Güncelleme Tarihi:
LÜBECKLİ emekli yargıç ve Eyalet Mahkemesi eski Başkanı Hans-Ernst Böttcher, Alman hukuk sisteminin ırkçı motifli suçlarda yetersiz kalmasını yasalara değil, meslektaşlarına bağladı.
Böttcher, Lübeck'te faaliyet gösteren 19 Mayıs Türkiye Halk Kültür ve Gençlik Merkezi (TÜRGEM) ve Verdi Sendikası tarafından Lübeck Belediye Sarayı'nda düzenlenen “Irkçılık” konulu panelde konuştu.
TÜRGEM Başkanı Remzi Uysal ve Heide Beutin'in yönettiği panelde Almanya'da yasaların ırkçı motifle işlenen suçlarda yetersiz olduğu iddiaların doğru olmadığını belirten Böttcher, “1933-1945 arası devlet politikası olan ırkçılıktan ders çıkarılarak yeni Almanya kurulurken tüm yasalar, buna Anayasa'da dahil, en küçük ırkçı faaliyetin bile önünü kesmek için anti-ırkçılık temeli üzerine kuruldu. İnsanlık onurunu koruma, ırk, din, dil, cinsiyet, ayrımı yapılmaması, bundan dolayı başka ülkelerde takibe uğrayanlara iltica hakkı tanınması gibi Anayasanın ve ceza hukukunun temel maddeleri Nazi döneminin ırkçı vahşetinden çıkarılan derslerdi. Ceza hukukunda 'ırkçı düşünceyle' işlenen suçların ağır olması gerektiğine dikkat çekiliyor. Şaşıracaksınız belki ama, evet Almanya ceza hukukunda 'ırkçı fikrin' suç olduğunu belirleyen maddeler var. Şunu demek istiyorum; ırkçı motifle işlenen suçlara karşı yeterli hukuki donanımımız var. Eksik olan bunların tespit edilip, yasalar uygulanmasında gösterilecek medeni cesarettir” dedi.
“Hakimlere, savcılara Nazi dönemi semineri verilmeli”
Böttcher açıklamalarına şöyle devam etti,
“Aktif yargıçlık dönemimde ve şimdi de ırkçı saldırıların mahkemelerde adi suç gibi muamele görmesini ne yazık ki çok kez yaşadım. Bir çok kez göçmenlere saldıran ve yaralayan neonaziler hakkında ırkçı motifle işlenen suçtan değil, sadece 'adam yaralama' suçlamasıyla yargılanıp, ceza aldılar. Bu yasaların değil yasaları uygulamakla yükümlü birimlerin 'eksikliğidir'. Hukuk sisteminin 'sağ gözü kör' demek istemiyorum, ama ırkçı suçları gerektiği sertlikle takip etmek için kör olmamak yetmiyor, cesaretli olmak gerekiyor” dedi.
Böttcher, bu nedenle hakim, savcı ve avukatlar ve hukuk sisteminde yer alan herkes için zorunlu ek seminerlerle Nazi dönemi ve ırkçılığın boyutlarının anlatılması gerektiğini söyledi.
Büyük bir diğer eksikliğin ise her fırsatta toplumun bir parçası olduklarını vurgulanan göçmen kökenli hukukçuların da hakim, yargıç, savcı olmalarını teşvik edici önlemler alınması gerektiğini söyleyen Böttcher, “Çok daha fazla mavi gözlü ve sarışın olmayan hakimlere ihtiyacımız var. Fransa, İngiltere gibi ülkeler bu yönde örnek olabilir. Bu ülkelerdeki hukuk mercilerinde Kuzey Afrika, Pakistan ve Hint kökenli gibi mavi gözlü, sarı saçlı olmayan çok kişi var” dedi.
“Toplumda ırkçılık var”
Sürekli siyasetçiler tarafından reddedilse de toplumda bariz bir ırkçılığın yaşandığını, “Bu her zaman fiziki saldırı değil, ama günlük yaşamda göçmen kökenliyi hayatından bezdiren, rahatsız edici, göçmenin toplumu benimsemesini engelleyen bir unsur. Buna gözlerimizi kapatmamalıyız. Nazi dönemi sonrası, sanki tek Nazi Hitler'miş gibi, kimse 'ben bilmiyordum' demesin” diye konuştu.
Panelde ayrıca eski Senatör Prof. Dr. Wilhelm Nölling, Bremen Üniversitesi öğretim üyesi doç. Dr. Wolfgang Beutin ve Hamburg Ticaret Ataşeliği uzmanı Adem Bora ırkçılığı farklı boyutlarıyla değerlendiren konuşmalar yaptılar. Paneli Lübeck Valisi Gabriele Schopenhauer de izledi.