Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2020 10:17
Bundan tam 75 yıl önce, 13-15 Şubat 1945 tarihlerinde İngiliz ve Amerikan uçakları Almanya’nın Dresden kentine bomba yağdırdılar. Kent yerle bir edildi. 25 bin kişi yaşamını yitirdi. Bombardımanın 75’inci yılı vesilesiyle perşembe günü Dresden’de anma töreni düzenlendi.
ALMANYA Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de bu törene katıldı ve bir konuşma yaptı.
Steinmeier, “Bu korkunç savaşı başlatan Almanlardı ve bu savaşı sürdüren de, hepsi olmasa da çoğu gerekliliğine inanmış milyonlarca Almandı” dedi.
Alman Cumhurbaşkanı, “Kin ve kışkırtmaya tepki göstermeliyiz, hakaretlere ve ön yargılara karşı çıkmalıyız” dedi.
“Seçilmiş milletvekilleri oturdukları parlamentoları bugün gülünç duruma düşürürlerse, bu demokrasiyi içten yok etme denemesidir” diyerek, isim vermeden ırkçı, yabancı ve Yahudi düşmanı söylemlerle oy avcılığı yapan, sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) tutumunu eleştirdi.
Steinmeier, “Bizim ülkemizde de Yahudi düşmanlığı ve yabancı düşmanlığının toplumsal yaşamı nasıl da zehirlemeye başladığını, hukuk devletinin ve demokratik kurumların nasıl da gülünç hale getirildiğini, bizi temsil edenlerin saldırıya uğradıklarını görüyoruz” diyerek, ülkede yaşayan sağduyulu herkesi demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı.
Cumhurbaşkanı Steinmeier ve eşi Elke Büdenbender, aynı akşam 11 bine yakın kişiyle birlikte el ele vererek Dresden kent merkezinde düzenlenen ‘barış zinciri’ne de katıldı.
*
Şubat ayı başlarında milyonlarca Yahudi’nin katedildiği Auschwitz Toplama Kapmı’nın Sovyet Kızıl Ordu tarafından kurtarılışının 75’inci yıldönümü vesilesiyle hem İsrail’de hem Auschwitz de hem de Federal Meclis’te yaptığı konuşmalarda Almanya da dahil birçok Avrupa ülkesinde ‘yeşeren
ırkçılık’ tehlikesine dikkati çeken ve halkları ırkçılığa karşı mücadeleye çağıran Steinmeier, “Demokrasimize sahip çıkalım” dedi.
Dresden’deki anma etkinliğinde bir konuşma yapan Saksonya Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer de, ırkçılık tehlikesine dikkati çekti.
Kretschmer, “Tarih tekerrür etmez, eğer biz onu iyi bilir ve ders alırsak. Demokrasimiz ve barış içinde birlikte yaşam için hepimiz sorumluluk taşıyoruz” dedi.
Ama Almanya’da son yıllarda belirgin bir şekilde artan Yahudi, yabancı ve İslam düşmanlığı, Almanların önemli bir bölümünün tarihten ders almadığını göstermektedir.
Federal İçişleri Bakanlığı’nın son verilerine göre, geçen yıl Almanya’daki Müslüman kuruluşları ve temsilciliklerine 184 saldırı yapılmış.
2018 yılında Müslümanlara dönük 910 saldırı saptanmış.
Yahudilere dönük saldırı ve şiddet eylemleri de tedirgin edici düzeyde artış göstermiş.
Daha bu hafta ortasında Almanya’nın Köln, Essen, Unna, Hagen ve Bielefeld kentlerindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) ait camilere elektronik posta yoluyla bomba ihbarları yapıldı.
‘Kampfgruppe 18’ (Savaş Grubu 18) imzalı elektronik postada, “Saygıdeğer hanımlar ve beyler, bugün Almanya tarihine geçecek. Çünkü bugün Almanya’daki Türk parazitlerden intikam alınacak” yazılı bomba ihbarları yer aldı.
‘18’, nazilerin lideri Adolf Hitler’dir.
Yani Alman alfabesinin 1’inci harfi ‘A’ ve 8’inci harfi ‘H’yi sembolize etmektedir.
Polis devreye girdi ve camiler boşaltıldı.
Yapılan aramalar sonucu ihbarların asılsız olduğu ortaya çıktı.
Aşırı sağcılara ve sağ popülistlere karşı mücadele verilmediği sürece bu ve benzer tehditlerin yanısıra tehlikelerin de artacağı ortadadır.
İbadethaneler, her dinin kutsal mekânlarıdır.
Hıristiyanlar için kiliseler, Museviler için sinagoglar, Müslümanlar için de camiler kutsaldır.
Dinlerine, ırklarına, dillerine, kökenlerine, renklerine, inançlarına bakılmaksızın insanların yaşamı da kutsaldır.
İşte bunu Almanların ‘kara tarihinden’ ders almayan ve sayıları hiç de az olmayan ‘kafatasçı’ Almanların kafalarına iyice sokmak gerekiyor.
Bunun için de çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi sevdalısı Almanlara ve bu ülkede yaşayan bizlere, hepimize önemli görevler düşmektedir.
Toplumsal barışın korunması ve barış içinde birlikte yaşamın yara almadan sürdürülmesi için gelin hep beraber el ele, omuz omuza vererek demokrasimize sahip çıkalım.
Hem de kararlı bir biçimde...