Güncelleme Tarihi:
Fotogaleri: MUAMMER ÇIRAK'TAN GÖRÜNTÜLER
Muammer bey kısaca kendinizi anlatır mısınız?İsmim Muammer Çırak. Bitlis’te doğdum ve 53 yaşındayım. Boyum herkesin ilgisini çekiyor. Boyum 1 metre 18 santim. Bitlis’ten ailemin göçüyle İstanbul’a yerleştik. İstanbul’da çocuk mağazasında ayakkabı satıcılığı, boyacılık ve birçok işte çalıştım. Ayrıca Yeşilçam’daki yönetmenlerden gelen teklifler üzerine birçok Türk filminde roller aldım. Daha sonra da 1980 yılında Almanya’ya geldim. Yaklaşık 30 yıldır da Almanya’da yaşıyorum. Evliyim ve 17 yaşında Büşra isimli bir kızım var.
“Türk filmlerinde rol aldım“ dediniz, oyunculuğa nasıl başladınız?
Evet, İstanbul’da bir mağazanın çocuk reyonunda satıcı olarak çalışırken beni gören bir yönetmen tarafından filmde küçük bir rol teklifi geldi. Hiç düşünmeden kabul ettim. Tabi çok küçük bir roldu, filmde bir cüceyi canlandırdım. Daha sonra 1973-79 yılları arasında yaklaşık 10 Türk filminde değişik rollerde oynadım. En unutamadığım film ise Orhan Aksoy’un yönettiği Hülya Koçyiğit ve Tarık Akan’ın başrollerini paylaştığı “Yeryüzünde bir Melek“ filmdir. Şuanda ünlü olan birçok sinema oyuncusuyla aynı sette görev yapma gururunu yaşadım. Mesela bunlardan bazıları, Hulusi Kentmen, Erol Günaydın, Salih Kırmızı, Zerrin Arbaş gibi sinema yıldızlarıyla aynı seti paylaştım. Değişik bir duygu, güzel günlerdi. Ancak ne yazıkki Yeşilçam’da vefa denen bir şey yok. Çok üzücü.
Size vefasızlık mı yapıldı?
Sadece bana değil, birçok emektar oyuncuya vefasızlık yapıldığına inanıyorum. Ben filmlerde kısa kısa roller aldım ve 10 filmde oynadım. Bana göre çok bulunan bir karekter değildim. Herşeyden önce fiziki durumum, yani cüce oluşum ve aldığım rollerde başarılı olduğuma inanıyorum. O dönemlerde rol aldığım filmlerimi izleyen seyircilerden hep olumlu tepkiler alıyordum. Genel anlamda Türkiye’de emektar oyuncular bir kenara atılmış ve unutuluyor. Bir zamanlar Türk sinemasını ayakta tutanlar maalesef şimdi isimleri bile hatırlanmıyor. En azında film festivallerinde onlara vefa olarak küçük te olsa birer ödül verilebilirdi. Neyse şimdi sinemadan uzak kaldım zaten. Hayatımı Almanya’da çocukları eğlendirerek sürdürüyorum. Bu bana daha büyük mutluluk veriyor.
Almanya’ya gelişiniz nasıl oldu?
Dediğim gibi İstanbul’da hem çalışıyor hem de filmlerde küçük roller alıyordum. Nasıl olmuş bilmiyorum ama Almanya’nın o dönemlerde en büyük lunapark işletmelerinden Tiweli Park’ın yetkili yöneticileri beni görmüşler. Yıl 1980’di galiba. Bir gün işyerinde çalışıyorken, iki kişi yanlarında bir tercümanla geldi ve beni Almanya’ya götürmek istediklerini söylediler. Önce şaşırdım ve inanmadım. Daha sonra gelen kişilerin ciddi olduğunu ve parkta şovmenlik, oyunculuk yapacağımı söyleyince ikna oldum ve Almanya’ya gelmeye karar verdim.
Peki sizi nasıl keşfetmişler?
Hatırladığım kadarıyla rol aldığım filmlerde görmüşler. Benim cüce oluşum ve oyunculuğa yatkınlığım galiba ilgilerini çekmiş.
Peki Almanya’da zorlanmadınız mı? Almanca biliyor muydunuz? Şovlarda hangi dili konuşuyordunuz?
Hayır Almanca bilmiyordum. Ben de bunu söyledim onlara. Dedim Almanca bilmiyorum, nasıl parkta şov yapacağım. Alışırsın dediler. Pirmasens’e geldik ve Tiwoli Park’ta ilk zamanlarda tek kelime Almanca bilmeden el işaretleri ve komik hareketlerle şov yaptım. Hiç unutmam alışverişe giderdim, tavuk alacağım nasıl anlatacağım düşünür dururdum. Sonra tavuk taklidi yaparak, el kol hareketleri, tavuk sesi çıkararak derdimizi anlatırdık. Sağolsun iş arkadaşlarım bana hep yardımcı oldular. Almanca öğrenmem için sürekli benimle Almanca konuştular. Kelimeleri tek tek öğrettiler. Pirmasens’teki halkta beni çok sevdi. Dışarda gerek alışverişe çıktığımda gerekse gezmeye gittiğimde Almanlar sokakta bana sevgi gösterileri yapardı. Benimle yakından ilgilenirdi.
