Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunmasının alınmasına başlanan Tekin, tutuklu bulunduğu süre?te yaşadıklarını anlatmak ve "gözlemleriyle algıladığı asıl Ergenekoncuların portresini" ?izmek istediğini söyledi.
Savunmasında, "av" ve "tuzak" gibi sözcüklere yer veren Tekin, "Onurlu bir mücadelede namertlik yoktur. Düşmanınız da olsa mert?e mücadele etmeyi yeğlersiniz" dedi.
Kendilerine iftira atılabileceğini, hazırlatılmış CD'lerin bir şekilde teknoloji kullanılarak bilgisayarlara iletilebileceğini söyleyen Tekin, "yapılan servislerle haber yapan bir kısım medya" olduğunu ileri sürerek, şöyle konuştu:
"Soruşturma gizliliği onlar i?in ge?erli değildir. Sizi henüz gizli belge olup olmadığı kanıtlanmamış evrak ile tutuklatanlar, tetik?ilerine ger?ek gizlilik i?eren belgeleri sızdırırlar ve onlar da bu belgeleri yazmış oldukları kitaplarda yayımlarlar. Bazen de 'bu tarif ettikleri insan ben miyim?' ikilemine düştüğünüz olur."
Bir kitaba atıfta bulunan Tekin, bu kitapta yer alan bazı ifadelerle ilgili olarak, bugüne kadar Cumhuriyet Gazetesine gitmediğini, sadece binasının Şişli'de olduğunu tutukluluk döneminde televizyondan öğrendiğini, İlhan Sel?uk ve Deniz Som ile de yaşantısının hi?bir döneminde karşılaşmadığını söyledi.
"K?Ç?K İLE 5 DAKİKA KARŞILIKLI KONUŞMAM OLMAMIŞTIR"
Tekin, "Veli Kü?ük ile 5 veya 6 kez a?ık hava toplantılarında bir araya geldim. 5 dakika karşılıklı konuşmam olmamıştır. Çok sevdiğim bir albay arkadaşım, kendisinden ?ok sitayişkar bahsettiği i?in, 'nerede görürsem, ilk gördüğümde elini öpeceğim' demişimdir. Yaklaşık 2 senedir sanki bir tecavüz sahnesi gibi döndüre döndüre gösterilen o kare, sadece bir saygı nişanesidir" şeklinde konuştu.
DARBE PLANLARI
Ergenekon örgütüne ilişkin başka bir kitaptan da bahseden Tekin, Muzaffer Şenocak ve Fikret Emek'i hayatında hi? görmediğini ve tanımadığını ifade ederek, "Ne evimde, ne bilgisayarımda ne de büromda 'Sarıkız', 'Ay Işığı' darbe planları diye bir belge bulundu" dedi.
"Ergenekon'un psikolojik savaş elemanları" olarak nitelediği ?ok sayıda gazeteci ve yazarın isimlerini söyleyen Tekin, Türkiye üzerinde ?ok sayıda oyun oynandığını ileri sürdü.
Savunmasında, "Kurtuluş Savaşı" ve "mütareke basını" konularına da değinen Tekin, bugün Türkiye'de yayınlanan bazı gazetelerin isimlerini de vererek, "Mütareke basınından geri kalmadıkları gibi, bazen de a?ık ara önde olduklarını görmemek mümkün değil" şeklinde konuştu.
"ATAT?RK MİLLİYETÇİLİĞİ ULUSALCILIKTI"
Ulusalcılık konusuna da işaret eden Tekin, son yıllarda ulusalcılık kavramının anlamının kasten saptırıldığını, i?inin boşaltıldığını söyleyerek, şunları anlattı:
"Neden böyle yapıldı? Çünkü ulusalcılık, mandacılığın, işbirlik?iliğin, hainliğin karşısındaki kavramdı. Ortak ve soylu bir tanımdı. O yüzden yok edilmeliydi. Atatürk ulusalcı idi, Vahdettin işbirlik?i. Ama aynı Atatürk, Padişah Vahdettin ve İstanbul basınına göre isyancı, bozguncu ve ?eteci idi.
Nedir ulusalcılık? 'Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur' sloganının tek sözcükle ifadesidir."
"Ulusalcılık, laik ve demokrat olmak" diyen Tekin, "Atatürk milliyet?iliği ulusalcılıktı" değerlendirmesinde bulundu. Tekin, ulusalcılığın eş anlamının "yurtseverlik" olduğunu söyledi.
