Güncelleme Tarihi:
*Kenan Obuz kimdir?Çok gen? yaşlarda kuyumculuk sektörüne giren Obuz, imalat, toptan ve perakende ağları olan bir şirketin sahibi. Kenan Obuz aynı zamanda yirmi yıldır aktif olarak tenis oynuyor.*Spor hayatınızın ne kadarını kapsamaktadır?Her gün düzenli olarak spor yapıyorum. Günde en az iki saatimi spora ayırıyorum. ?zellikle güne sporla başlamam yaşamıma zindelik ve enerji katıyor. Sporla gen? yaşta tanışmasaydım ve bu kadar hayatımın bir par?ası olmasaydı, günlük hayatımda karşılaştığım stresi ve yoğun ?alışma temposunu kaldıramazdım. Bence her iş adamı sporu günlük hayatının bir par?ası haline getirmeli. Mesela Ahmet Nazif Zorlu (Zorlu Holding Yön. Kurulu Bşk.) ile zaman zaman sabah sporu yaparken karşılaşıyoruz. Genelde her sabah yürüyüş ve koşu yapıyor. ?zden TOPRAK yazıyor
Bizim sektörden bir örnek de İmam Altınbaş. Biliyorsunuz Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı. O da tenisi hayatının bir par?ası haline getirmiş iş adamlarımızdan. İş adamlarımızın ?oğunun günlük hayatlarının negatif enerjisinden arınmak i?in spor yaptığını biliyoruz; ancak ben toplumuzdaki bütün bireylerin sporu bir yaşam tarzı haline getirmesi gerektiğini düşünüyorum. Tıpkı yüz yıkamak, diş fır?alamak gibi.
*Peki bunu günlük hayatımızda Türk toplumu olarak uygulayabiliyor muyuz?
Maalesef hayır. ?rneğin ben bir tenis tutkunuyum. Ama ne yazık ki ülkemizde tenis bir sosyete sporu olarak tanımlanıyor. Oysa böyle bir kimlik almamalı.
*Neden bu şekilde düşünülüyor?
Tesislerin az olmasından dolayı saha ücretleri yüksek. Aynı zamanda ders almak istendiğinde ders saati ücretleri de ne yazık ki her büt?eye uygun değil. Tenis deyince Türkiye'de akla gelen ka? isim var? Bir tek Hülya Avşar aklınıza geliyor değil mi? Sokaktaki bir insana bu soruyu sorsanız hemen size bu yanıtı verir. Oysa bizim ismini magazin basınının ön plana ?ıkardığı popüler sanat?ılardan ?ok daha yetenekli sporcularımız da var. ?stelik bir?ok dalda. ?rneğin İpek Şenoğlu gibi. Ama bugün bir turnuva olsa magazin basını ve hatta spor basını Hülya Avşar'ın ma?larını İpek Şenoğlu'na tercih ediyor. Bu durumda da tenis belirli bir zümreye malolmuş oluyor. Belki sosyete sporu denilmesinin bir sebebi de bu.
*Sizce medyaya bu konuda ne gibi görevler düşüyor?
Halkımızın spor alışkanlıkları edinmesi, sporu günlük yaşamının bir par?ası haline getirmesi konusunda i?in medyanın ?ok hassas davranması gerektiğini düşünüyorum.
Spor alışkanlığının insan sağlığına ve iyi düşünmesine katkısı olduğu ger?eğini yayınlarla ve yaptığı haberlerle desteklemeli. Toplumumuzun sadece futbol merakına yönelik yayınlar ve tartışmalar değil; diğer spor dalları ile ilgili de eğitici - öğretici ve hatta özendirici yayınlar yapılması gerektiğini düşünüyorum. ?rneğin olimpiyatlardaki başarısızlıklarımızı da bu konudaki genel yetersizliklerimize bağlıyorum.*Ne gibi yetersizlikler?
Mesela bir ?ocuk doğar doğmaz babası bu ?ocuğa bir takım kimliği veriyor. Bir futbol takımının forması ve futbol topu ?ocuğun ilk oyuncaklarından oluyor. Spor dalı olarak da şartlanmış bir şekilde ilk olarak futbolla tanışıyor. Aslında bu da biraz futbolun masrafsız bir spor dalı olmasından kaynaklanıyor özünde.
