Güncelleme Tarihi:
Belçikada kitap ve kırtasiye satışı üzerine mağazalar zinciri bulunan "Club" şirketi, bir kadın çalışanının iş yerinde başörtüsü kullanma talebini geri çevirmiş, kadının buna rağmen iş yerine başörtüsüyle gelmesi üzerine, aynı gün işine son vermişti.
Uzun yıllar "başörtüsü takmadan" çalıştığı işten çıkarılan kadın, Brüksel İş Mahkemesine başvurarak işvereni aleyhinde dava açmış, Müslüman olduğu gerekçesiyle ayırımcılığa hedef olduğunu savunmuştu.
Mahkeme, kararında, "din özgürlüğünün tartışma konusu olmadığını ve sorgulanmadığını" belirterek, işverenin işçiyi "bir dine bağlılığı" nedeniyle değil, "iş yerinde herkese uygulanan kuralları kabul etmemek" gerekçesiyle işten çıkardığını kaydetti.
İş yerinde müşterilerle doğrudan teması olanların, "görünür bir şekilde herhangi bir dini giysi ve sembol taşımayacağı" kuralını bütün personeline uygulayan "Club" firması, savunmasında, bu tür girişimlerin, "firmanın tarafsız, her kesime açık, aile havasındaki imajını yıpratabileceği" görüşünü ön plana çıkardı.
Mahkeme kararında, insanların dini görüşlerini yansıtma özgürlüğünün kısıtlanabileceği, inançları uygulama ve yansıtma şeklinin "düzen bozmaması gerektiği" üzerinde durdu.
Brüksel İş Mahkemesi, bir ticari şirketin iç kurallarına göre, müşterilerle doğrudan temas halinde olan personelin kıyafetine ve özellikle dini semboller kullanmasına müdahale edebileceğine, bunun, "şirketin imajı açısından" önemli görülebileceğine işaret etti.
Kararda, tüm personele veya çalışanların bir bölümüne uygulanan bu tür bir kuralın "ayırımcılık" olarak algılanamayacağı, yıllarca başörtüsü kullanmadan çalışmayı kabul eden ve işveren tarafından koyulan kuralları
bilen davalının işveren tarafından önceden uyarıldığı, bu kurallara karşı çıkarak, "işten derhal atılmasını haklı kılan ağır hatada bulunduğu" bildirildi.
Belçikada hukukçular, bu "hassas davanın" örnek teşkil edeceğini, bazı firmaların aynı durumdaki çalışanlarını işten çıkarmalarının söz konusu olacağını, aynı tür başka davaların adli kurumlar tarafından ele alınmasının sürdüğünü, bu konuda somut ve yasal ilkeler belirlenemediğini, Hollanda gibi bazı ülkelerde bunu yapan
işverenlerden, "ne tür bir zarara uğradıklarını kanıtlamalarının istendiğini" ifade ediyorlar.