"YASAL BİR SİVİL TOPLUM ?RG?T? ?YESİ DE OLMADIM"
Vatansever Kuvvetler Gü? Birliği Hareketi'nin ?ok önemli bir üyesi olmak dahil, Kuvay-ı Milliye ve daha bir?ok sivil toplum kuruluşu ile isminin anıldığını söyleyen Tekin, "Bugüne kadar illegal yapılanma i?inde olmam mümkün olmadığı gibi, yasal bir dernek, parti, sendika, sivil toplum örgütü üyesi de olmadım" şeklinde konuştu.
Muzaffer Tekin, inandığı doğrular peşinde yürüdüğünü söyleyerek, "Simit ?alıyor, 'hırsız' diyoruz. Bir diğerine 'kapka??ı' diyoruz. Ellerindeki kirli kalemleri ile insan onurlarını ?almaya ?alışanlar bence hırsızların en aşağılık olanlarıdır" dedi.
"SUÇ İSNAT ETME GAYRETİ" İDDİASI
Su? isnat etme gayreti i?inde olan ve su?lu yaratmak isteyenler olduğunu da ileri süren Tekin, "Zaman, bir dizi cinayetlerin zorla yapıştırılmak istenenler tarafından asla ve kata yapılamayacağını ve ger?ek faillerin, yapıştırma gayreti i?inde olanlar olduğunu ortaya ?ıkartacaktır" dedi.
Muzaffer Tekin, basında kendisini başka bazı sanıklar ile gösteren bir fotoğrafın yayımlandığını ve bunun "su? örgütü Antalya'da karargah kurmuş" şeklinde lanse edildiğini belirterek, söz konusu fotoğrafın Şile'de bir piknik alanında ?ekildiğini savundu.
Tekin'in savunması sırasında Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Tekin'e "Savunmanız uzun sürecekse yarın devam edilim" dedi. Tekin'un "uzun" demesi üzerine Şengün, sanığın savunmasına ara vererek, diğer sanıklar ve avukatlardan taleplerini sordu.
DOĞU PERİNÇEK
Söz alan Doğu Perin?ek, 2 Temmuz 2008'de, Başbakanlık Müsteşarlığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı yazı ekinde, MİT'in yaptığı ve Ergenekon şeması olarak tarif edilen bir şema bulunduğunu söyledi.
Şemadaki isimlerin savcılarca kapatılarak dava dosyasına konulduğunu söyleyen Perin?ek, şemanın, i?indeki isimlerin okunabileceği bir örneğinin dava dosyasına konulmasını istediğini kaydetti.
Elindeki şemayı mahkeme heyetine gösteren Perin?ek, bunun, 2001 yılına ait bir şema olduğunu, i?inde 69 isim bulunduğu ifade edilen bu şemadaki isimlerden 6'sı dışında neredeyse tamamının kapatıldığını anlatarak, "Bu 69 isim olmadan ve bu şema görülmeden savunma yapmamız mümkün değil. Bizim örgüt olduğumuz iddiası var ve şema dava dosyasına konulmak i?in talep edilmiş, ama konulmamıştır. Biz kimle bu örgütü kurmuşuz" dedi.
"TANIKLAR YAKIN T?RK TARİHİNİN HEPSİNİ Ç?ZEBİLİR"
Tutuklu sanık Hüseyin Görüm, bazı isimler verip, bunların tanık olarak duruşmaya getirtilmesini isteyerek, "Tanık olarak getirtebilirseniz, yakın Türk tarihinin hepsini ?özecektir" şeklinde konuştu.
Başkan Şengün, "Bunları bize dilek?e ile detaylı yazarak bildir" dedi.
"Yazmayı bilmiyorum" diyen Görüm, "sayayım bari" diyerek, söz konusu isimleri söyledi.
Görüm, "Ben burada savunma falan yapmayacağım. Yaşadıklarımı anlatacağım. Bunun sözünü aldım sizden" deyince, Başkan Şengün "Ben de verdim sözü" dedi.
Kemal Kerin?siz, iddia edilenin aksine Ali Yiğit ile aralarında telefon görüşmesi olmadığını söyledi. Kerin?siz'in avukatı Tolga Akalın da tahliye talebinde bulundu.
ALİ YİĞİT'E TUTUKLAMA TALEBİ
Sanık avukatlarından Murat İlhan, Yiğit'in ifadelerinde ?elişkiler bulunduğunu söyleyerek, tutuksuz yargılanan bu sanığın tutuklanmasını talep etti.
Tutuklu sanık Gazi Güder'in avukatı ?zbay Demirer, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Sanık Mehmet Zekeriya ?ztürk'ün avukatı Yaşar Ağsu, tüm sanıklar bakımından iddianame ekine konulmamış telefon iletişim tutanaklarının ilgililere verilmesini talep etti.
