyor. Yargıtay’da görev alan başsavcılar ve diğer savcılarda ise Eyaletler Meclisi’nin onayının alınması gerekmiyor. Yargıtay bünyesindeki Federal Başsavcı ve diğer savcıların memuriyetleri ömür boyu sürmekte ve genel memuriyet hukuk ilke ve kuralları çerçevesinde düzenlenmiştir. Savcılıkla alakalı kovuşturma faaliyetleri ise ceza muhakemesinin özel hükümlerince belirlenmiştir. Federal Başsavcının bunun yanı sıra özel bir konumu söz konusudur. ‘Siyasi memur’ statüsünde olan Federal Başsavcı, tüm adli faaliyetlerinde Federal Hükümet’in görüş ve hedeflerini göz önünde tutar, ancak gerekçe gösterilmeden de görevden alınarak erken emekliliğe ayrılır. Federal Başsavcı yargının bir parçası değildir, aksine bir yürütme organıdır.

11. Federal Başsavcı

Dr. Carlo Wiechmann (1950-56), Dr. (h.c.) Max Güde (1956-61), Wolfgang Fränkel (27.03.1962 -24.07.1962), Ludwig Martin (1963-74), Siegfried Buback (1974-77 Siegfried Buback, 7 Nisan 1977 tarihinde Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) terör örgütü tarafından düzenlenen bir suikastte öldürüldü), Prof. Dr. Kurt Rebmann (1977-90), Alexander von Stahl(1990-93), Kay Nehm (1994-2006), Prof. Monika Harms (2006-2011), Harald Range (17.11.2011- )

Yetki ve sorumlulukları

BAŞSAVCILIĞIN sitesindeki bilgilerde şöyle diyor; Yargıtay bünyesindeki Federal Başsavcılık’ta tüm yetki Federal Başsavcı’dadır. Kurumdaki çalışanların hepsi görevlerini Federal Başsavcı’nın vekili olarak yerine getirir. Federal Başsavcı eyalet savcılıklarına karşı talimat yetkisi olmadığı gibi, bu savcılıkların denetiminden de sorumlu değildir. Federal Başsavcı sadece yasalar çerçevesinde belirlenmiş istisnai durumlarda görev alanındaki davaları eyalet savcılıklarına devredebilir veya davaları devralabilir. Federal Başsavcı sadece Federal Adalet Bakanı’na tabi olmakla birlikte Federal Hükümet bünyesinde ve Federal Meclise karşı çalışmalarından doğan siyasi sorumluluğu da Federal Adalet Bakanı tarafından üstlenilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!