*Hangi a?ıdan?
Diğer spor dallarında öncelikli olarak gereken şey tesis. Oysa futbol, mahalle arasında iki adet taş konularak oynanabilen, öğrenilmesi i?in bir eğitmen tutulması gerekmeyen, fazla malzeme gerektirmeyen bir spor dalı. Bu nedenle de ?ocuklar günlük hayatlarında zaten ilk tanıştığı spor dallarından biri olan futbolu bir tutkuya dönüştürüyor. Hatta kendini ekranda izlediği popüler futbolcularla özdeşleştiriyor ve hayal gücünü bu noktada geliştiriyor. Futbol ?ocuğun dünyası haline geliyor. Böyle bir ?ocuğa da ikinci bir spor dalını sevdirmek i?in ciddi bir uğraş gerekiyor. ?lkemizde diğer spor dallarının gelişmemesinin en büyük sebebi bence bu.
*Peki sizin aileniz sizi futboldan önce tenisle mi tanıştırdı?
Ben de ?ocukluğumda her ?ocuk gibi mahalle aralarında ya da okul bah?esinde futbolla tanıştım ilk olarak. Hatta Feriköy Spor Kulübünün Gen? Takımında birka? sene oynadım. O yıllarda en büyük tutkularımdan biri de masa tenisiydi. O dönemde hafta sonları televizyonda yayınlanan tenis ma?larını da takip ediyordum. Sonra ders almaya karar verdim. Böylelikle Tenis bir anda hayatımın ?ok önemli bir par?ası haline geldi.
*Ka? yıldır tenis oynuyorsunuz?
17-18 yaşlarından beri. Yani yaklaşık yirmi yıldır tenis oynuyorum.
*Hangi kulüplerde oynadınız? Şu an nerede oynuyorsunuz?
Aslında İstanbul'un bir?ok yerinde ama yoğun olarak Bakırköy Spor Kulübünde.
*Zamanınızın ne kadarını tenise ayırıyorsunuz?
Haftada dört ya da beş gün. Ama spora her gün vakit ayırıyorum. Zaman zaman turnuvalara katılıyorum. Bazı birinciliklerim de var.
*Peki bunun dışında ilgi duyduğunuz zaman ayırdığınız başka hangi spor dalları var?
Sporun her dalıyla uğraşmayı seviyorum aslında. Hatta bir dönem Ankaragücü Spor Kulübü yönetimine girmek üzereyken bazı araştırmalarda bulundum. Viyana'yı ziyaret ettim ve Viyana kulüp Başkanı ile görüşme yaptım. Avurturya'nın başkenti ile Türkiye'nin başkenti Ankara'nın takımı Ankaragücü'nün kardeş takım olabilmeleri i?in görüşmeler yaptım. Bu kulübün adı Rapid Wien'di. Fakat eski Malatyaspor Başkanı Mahmut Suat Uzun başkanlık se?imini kazanamadığı i?in proje yarım kaldı.
*Sizin gibi ?ok ?oğun bir tempoda ?alışan iş adamlarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Ulu ?nder Atatürk'ün önemli vecizlerinden biri olan "Sağlam kafa sağlam vücutta olur" sözünü ilke edinmelerini tavsiye ederim. Sadece iş adamları değil bütün bireyler, başta da değindiğimiz gibi sporu günlük yaşamının en önemli par?ası haline getirmeli. Tabi burada iş dünyasına ?ok önemli roller düşüyor. Her şeyi devletten beklemeyip kendi imkanlarını kullanarak ülkemize sporla ilgili katkılar sunmalılar.
*Sizin kuyumculuk sektöründe bu konuda girişimleriniz olacak mı?
Tabi ki evet. Tenis sporuna ilgi duyduğum i?in bu konuda bazı girişimlerde bulunduk. Bakırköy civarında belediyelerden arsa taleplerimiz var. İnşallah en kısa zamanda tenis kortlarının yer alacağı büyük bir tesis inşa etmeyi planlıyoruz.