Yiğit'in soruşturma sürecinde yapılan tatbikat sırasında dışarıda arabada rahat oturduğunu, diğer 3 kişinin ise eve girdiğini söylediğini ifade eden Ağsu, konuyla ilgili zabtı hazırlayan görevlilerin dinlenilmesini talep etti.
MAHKEME HERKESE AÇIK
Tutuksuz sanık Fuat Turgut'un avukatı Zeynep Avcı, barolar ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun da mahkemeye "gözlemci" olarak katılmasını istediğini anlattı.
Başkan Şengün, bunun üzerine "mahkemenin herkese a?ık olduğunu" bildirdi.
Avcı, mahkemenin tüm gayretine rağmen mekanın yetersizliği nedeniyle adil yargılanma ilkesinin yerine getirilemediğini düşündüğünü de ifade etti.
CEZAEVİNDE EVLENDİ
Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, sağlık sorunu bulunduğunu, 13 gün sonra ameliyat olacağını ve kalp kapak?ığının değişeceğini anlattı.
30 yıldır Beşiktaş'ta kuyumculuk yaptığını anlatan Ertekin, ayrıca cezaevinde 3 ay önce evlendiğini ve henüz evine gidemediğini belirterek, tahliyesini talep etti.
Ayrıca, ameliyatın ardından geri dönemeyebileceğini anlatan Ertekin, bir an önce ifadesinin alınmasını istedi.
Ertekin, telefon görüşmeleriyle ilgili olarak da sanıkların birbirleriyle ?ok yüksek sayılarda telefon görüşmesi yaptığının ifade edildiğini hatırlattı.
Seyahat halinde iken, yolda konuşurken aktarma istasyonları değiştik?e bunun ayrı arama olarak kaydedilebileceğini, bu konuda doktora yaptığını anlatan Ertekin, aksi halde sanıkların kendi aralarında yaptıkları ifade edilen telefon görüşmelerine ilişkin faturaların ödenmesine, ortalama bir hesap yapıldığında Türkiye'nin büt?esinin yetmeyeceğini ileri sürdü.
Tutuksuz sanık İbrahim Benli, kendisine sorgu sırası geldiğinde, mahkemeye bir görüntü sunacağını söyledi. Benli, örgüt toplantısını evinde yaptığının iddia edildiğini belirterek, "Bu görüntüleri sorgum sırasında göstermek istiyorum, mümkün mü? diye sordu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün de DVD formatında olduğu belirtilen görüntülerin duruşmada gösterilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Tutuksuz sanık Ali Yiğit'in avukatı da müvekkili hakkında "su?u bildirmeme" su?undan dava a?ıldığını anımsatarak, hakkındaki evrakın ayrılarak ?mraniye Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulundu.
YİĞİT, KORUMA TALEBİNDE BULUNDU
Duruşma ?ıkışında, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde gazetecilere a?ıklama yapan Yiğit, sürekli tehdit ve baskılara maruz kaldığını iddia etti.
35 bin YTL değerinde bir araba aldığını kaydeden Yiğit, "Araba almak i?in ?ektiğim kredi belgelerinin hepsini pazartesi günü mahkemeye sunacağım" dedi.
Yiğit, gazetecilerin, "duruşmada ?elişkili ifadeler verdiğini, önce tehdit edildiğini sonra da tehdit edilmediğini söylediğini" hatırlatması üzerine, "Terörle Mücadele'de baskı altında kalmadan ifade verdim" dedi.
Gazetecilerin, Oktay Yıldırım tarafından imzalatıldığı öne sürülen mektubu sorması üzerine de Yiğit, Yıldırım tarafından kendisine imza niyetine parmak bastırılarak yazdırılan mektupta, bu bombaların babasına ait olduğunun yer aldığını söyledi.
Yiğit, 10 gün önce aldığı arabayla yola ?ıktığını belirterek, "Arabamın sağ ve sol bijonları gevşedi. Benim hi?bir hatam yoktu. Lastik?iye de gitmedim. Kesinlikle bunda başka bir şey vardır. Bu olaydan rahatsız oluyorum. Sürekli tehdit ediliyorum. Devletin bana koruma vermesini istiyorum" dedi.
Davanın tutuklu sanığı olan dayısı Mehmet Demirtaş'tan sadece doğruları söylemesini istediğini ifade eden Yiğit, "Dayım, bombaların kime ait olduğunu bana söyledi. Bunları ?ıkıp mahkemede de söylemesini istedim" diye konuştu.
Yiğit, Bayrampaşa Cezaevinde kendisine özel muamele yapıldığı iddialarının doğru olmadığını da dile getirdi.