Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'da yaşayan Türkler, Bavyera Eyaleti Başbakanı Seehofer'in "Farklı kültürleri olan Türk ve Arap göçmen almayalım" sözlerine vatandaşlarımızın tepkisi çığ gibi büyüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Seehofer'e yeteri mesafeyi koymadığından yakınan vatandaşlarımız Merkel'in "Almanya dünyaya açık bir ülkedir" sözlerini yeterli bulmadıklarını söylediler.
Berlinli Türkler, “Almanya'da aşırı sağ söylemler giderek artıyor. Yine hedef gösteriliyoruz” diyerek tepkilerini dile getirdi. Alman siyasetçilerin Müslüman göçmenlere yönelik açıklamalarının tehlikeli bir boyut kazandığını belirten Berlinli Tatar ve Hartz kentinde yaşayan Öztürk aileleri, “Yıllardır burada çalışıp vergi ödeyen insanları böyle bir çırpıda silip atamazsınız. Bu ülkede yaşayan Türkler'in büyük bir çoğunluğu Alman yasalarına uyan insanlar. Uymayanlar zaten cezalandırılıyor. Ancak bu açıklamalar bizi doğrudan hedef gösteriyor. 1990'lı yıllarda Solingen ve Mölln'ün neden yaşandığı unutulmuş gözüküyor” dediler.
Federal İş Ajansı (BA) Yönetim Kurulu Başkanı Frank-Jürgen Weise, etnik kökene bakılmadan yüksek kalifiye göçmenlerin davet edilmesi gerektiğini belirtti. CSU ise buna karşılık, uyum sağlaması daha kolay olan Avrupalı kalifiye personelin Almanya'ya gelmesinin daha doğru olacağı görüşünü savundu. Birlik Partili politikacılar ayrıca, uzman açığının, ülkedeki uzun süreli işsizlerin eğitilerek giderilebileceğini ve yeni göçe gerek kalmayacağını kaydetti. BA Yöneticisi Weise ise, yüksek kalifiye açığının, uzun süreli işsizlerin eğitilmesiyle giderilemeyeceğini vurgularken, Kanada'daki gibi puan sistemiyle göç alınabileceğini söyledi.
TEPKİLER:
Özcan Mutlu: Vur abalıya
Sarrazin pandoranın kutusunu açtı. Artık önüne gelen her Alman siyasetçi Türkleri ve Arapları hedef göstermekten çekinmiyor. Önce Seehofer, ardından aile Bakanı Schröder vur abalıya dercesine Türk ve Arapları uyumsuz ve suçlu ilan etti. Toplumu bölen, Müslümanlar değil, bu sorumsuz politikacılardır. Sağ duyulu insanlar ve özellikle göçmen örgütleri bu gidişata demokratik yollardan hayır demelidirler
Sevim Dağdelen: Wilders'in yolunda gidiyor
Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Sevim Dağdelen, “Seehofer, Sarrazin ve Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Wilders'in yolunda gidiyor. Siyaset arenasını sağ popülistlere teslim etmemek adına sağcı açıklamalarda bulunarak ancak bu güçlere destek verilir. Birçok Avrupa ülkesinde bunun örnekleri var. Bu ülkelerde seçmenlerin bir kısmı, 'orijinali varken niye taklidine oy vereyim?' diyerek ırkçı-sağ populist partileri güçlendirdi. Seehofer ve onun gibiler, ırkçı dışlama ve ayrımcılık yerine sosyal hakların ve demokrasinin genişletilmesi için uğraşsalar, hepimiz için daha hayırlı olacaktır. "
Emine Demirbüken-Wegner: Seehofer tarihin gerisinde kaldı
Almanya'da 2005 yılında hükümetin yürürlüğe getirdiği göç yasası var. Bu yasa oldukça dar çerçeveler içerisinde kimin Almanya'ya gelip kimin gelemeyeceğini belirlemektedir. Bu göç yayasıyla birlikte aslında Almanya tarih yazmıştır. Ancak CSU Genel Başkanı Horst Seehofer görülen o ki, bu görüşleriyle tarihin gerisinde kalmıştır. Söyledikleri toplumu birleştirici değil, tam tersine toplumu ayrıştırıcı karşı karşıya getiren ve uyuma hiç katkısı olmayan açıklamalardır. Almanya'nın da kesinlikle çıkarına değildir.
Ertan Taşkıran: İç barışı tehdit ediyor
Horst Seehofer'in açıklamalarını duyunca şok oldum. Başka bir kültürden gelen veya farklı dine inanan insanları zan altında bırakamazsınız. Sadece belli bir dinden, etnik kökenden veya milletten gelen insanları kabul etmiyoruz diyemezsiniz. Çünkü bunlar Almanya'nın çıkarlarınadır. Bu açıklamalarla aşırı sağ oylara göz kırpmak büyük bir halk partisi için çok tehlikelidir. Seehofer'in açıklamaları ne Türklerin ne de Arap'ların uyumuna Hiçbir katkı sağlamaz tam tersine iç barışı tehdit etmektedir.