Güncelleme Tarihi:
KÖLN Cezaevi'nde yargılanmayı bekleyen 8'i Türk 10 kişinin katil zanlısı ırkçı çete NSU yöneticisi Beate Zschaepe hakkında Federal Baş Savcılığın hazırladığı 500 sayfalık dosyayı Köln Barosu avukatlarından, ceza hukuku uzmanı Mustafa Kaplan'la inceledik.
Kaplan, 500 sayfalık dosyanın kapsam olarak "standartların üzerinde" olduğunu söylüyor. Zschaepe'nin 10 cinayet, 15 soygun ve kundaklamadan yüzde yüz sorumlu tutulduğu dosyada zanlının "olay yerinde olmamasına rağmen", birinci derecede sanık olarak yargılanacak olmasını "savcılığın çok cesur bir yaklaşımı" olarak değerlendiren Kaplan, "Bu iddianame Zschaepe'yi hayli zorlayacak" diyor.
Müdahiller müdahale edebilir
Kapsamlı bir iddianameye rağmen dava sonucunun toplumsal beklentileri karşılamama olasılığının da bulunduğuna işaret eden Mustafa Kaplan,
"Çünkü Zschaepe bu güne kadar konuşmadı. Dava boyunca da konuşmama hakkı var. Avukatı davada konuşmayacağına dair açıklamalar yaptı. Bu yönde avukatları tarafından kendisine telkinlerde bulunulmuş. Hukukta 'Sükut ikrardan gelir' sözü geçerli olmaz. Yani bir kişi 'Susuyorsa, kendini savunmuyorsa suçludur' denilemez. Davanın büyüklüğü göz önünde bulundurulursa her türlü sonucun çıkması mümkün. Mağdurların ya da göçmen toplumunun beklentilerini tatmin etmeyen bir sonuç da çıkabilir. İşte bu durumda mağdurların karara itiraz hakkı, davayla ilgili dosyaları inceleme, görüş bildirme, hatta tanık gösterme gibi hakları olmalı. Bu haklar ancak davaya katılacak müdahillere sağlanır" diye konuşuyor.
Müdahillerin hakları büyük
Kaplan müdahillik konusunda şu bilgileri verdi:
"Alman yasalarına göre mağdurların davalara müdahil olarak katılmaya hakları var. Münih Mahkemesi'ne 'Nebenklageantrag' ile başvurulması gerekiyor. Normalde bu tür ceza davalarında mağdurlar tanık olarak mahkemeye davet edilirler. Ancak tanıkların hakları kısıtlıdır. Dosyayı inceleyemez, davayı baştan sona takip edemez, soru soramaz, çıkan karara itiraz hakkı olmaz. Oysa müdahillerin kararları temyize taşımaya da hakları var. Müdahillerin avukat ve yol masrafları devlet tarafından karşılanır. Dosyayı incelemelerine olanak sağlanır. Müdahillerin ayıca tanık göstermeye de hakkı vardır. 'O bombanın patladığında oradaydım. Yaralanmadım, ama evim, arabam hasar gördü'. Ya da 'Cinayetten sonra psikolojim bozuldu, ama şimdiye kadar çıkıp hakkımı aramadım, sustum' diyen varsa şimdi ortaya çıkıp müdahil olmalıdır. Aksi halde çıkacak sonuç ne olursa o şekilde kabullenmek gerekecektir."
Tazminat için henüz erken
Kaplan davanın ceza davası olduğunu hatırlatarak, tazminat beklentisiyle müdahil olmak isteyenleri uyarıyor. Tazminat hakkının doğması için bazı hususların aydınlatılması gerektiğini ifade eden Kaplan, "Bu davada suçlular belirlenecek. Eğer suçlular belirlenirse onlardan tazminat talep edilebilir. Hatta eğer bu cinayetlerden dolayı devletin ihmali de mahkemece belirlenirse devlete karşı da ayrıca tazminat davası açılabilir. Ancak bu sonraki aşama" diye uyarıyor.
Keup'da yüzlerce mağdur var
NSU'nun Köln Keup Caddesi'ndeki saldırıyı gerçekleştirdiği 9 Haziran 2004'de olay yerine sadece bir kaç yüz metre uzaktaki ofisinde bulunduğunu anlatan Kaplan, saldırıdan hemen sonra caddede incelemeler yaptığını belirterek şöyle konuştu:
"Sadece 22 yaralıyla sonuçlanan bir saldırı değildi. Çevredeki tüm binaların camları kırılmıştı. Araçlar zarar görmüştü. Yüzlerce çivi çevreye savrulmuştu. Esnaf ve sokak sakinleri günlerce korku yaşadı. İşletmelere haftalarca tek müşteri bile gitmedi. 22 yaralı ama yüzlerce mağdur vardı. Fakat insanlarımız çeşitli nedenlerle sustular. Bugün ise olayın failleri belli. Artık yargılanma süreci başladı. Şimdi çıkıp 'Ben de mağdurum' demenin zamanı. Bu herşeyden önce sorumluluk gereği yapılmalı."