Şimdi nasıl Almanca’nız, iyi konuşabiliyor musunuz?
Oooo.. Şimdi gayet iyiyim diyebilirim. Artık şovlarımı Almanca yapıyorum, gördüğünüz gibi. Dil çok önemli gerçekten. İnsanlara kendinizi doğru ifade edebilirseniz, sizi anlayabilirlerse, size bakış açıları değişiyor.
Şimdi Holiday Park’ta şovlar yapıyorsunuz. Özellikle çocukları eğlendiriyorsunuz.
Evet, 1984’ten buyana Hassloch’taki Holiday Parkı’nda çalışıyorum. Burada iki şovum var. Biri çocuklara trafik kurallarını, trafik işaretlerini anlatan bir oyun. Bu oyunda hem çocukları bilgilendiriyorum, hem de komiklik yaparak, espirilerle, çocukları eğlendiriyorum. Diğer oyunum ise rol arkadaşımla birlikte Münih dolayından Bavyera’lıları anlatan komik bir tiyatro oyunu.
25 yıldır aynı yerde görev yapmak büyük bir başarı olsa gerek. Siz bunu nasıl başarıyorsunuz?
İşimi çok seviyorum. İnsanları çık seviyorum. İşimi eğlenerek, yaşarayarak yapıyorum. Beni izlemeye gelenlerin mutlu olması, güldüklerini, keyiflendiklerini görmek beni motive ediyor. Böyle olunca da aranan kişi oluyorsunuz. Tabi gerek Almanlar gerek Türkler gerekse Holiday Parka gelen ziyaretçilerin bana ilgisi gerçekten gurur verici. Özellikle çocuklar beni çok seviyorlar. Hatta bazıları bana dokunabilmek, konuşabilmek için can atıyor. Bu yüzden özellikle yaz aylarında günde 8 şov programı yapıyorum.
Günde 8 program. Bütün gününüz burda geçiyor o zaman.
Evet, şimdi günde 8 şov yapıyorum. Tabi bu her zaman böyle değil. Ancak yaz ayları malum parkların en çok çalıştığı, iş yaptığı dönemler. İnsanların ilgisi diğer aylara oranla fazla oluyor. Böyle olunca bize talepte artıyor. 4 trafik kurallarını anlatan oyun ve 4 tane Bavyera yöresini anlatan oyunu hergün oynuyorum. Ama akşam saat 19.00 gibi mesai bitince soluğu evde alıyorum. Günün diğer bölümünü ailemle geçiriyorum.
Peki Türkiye’de filmlerde oynadınız, Almanya’ya geldikten sonra Alman sinemasından yada şov dünyasından hiç teklif gelmedi mi?
Gelmez olur mu? Geldi elbette. Bazı televizyon kanallarındaki eğlence programlarına davet edildim. Oralarda şov yaptım. Bunlardan biri 1993 yılında Sat1 televizyonunda Hali-Gali diye bir eğlence programında şov yaptım. Orada beni “Galiat” diye tanıdılar. Hatta o günden buyana Almanya’da Galiat ismiyle ünlendim. Sonra zaman zaman başka teklifler geldi. Bazılarını Kabul ettim, bazıları da hoşuma gitmediği için redettim. Şimdi de geliyor ama artık yoruldum. Ama belli olmaz ciddi bir proje gelirse neden olmasın.
Ne kadar daha Holiday Park’ında görev yapacaksınız?
Emekli olana kadar şov programlarıma devam edeceğim. Belki de emekli olduktan sonra da yaparım. Dediğim gibi çocukları, insanları eğlendirmek, onları güldürmeyi çok seviyorum. Artık şovmenlik, komedi benim hayatım oldu. Evde bile çocuğumla, eşimle espiri yapmayı, eğlendirmeyi seviyorum.
Son olarak şunu da sorayım. İnsanlar boyunu görünce, cüce oluşunuzu nasıl karşılıyor. Sizi üzen şeyle oluyoru mu?
Almanya’da mı diyorsunuz. Aslında çok olumlu karşılıyorlar. Onlara sevecen geliyorum galiba. Hele çocuklar beni ilk gördüklerinde şaşırıyorlar. Kendi boyları kadar kocaman bir adam şaşırıtıyor onları galiba. Ama sona çok seviyorlar, eğleniyorlar, gelip konuşmak istiyorlar. Ancak geçmişte özellikle Türkiye’deyken bazen sıkıntı yaşamıyor değildim. Ama genel anlamda insanlar beni çok seviyor.
Muammer bey bize zaman ayırdığınız için çok teşekkürler, başarılar.
Ben teşekkür ederim.