Güncelleme Tarihi:
İddialara göre Kendra Wilkinson’ın Amerikan futbolu oyuncusu olan eşi Hank Baskett, bir transeksüelle ilişki yaşamıştı. Baskett tabii ki bu olayı inkar etti. Fakat gerçek sonra ortaya çıktı.
Wilkinson o sırada yeni doğum yapmıştı ve 5 haftalık kızları Alijah Mary’yle ilgilenmek için evlerinde kaldı. Dedikoduları tek başına göğüslemeye karar evren Wilkinson, eşinin 4 yaşındaki oğullarını alıp bir süre gözden uzaklaşmasını, eşinin New Mexico’da yaşayan ailesinin yanına gitmesini istedi.
People dergisine konuşan Kendra Wilkinson, oğlu Hank Jr.’ın bu dedikodulardan etkilenmemesi için onu eşinin ailesinin yanına göndermek zorunda kaldığını açıkladı. 29 yaşındaki Wilkinson, bunun “hayatında yaptığı en zor şey” olduğunu, ancak oğlunu korumak için başka bir yol olmadığını söyledi.
Radikal'in haberine göre, geçtiğimiz Haziran ayında patlak verdi. Bir akşam eşi Hank Baskett ile evde oturmakta olan Wilkinson, temsilcisinden bir telefon aldı.
Telefonun diğer ucundaki temsilci önce ona Hank’in yanında olup olmadığını sordu. Ardından kocası Hank Baskett’in bir süredir transseksüel bir mankenle beraber olduğunu, ertesi gün medyada bir haber çıkacağını haber verdi.
Bu konuda kocasıyla yüzleştiğini söyleyen Kendra Wilkinson, “Ona ‘Hank, bir şey oldu mu?’ diye sordum. O da bana ‘Hayır, şaka mı yapıyorsun? Bu delilik’ dedi. Ben de ona inandım” dedi. Ancak haber 24 saat sonra medyada yer aldı.
Çifte yakın kaynaklar Baskett’ın başta olayı inkar ettiğini söylüyor. Ancak mankenin bir yalan makinesi kullanılarak sorgulandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine Baskett, söylentilerin doğru olduğunu karısına itiraf etmek zorunda kaldı.
Yazılanları okuyan Kendra Wilkinson, “Haberler patlayınca Hank’e çok sinirlendim ve evden çıkıp gitmesini söyledim. Ama sonra arayıp geri gelmesini ve küçük Hank’i almasını istedim. Çünkü bu işin feci şekilde patlayacağı belliydi. Sakinleşmem ve yapılması gereken doğru şeyin ne olduğuna karar verebilmem için mantıklı düşünmem gerekiyordu. ‘Onu da al ve bir süre saklanın’ dedim. Ama oğlumdan ayrılmak ve onu ailesini aldatmış birine teslim etmek bana çok zor geldi” diye konuştu.
Sözlerine devam eden Wilkinson, “Bu bana çok iğrenç geldi, ama aklımın gerisinde Hank’in iyi bir baba olduğunu ve oğlunu yalnızca onun koruyabileceğini biliyordum. Eğer burada kalsaydı, onu resmen avlayacaklardı. Oğlumu anaokuluna ya da sinemaya götürmek istesem kendimi güvende hissetmeyecektim. Ama küçük Hank’i babasına verip New Mexico’ya göndermek sanırım hayatımda yapmak zorunda kaldığım en zor şeydi” dedi.