Güncelleme Tarihi:
EKONOMİK DÜŞMANLARLA MÜCADELE
T.C. Merkez Bankası Frankfurt Temsilcisi Yavuz Yeter, “Hatırlayacağınız üzere, bu etkinlik yıllar boyunca başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiş, ancak maalesef öngörülemeyen ve yıkıcı etkileri olan salgın nedeniyle son iki yılda yapılamamıştır. Geriye baktığımızda, global ölçekte, ekonomik, sosyal ve uluslararası dinamikler kanalından etkileri olan çeşitli olaylar yaşadık, deneyimledik, bu olay ve dinamiklerin doğrudan ve dolaylı olumsuz etkilerine uygun çözümler üretmeye çalıştık. Örnek vermek gerekirse, salgın, lojistik ve hammadde tıkanıklıkları, Ukrayna Savaşı, enerji kısıtları ve arz güvenliği, muhtemel resesyon tartışmaları ve son olarak küresel ölçekte artış göstermekte olan enflasyon. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülke merkez bankaları ve ekonomi yönetimleri yeni dinamik ve mahiyet barındıran enflasyon gibi eski zamanlardan kalan ‘ekonomik düşmanlarla’ mücadele etmektedir. Para ve maliye politikaları artan enflasyonla mücadele etmek için yeni önlemler devreye almakta ve bu önlemlerin etkileri medya manşetlerini işgal etmektedir. Ekonomik ve finansal ajandamızı yeniden şekillendiren koşulların kökenlerinin karmaşık doğası nedeniyle, ülkeler bazında ve uluslararası arenada farklı çıkar gruplarının zaman zaman birbiriyle çelişen ihtiyaç ve önceliklerine yanıt verebilmek için para ve mali politika otoriteleri araç setlerinden en iyi bileşkeyi bulmaya odaklanmaktadır. Bütün bu mücadeleler sadece ülkeler bazında değil uluslararası arenada daha fazla işbirliği, koordinasyon ve dayanışma ihtiyacını artırmaktadır.
YENİ EKONOMİK MODEL BAŞARILI
TCMB temsilcisi olarak, küresel ekonomik ve finansal konjonktüre genel hatlarıyla değindikten sonra, Türkiye ekonomisinin genel görünümü ve ülkemiz ekonomisin son dönem performansı hakkında ana hatlara değinerek özet bir bilgi vermek isterim.
Bildiğiniz üzere, Türkiye üretim, istihdam, yatırım ve ihracat odaklı yeni bir ekonomik model uygulamaktadır. Bu program salgın, küresel tedarik sorunları ve ülkemizin en önemli iki ticaret ve turizm ortağı arasında yaşanmakta olan silahlı çatışma sorunlarına rağmen oldukça başarılı olmuştur. Ekonomik büyüme 2021 yılında yüzde 11, 2022 yılının ilk ve ikinci çeyreklerinde yüzde 7,3 ve 7,6 oranında gerçekleşmiştir. Üretim, yatırım ve istihdam sanayi sektörü başta olmak üzere kayda değer oranda artış göstermiştir. Ayrıca, Türkiye ekonomisi, 2017’den beri zaman zaman, dışsal unsurlara bağlı enerji ve altın ithalatı hariç tutulduğunda, artı veren bir cari açık ile büyümektedir. Bu durum daha az, yüksek riskli kısa vadeli sermaye akımları ile finanse edilen, sürdürebilir, sağlıklı bir ekonomik büyüme hedefinin yapısal dönüşümüne de işaret etmektedir.
TCMB GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALIYOR
Bu bağlamda, sizlere TCMB’nin son dönemdeki para politikası uygulama ve çerçevesi ile ilgili özet bir bilgi sunumu da yapmak isterim. Küresel enerji ve emtia fiyatları ve küresel tedarik bozulmaları karşısında meydana gelen yüksek fiyat artışlarının mahiyetinin doğru teşhis edilmesiyle, TCMB arz yönlü para politikası uygulamalarına geçmiş, hedefli, seçili krediler kanalıyla küresel tedarik sorunlarından kaynaklanan ekonomik olumsuzluk ve etkileri, yerel bazda düşük fonlama maliyetleri aracılığıyla üretim maliyetlerini ve dolayısıyla enflasyonu düşürmeyi önceliklemiştir. Buna ilave olarak, TCMB talep yönlü enflasyon baskıları ile mücadele etmek için iyi yapılandırılmış makro ihtiyati önlemleri uygulamaya almıştır. Hepimizin bildiği gibi, etkin çalışan bir kredi kanalı ve uygun finansal koşullar uzun dönemli hedeflerin gerçekleştirilmesi ve sürdürülebilir büyüme için hayati öneme sahiptir. Son olarak, uluslararası ekonomiden örnekler temelinde TCMB, sürdürülebilir fiyat istikrarına ulaşabilmek için sağlıklı bir cari denge ve tüm gelişmekte olan ülkelerin ortak bir sorunu olan dolarizasyonu iktisadi faaliyetin her seviyesinde azaltmak olduğunun farkındadır. TCMB, kademeli olarak gerekli önlemleri almakta ve mali politikalarla etkin bir işbirliği içerisinde uygun araçları kullanmaktadır.
