Tünelin sonu göründü mü?

Güncelleme Tarihi:

Tünelin sonu göründü mü
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2010 11:26

Analistlerin tarafların arasını açan savunma füzeleri sorununun asıl kaynağı ve nasıl çözüleceği konusunda farklı yorumları var.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz Cuma günü “Ortadoğu Dörtlüsü” görüşmelerine katılmak için Moskova’ya giden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, iki ülke arasında çok yakın bir gelecekte silahsızlanma anlaşmaları imzalanabileceğinin işaretini vermişti. Rus mevkidaşı Sergey Lavrov’la bir görüşme yapan Clinton, sonuç alamadıklarını ancak “umutlu olduğunu” söylemişti.

Soğuk Savaş’ın bitişinin ardından, 1991 yılında Rusya’yla ABD arasında Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması (START I) imzalanmış ve nükleer silahsızlanma yönünde önemli bir adım atılmıştı. Clinton, 5 Aralık 2009 tarihinde süresi dolan anlaşma yerine yenisinin en kısa süre içinde imzalanmasının hedeflendiğini dile getirmişti.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında, Cenevre’de yapılan Birleşmiş Milletler destekli Nükleer Silahsızlanma Konferansı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ancak taraflar, bu yıl Mayıs ayında yapılacak Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) değerlendirme konferansı için bir kez daha bir araya gelmeye karar verdi.

İKİ ÜLKENİN AYNI NOKTADA OLMASI GEREK

Time dergisinde, küresel güvelik adına çok önemli olan bu anlaşmanın Washington ve Moskova’yı nükleer silahlar konusunda aynı noktaya getirmek adına çok önemli olduğu ifade edildi.

Yeni bir START anlaşmasının imzalanması nükleer silahların yayılmasını önleme açısından çok önemli. Bu anlaşmalarla ülkeler yeni nükleer silah geliştirmeyeceklerini taahhüt ederken, hali hazırda nükleer silah sahibi olan ülkeler de silahlarını azaltacaklarının sözünü veriyor. Bu taahhütler özellikle Kuzey Kore, İran gibi nükleer silah geliştirdiğinden şüphelenilen ülkelerle müzakereler için kilit önem taşıyor.

Dolayısıyla eğer Washington ve Moskova, arasında bir anlaşma sağlanamazsa, bu iki ülkenin diğerleriyle müzakerelerdeki pazarlık gücü önemli oranda azalacak. Daha önceki NPT konferanslarında Bağlantısızlar Hareketi’ne mensup ülkeler ABD ve Rusya’nın taleplerine karşı çıkarak bu ülkelere silahlarını azaltmaları yönünde baskı yapmıştı.

Haberin Devamı

DEVLER BASKI ALTINA GİRER

Time dergisine konuşan California James Martin Silahsızlanma Çalışmaları Merkezi Direktörü William Potter, “Eğer Mayıs ayında yeni bir START anlaşması imzalanmazsa, hem Rusya hem de ABD büyük baskı altına girer” dedi.

Washington’da, 12 Nisan’da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nin yaklaşması taraflar üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Eğer START anlaşması bir sonuca bağlanamazsa, nükleer silah geliştirmek için kullanılan maddelerin küresel çapta kontrol altına alınıp imha edilmesi için mekanizmalar geliştirilmesini amaçlayan bu zirve de anlamsız bir çabaya dönüşebilir.

START müzakerelerinde neden hala bir sonuca varılamadığı ise bilinmiyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında Obama ile Medvedev arasında anlaşmanın temel noktaları konusunda uzlaşıya varılmış, Beyaz Saray tarafların ellerindeki silahlarda ciddi oranda azaltmaya gideceğini söylemişti.

Haberin Devamı

ABD-RUSYA MI, MEDVEDEV-PUTİN Mİ?

Rusya, elindeki silahları imha etmesi durumunda ABD’nin Avrupa’da nükleer füze savunma sistemi kurmasının Washington’ı Moskova’dan bir adım öne geçireceğine inanıyor. Obama’nın Polonya’ya yerleştirilecek füze rampalarıyla ilgili Bush planını iptal etmesi de bu kaygılara çözüm olamadı.

Geçen ay Rusya meclis başkanı Boris Gryzlov, ABD Avrupa merkezli füze savunma sistemi planlarını tamamen rafa kaldırmadıkça Duma’nın START anlaşmasını onaylamayacağını açıklamıştı.

Amerikan Biliminsanları Federasyonu’ndan Hans Kristensen, “Yeni anlaşmanın neden imzalanmadığıyla ilgili bir sürü dedikodu var ancak temeline inildiğinde bu gecikme, ABD ile Rusya arasında süregelen güvensizliğe işaret ediyor” dedi.

Haberin Devamı

Ancak Potter, gerginliğin asıl sebebinin Rusya’nın içişlerindeki gerginlik olduğu görüşünde. “Rusya’da siyasetçiler ve ordu, nükleer silahların ülkenin güvenlik politikalarındaki yerini ve ABD’yle ilişkilerin düzeltilmesinin yapacağı katkıyı tartışıyor” diyen Potter, bazı analistlerin Medvedev ile Putin arasında görüş ayrılıkları bulunduğuna işaret ettiğini, bunun da 2012’de yapılacak başkanlık seçimleriyle ilgili olduğunu ifade etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!