Güncelleme Tarihi:
ALMAN terör uzmanı ve yazar Jürgen Todenhöfer 74 yaşında. Ona macera mı arıyor diyebilirsiniz. Todenhöfer, Ortadoğu'da en sert çatışmaların yaşandığı bölgelere girerek, savaşçılarla konuşan tek Batılı.
En son şimdiye kadar hiçbir Batılı gazetecinin cesaret edemediği IŞİD kamplarına girdi. 31 yaşındaki oğlu Frederic'le 10 gün IŞİD kamplarında yaşadı. Gözlemlerini kaleme aldığı, uzun süredir merakla beklenen kitabı “Inside IS -10 Tage im 'Islamischen Staat' (IŞİD Kamplarında-10 Gün 'İslam Devleti'nde) adıyla C.Bertelsmann yayınevi tarafından piyasaya sürüldü. Daha önce ABD'nin Irak'a müdahalesi üzerine gözlemlerini yazdığı “Warum tötest du Zaid?” (Niçin Öldürüyorsun Said) kitabı üzerine konuştuğum Jürgen Todenhöfer, Berlin'de Hürriyet bürosunda yeni kitabı üzerine sorularımızı yanıtladı.
SKYPE YAPTIM
Siz 10 gün boyunca Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) kamplarında kaldınız. Nerden geldi böyle bir fikir?
Ben birçok İslam ülkesi tanıyorum ve uzun zamandır tanıyorum. Türkiye'ye çok gittim. Suriye ve Irak'ta çok kez bulundum. Bu ülkeleri seviyorum. Irak halkının, özellikle Amerikan işgalinden sonra yaşadığı trajediyi yakından takip ettim. Suriye'de iç savaş esnasında El Kaide ile bağlantılı Nusra cephesi, Batı'nın desteklediği FSA savaşçıları, Esad ve 2007'de Irak'ta IŞİD'le görüştüm. Ama Suriye'deki IŞİD'i tanımıyordum. Onları tanımak istedim, çünkü IŞİD'i çok büyük bir tehlike olarak görüyorum. Bunu iki yoldan yaptım. Bir Skype bağlantısı ikincisi ise internet üzerinden. 6 aydan fazla onlarla saatlerce skype yaptım. Bu görüşmeleri IŞİD'in resmi temsilcilerine onaylattım. Baştan itibaren onlara şunu söyledim: Ben Irak ve Şam İslam Devleti'ni (IŞİD'i) tanımak istiyorum. Ama bir şartım var. Bana öldürmeyeceğinize dair yüzde yüz garanti vereceksiniz dedim. Bu garantiyi yazılı olarak istedim. Aynı zamanda belgenin gerçek olup olmadığını belirlemek için IŞİD'in bu davetiyeyi internette yayınlamasını talep ettim. Eğer gerçek değilse, IŞİD yalanlardı. İki gün bekledim. Belge tekzip edilmedi. Bunun üzerine yola çıktık...
ÖRGÜTÜN GERÇEK YÜZÜ
Sizin amacınız ne burda? Örgütün gerçek yüzünü göstermek mi?
Ben örgütün gerçek yüzünü dünya tanısın istedim ve istiyorum. Benim örgütü ikna etme gibi bir şansım yok. Misyoner de değilim.
Ama siz çok büyük risk de aldınız. Bu macera çok daha farklı son bulabilirdi?
Elbette. Ben Taliban'la da Cezayir Savaşı'nda da risk aldım. Kaddafi beni öldürtmek istedi. Afganistan'da Sovyetler bana ateş açtı. Her yaşamın sonu ölüm. Ölüm yaşamdaki tek güvence. Benim için önemli olan uzun yaşamak değil, doğru yaşamak. IŞİD üzerine bilgi yoktu. Ben bu ülkelerdeki gerçek durumu görmek istedim. Gerçekten Musul IŞİD'in yönetiminde mi? Orda yaşayan insanlar buna ne diyor? IŞİD'in motivasyonu ne ve nasıl işliyor? Nasıl düşünüyor? Bunları yerinde görmek ve bilmek istedim. Bunları şimdi anladım. IŞİD hakkında okuduğum birçok şeyin yanlış olduğunu gördüm.
NAZİLERDEN DAHA TEHLİKELİ
Ne yanlış mesela?