ALMANYA EN ÖNEMLİ MÜTTEFİKİMİZ
Almanya Avrupa’daki en önemli müttefiklerimizden birisidir ve iki ülke arasındaki ilişkiler geniş bir yelpazede ilerleyerek devam etmektedir. Bunlardan bir tanesi ticarettir ve Almanya Türkiye’nin en önemli ticari partnerlerinden biridir. Bu çerçevede Türkiye ve Almanya arasındaki ticaret hacmi sürekli artmaktadır. Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 9 oranında artmış ve 2021 yılı sonu itibarıyla 41 milyar USD seviyesine ulaşmıştır. Ülkelerimiz arasındaki bağların bir yansıması olarak, Avrupa Merkez Bankası ve Alman Bundesbank ile sürekli gelişmekte olan ikili ilişkilerimiz bulunmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse 2013 yılında bankalarımız arasında Teknik İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Pandeminin olumsuz koşullarına rağmen, Avrupa Merkez Bankası ve Bundesbank ile merkez bankacılığı konularında sanal birçok toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, TCMB adına Avrupa Merkez Bankası ve Bundesbank’a bir kez daha bu durumdan duyduğumuz memnuniyeti vurgulamak ve mevcut ilişkilerimizi daha da ilerletmek arzumuzu iletmek isterim. Türk Bankacılık Sektörü sağlam bilanço yapısı, güçlü kârlılık performansı, güçlü sermaye yapısı ve düşük sorunlu kredilerin işaret ettiği sağlıklı varlık yapısı ve tecrübeli yönetim kadroları ile başarılı bir performans sergilemektedir. Avrupa genelinde Türk bankalarının geniş bir yelpazede finansal hizmet ve ürünler sunan iştiraklerinin bulunmasından gurur duyuyoruz. Bu finansal hizmetler arasında, Euro bölgesi ülkeleri ile Türkiye arasında ticaret ve ekonomik işbirliğini ivmelendirme potansiyeline sahip dış ticaretin finansmanı ve aracılığı işlemlerinin öneminin altını çizmek isterim. Bu çerçevede, Alman bankalarına da dış ticaretin finansmanı, sendikasyon, yapılandırılmış finansal işlemlere katılım, ikili krediler ve uzun vadeli proje finansmanı gibi muhtelif finansal işbirliklerini ihtiva eden mevcut desteklerinden dolayı memnuniyetimizi ayrıca belirtmek isterim. Ümit ederiz ki finansal kurumlar arasındaki mevcut işbirliği daha fazla ekonomik ve finansal işlemler ve çalışmalar için yolumuzu açmaya devam eder. Umarım bu toplantı birbirimizle fikir paylaşımı ve mevcut ilişkilerimizin geliştirilmesi alanında katkı sağlar. Yaklaşan sonbaharda bu güzel Frankfurt akşamınında sizlerle birlikte olmak büyük bir mutluluk. Tekrar hepinize teşekkür ederim.”
‘KISA VADELİ OPSİYONLAR DÜŞÜNÜLMELİ’
Etkinliğe katılan Türk bankacılar, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz yükseltmesiyle birlikte kredi finansmanın zorlaşacağına dikkat çekerek kriz, enflasyon ve fırsatlar konusunda Türk girişimcilere şu tavsiyelerde bulundular:
Perçin Karayılanoğlu (Akbank): Avrupa Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikası finansal maliyetleri artıracak. Para bulmak zorlaşacak. Çok uzun vadeli yatırımlar yerine ticarete yönelik kısa vadeli finans opsiyonları düşünülmeli. Dış ticaret ilişkili kredilendirme opsiyonlarını değerlendirilmesi gerekir. Frankfurt’ta çok geniş ürün ağı var. Bunlar ülke risklerinden ayrı tutuluyor. Bankalara başvurarak bu ürünlerden faydalanmaları önemli. Bu dönemlerde bazı şirketlerimizin birleşme ve ardından satın alma opsiyonlarına olumlu yaklaştığını biliyoruz, istatistiklerle sabit. Bu dönemlerde zorluk yaşayan şirketlerle birleşmeye giderek rekabette daha iyi yer edinebilirler. Bu bir süreç, uzun soluklu düşünmek lazım. Sektörden sektöre bakmak gerekiyor. Özellikle gıdada çok ciddi bir düzensizlik söz konusu, fiyatları bu da etkiliyor. Önümüzdeki dönemde gıda ve enerji sektörü önemli olacak. Enerji fiyatlarını belirleyebilmek devletler için de stratejik öneme sahip. Şirketlerin enerji maliyetlerini azaltıcı yatırımlarda bulunmaları, uzun vadede yararlı olacaktır.
YATARIM İÇİN ÖNEMLİ BİR BÖLGE
Banu Özcan (First Commercial Bank): Türkiye’den gelen yatırımcı sayısı hâlâ çok. 30 yıl Almanya ve Hollanda’da Akbank Genel Müdürü olduğum için bana da ulaşanlar hayli fazla. Almanya’da enflasyonun yüksek olması savaş ve enerji kaynaklı. Bu düzeldiği an, enflasyon normal seviyesine inecektir. Devletin desteği çok yüksek. Gastronomi veya farklı bir sektöre yaptıkları milyarca yardımları göz ardı etmememiz lazım. Türk şirketlerimiz de faydalandı. Yalnızca Almanya değil, Avrupa yeni yatırım yapmak için hâlâ önemli bir bölge. Türkiye ile Almanya arasında ilişkilerimiz yüksek seviyede devam ediyor. Sayılarımız çok iyi gidiyor.