Güncelleme Tarihi:
Kongreden bir gün önce, yani pazar akşamı SPD'nin yayın organı “Vorwaerts”in Genel Yayın Yönetmeni ve eski Hükümet Sözcüsü Uwe Karsten Heye, uluslararası medya mensuplarına evsahipliği yaptı.
Yurttaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ve “Küçük İstanbul” olarak bilinen Kreuzberg'deki eski elektrik dağıtım merkezi binasının restore edilmiş salonundaki kokteyle SPD'nin Genel Başkanı Franz Müntefering, Başbakan adayı ve Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Grubu Başkanı Martin Schulz da katıldı.
Açılış konuşmaları yapıldıktan sonra hem Müntefering hem de Steinmeier'le sohbet etme olanağı buldum.
Tabii bu arada SPD'nin iki “ağır topuna” şu günlerde Almanya'nın gündemine iyice yerleşen ve her ne kadar Başbakan Angela Merkel karşı çıksa da, genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) önceki hafta Stuttgart'ta yapılan kurultayında Alman Anayasası'na “Federal Cumhuriyet'in dili Almanca'dır” ibaresinin girmesine ilişkin alınan kararı nasıl değerlendirdiklerini sordum.
Müntefering hiç tereddüt etmeden “Tuhaf bir karar” yanıtını verdi.
Almanya Federal Cumhuriyeti'nin dilinin Almanca olduğunu zaten kimsenin tartışmadığını, böyle bir şeyi tartışmaya açmadığını, işte bu nedenle böyle bir kararı yersiz ve gereksiz bulduğunu söyledi.
Almanca'nın Avrupa Birliği'nde (AB) İngilizce ve Fransızca gibi kullanılmasını istediklerini, ancak bunun için de Anayasa'da bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığını da dile getirdi.
YANLIŞ SİNYAL
27 Eylül 2009 tarihinde yapılacak genel seçimlere SPD'nin Başbakan adayı olarak katılacak olan Federal Dışişleri Bakanı Steinmeier de, böyle bir değişiklik içeren önergenin karara bağlanmasına hiç de sıcak bakmadığını gizlemedi.
Steinmeier, bundan birkaç yıl önce Alman “öncü kültürü” (Leitkultur” önerisiyle aylarca ülkenin gündemini meşgul eden ve bu davranışıyla birlikte yaşama zarar veren CDU'nun şimdi de Almanca'nın Anayasa'ya girmesi önerisiyle popülist bir tutum sergilediğine işaret etti.
Bakan Steinmeier, Almanya'da göçmen kökenli milyonlarca insan yaşadığının ve Almanya'nın bu insanlarla çok olumlu tecrübeler edindiğinin altını çizerken, durduk yerde böyle bir şeyin gündeme getirilmesinin yanlış bir sinyal olacağını da söyledi.
Almanya'yı yurt dışında temsil eden binlerce diplomatın başı konumundaki politikacı Frank Walter Steinmeier, “Peki öyleyse CDU böyle bir şeyi niçin şimdi gündeme getirdi?” sorusuna şüphesiz aklından geçen “genel seçim öncesi milliyetçi bir tutum sergileyerek oy avcılığı yapıyor” demek yerine, tam diplomatça bir yanıt verdi.
Onlara sorun...