Onlar aldıkları bölgenin yüzde 25'ini kaybetti ve geri çekilmeye başladılar deniyor. Bu yanlış. Geri çekilmiyorlar. Belki Irak'ta elerindeki bölgenin yüzde 5 ya da 10'unu kaybetmişler. Ama buna karşın Libya'da çok daha geniş bir bölge kontrolleri altında. Afganistan'da varlar. Bu konuda kamuoyu çalışması bana Vietnam Savaşını anımsatıyor. Irak ve Şam İslam Devleti'nde geçtiğimiz Noel'den beri öyle kayda değer bir değişiklik yok. Libya'daki gelişmeler nedeniyle IŞİD'in durumu şimdi daha iyi. Libya'da iki bölge de, Afganistan da IŞİD tehdidi altında. IŞİD Tigrit'ten püskürtülmüş olabilir, ama Ramali'yi aldılar. Burdan çıkan sonuç şu: IŞİD yeni tarihin, belki de tarihin en güçlü, en tehlikeli terör örgütü ve terör ordusu. İngiltere büyüklüğünde bir devlet kurmuş bulunuyorlar. Bu örgüt sadece acımasız olarak kalmıyor. İbrahimi dinlerin dışında tüm dinleri yok edecek dini bir soykırım planlıyor ve bunu kimse bilmiyor. Yahudi olmayan, Hıristiyan olmayan ve IŞİD'in anladığı tarzda Müslüman olmayan herkesi yok etmek istiyorlar. IŞİD'in kendi ifadesine göre, IŞİD dışında kalan, demokrasiye inanan ve katılan tüm Müslümanlar öldürülmeli. Yasa yapma hakkı sadece tanrıya aittir. Demokrasiye inanan yasa istiyor demektir. Bu durumda dinden çıkmıştır ve katli vaciptir. Bu bir IŞİD ideolojisi ve Nazi ideolojisinden çok daha korkunç. Naziler milyonlarca insan öldürdü. IŞİD'in planlarına bakılırsa, yüz milyonlarca insan ölecek.
Ama bu bir plan...
Siz, onlar bu planı asla gerçekleştiremez diye düşünebilirsiniz. Ama bugüne kadar ne dedilerse, uyguladılar. Bildirdikleri gibi öldürdüler. Tüm Şii ve Yezidileri sürdüler. Onları çok ciddiye almak gerekir.
KİNİN KAYNAĞI
IŞİD teröristlerindeki bu kin ve öfkenin kaynağını anladınız mı?
Ben onlarla birlikte yaşadım. Birlikte yatıp kalktık. Birlikte yemek yedik. Sokakta birçok savaşçıyla konuştum. Yabancı savaşçıların kin ya da coşku ve fanatizmi ilk başta Batı'da Müslümanların dışlanmasından besleniyor. Suriye'de yüzde 70'i, Irak'ta yüzde 30'u yabancı savaşçı. Kinlerinin ikinci kaynağı ise Batı'nın Ortadoğu'da son 200 yıldır yürüttüğü savaşlar. Afganistan, Irak, libya ve diğerleri... Buna bir de onlarla Batılılar arasında dünyanın geleceğinin belirlendiği dehşet verici çatışmaların parçası olma inancı ekleniyor. Dördüncüsü ise 400 kişiyle 25 bin Şii askeri ve polisine karşı 2 milyon nüfuslu Musul'u alan inanılmaz bir başarı sarhoşluğu.
Ama ben bu anlattıklarınızdan yine de Avrupa'da özgürlük ortamında doğup büyümüş bir insanın bu nedenle IŞİD ideolojisinden etkilenmiş olabileceğini düşünemiyorum.
Buna kin vaazcıları dediğimiz ideologları da katmak lazım. İnternetten dinleyebilirsiniz onları. Benim görüştüğüm Solingenli savaşçıyı Avusturyalı bir imam etkilemiş. Bu kin vaazcıları onlara şöyle sesleniyor: “Gaza'da, Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de kardeşlerinize neler yapıldığını her gün televizyonlarda görüyorsunuz. Allah size kardeşlerinize yardım etmenizi emrediyor. Ama siz burda oturmuş seyrediyorsunuz. Namusu lekelenen, acı çeken kardeşlerinizin, bacılarınızın, çocukların yardımına niçin koşmuyorsunuz? Ve bunu devamlı tekrar ediyorlar. İnternette konuşan bu demagogların söylemleri çok basit, ama çok etkileyici. Sadece Kassel kentinden 30, 40 civarında gencin gittiği söyleniyor. Onlara da Tanrı size zayıflara yardım edin buyurmadı mı? Niçin burda oturuyorsunuz? Oraya gitmiyorsunuz, diyerek kafalarını yıkamışlar.
ZARAR VERİYORLAR
Ama savaşa giderek, Gaza veya başka yerdeki Müslümanlara yardımda bulunmuyorlar. Tam tersine zarar veriyorlar...
Hem de korkunç zarar veriyorlar. Ama onların diktatörlere karşı savaşmalısın, diktatörler Batı'nın kuklası diye beynine işlemişler. İşte asıl yanılgı da burda başlıyor. Onlar Amerikalılara karşı değil, Müslümanlara karşı savaşıyor.
Pişman olanlarla da karşılaştınız mı?
Hayır, bana pişmanım diyen olmadı, çünkü bu bir ölüm fermanı. Almanya'ya geri dönenler kaçak olarak görülüyor ve cezaları ölüm.