Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda ev sahipliği yaptığı uluslararası organizasyonlar ve elde ettiği başarılarla Türkiye Basketbol Federasyonu'nun diğer federasyonlara örnek olması gerektiğini vurgulayan FIBA Genel Sekreteri ve aynı zamanda Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Üyesi Patrick Baumann, TBF'nin güçlü liderliğin ve yönetimin saha içinde iyi sonuçları da beraberinde getirdiğini belirtti.
Patrick Baumann'ın TBF'ye verdiği röportaj şöyle: Türkiye son 10 yıl içinde dünya basketbolunun güç merkezlerinden biri haline geldi.
Sizce Türkiye Basketbol Federasyonu'nun bu başarısının arkasındaki en önemli etken nedir?
"Bence bu başarı birçok etkenin bir araya gelmesiyle sağlandı. TBF içindeki iyi liderlik, 2010 FIBA Dünya Şampiyonası da dahil olmak üzere önemli uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak ve hükümetin bu çalışmalara sağladığı destek bir araya gelince basketbola olan ilgi, oyuncu sayısı ve basketbolun seviyesi çok önemli şekilde arttı. TBF bu yönüyle, diğer federasyonlar için mükemmel bir örnek oldu."
Türkiye son 10 yılda önemli basketbol organizasyonlarının neredeyse tümüne ev sahipliği yaptı. 2014 yılında da FIBA Dünya Kadınlar Şampiyonası'nı düzenleyecek. Türkiye'yi ev sahibi ülke olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Türkiye ev sahipliği yaptığı tüm şampiyonlarda çok iyi bir iş çıkardı. Türk misafirperverliğinin dünyaca ünlü olduğunu zaten biliyoruz ama bu başarının arkasında çok daha farklı bir etken yatıyor. TBF, ev sahipliği yaptığı uluslararası turnuvalar aracılığıyla, bu tür organizasyonları düzenleyecek tecrübeli ve geniş bir takım kurmayı da başardı. Bu süreçte FIBA'nın tecrübelerinden de faydalanacak bir yaklaşım içinde oldular. Bu işbirliği FIBA'nın da bilgi birikimine önemli katkılar sağladı. TBF ile yaptığımız işbirliği karşılıklı bilgi akışının en iyi örneklerinden biri oldu. Son olarak, maçların oynandığı salonlar ve atmosfer, özellikle Türkiye maçlarında şahaneydi. Önümüzdeki 2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası'nda dikkat etmemiz gereken konulardan biri, Türkiye'nin oynadığı maçlar dışında da yüksek seyirci sayısını ve benzer atmosferi sağlamak olacak. Üst seviye kadın basketbolunu canlı olarak izleyeceğimiz bu şampiyonada, şimdiye kadarki en üst düzey basketbolun oynanacağına inanıyorum."
Türkiye, FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası'na ev sahipliği yapma hakkını, başarılı bir şekilde düzenlediği Erkekler Dünya Şampiyonası'ndan kısa bir süre sonra kazandı. Türkiye'nin seçilmesinin en önemli sebepleri sizce nelerdi?
"Aslında birçok neden sayılabilir. Üst düzey organizasyonlara ev sahipliği yapacak tesis altyapısına sahip olmak tabiî ki önemli bir faktördü, TBF'nin bu tür organizasyonları düzenlemekteki yüksek bilgi birikimi de öyle. Ama, bana göre, adaylığın en etkileyici kısmı TBF'nin kadın basketboluna olan ilgi ve katılımı arttırmak için hayata geçireceği projelerden oluşan 10 yıllık kadın basketbolunu geliştirme planıydı. Türkiye, son dönemde kadın basketbolunun en popüler olduğu ülkelerden biri haline geldi. Özellikle derbi karşılaşmalarındaki yüksek seyirci sayıları, altyapılardaki sporcuların ve lisanlı basketbolcuların sayıları her yıl artmaya devam ediyor. Kadın sporlarında Türkiye'nin hem bölge ülkelerine hem de dünya ülkelerine çok güçlü bir örnek haline gelebileceğine inanıyoruz."
Türkiye Erkek Milli Takımı son 10 yılda FIBA sıralamasında büyük çıkış yakalamıştı. Şimdi de Kadın Milli Takımı Olimpiyatlar'a katılarak ve burada ortaya koyduğu performans ile güçlü bir takım haline geldiğini gösterdi. Türkiye'nin saha içi başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Bu sonuçlar, her şeyden önce, güçlü liderliğin ve yönetimin saha içinde iyi sonuçları da beraberinde getirdiğinin bir örneğidir. Saha içindeki başarı, şans eseri yetenekli oyunculardan kurulu bir jenerasyona sahip olmak ile elde edilemez. Ev sahipliği yapılan organizasyonlar aracılığı ile gençlerin basketbol oynamaya teşvik edilmesi, Türk oyuncuların en üst seviyede mücadele ederek kendilerini geliştirecekleri sağlam bir lig organizasyonu yaratılması ve sponsorların teşvik edilmesi bu sürece doğrudan etki etmiştir. TBF'nin kadın basketboluna yönelik, yukarıda da bahsettiğim, bilinçli stratejisinin artık sonuçlarını vermeye başladığını görüyoruz."
TBF Şubat ayında yeni stratejik planını ve kurumsal kimliğini açıkladı. Tecrübeli bir spor yöneticisi olarak TBF'nin yönetim anlayışı hakkında ne düşünüyorsunuz?
"TBF, yönetim konusunda da sağlam bir strateji ile ileriye dönük çok doğru bir yaklaşım sergiliyor. Az önce söylediklerimde de ifade ettiğim gibi, TBF'deki yönetim ve liderlik anlayışı sayesinde sadece finansal gelişim değil, aynı zamanda sportif başarılar da geliyor."