Tarihi ayıp mı, tarihi karar mı?

Güncelleme Tarihi:

Tarihi ayıp mı, tarihi karar mı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2023 09:27

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin İçişleri Bakanları, Ortak Avrupa İltica Sistemi’nde adil, etkin ve insancıl bir reform için geçen hafta Lüksemburg’da bir araya geldi. Uzun süren tartışmalı görüşmelerin ardından uzlaşmaya da vardılar. Hedef; AB ülkelerine ‘kaçak göçü’ önlemek.

Haberin Devamı

Tarihi ayıp mı, tarihi karar mı

SIĞINMACI sayısını azaltmak. AB ülkelerine kaçak yollardan gelenlerin ve iltica başvuruları reddedilenlerin hızlı bir şekilde sınır dışı etmek.
‘Güvenli ülke’ sayısını artırmak.
AB sınırlarında oluşturulan ‘sığınmacı merkezlerinde’ iltica başvurularını değerlendirmek ve 12 hafta içinde sonuca bağlayarak başvuruları kabul edilenleri üye ülkelere adil bir biçimde paylaştırmak, reddedilenleri de geldikleri yerlere geri göndermek.

BAERBOCK ÖZÜR DİLEDİ
AB Dönem Başkanı İsveç’in Göç Bakanı Maria Malmer Stenergard, uzlaşmayla biten görüşmelerden sonra, “Bugün, uzun yıllar süren müzakerelerin ardından tarihi bir adım attık” açıklamasında bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock (Yeşiller), Federal İçişleri ve Yurt Bakanı Nancy Faeser’le (SPD) birlikte uzlaşmanın suya düşmemesi için ‘reforma destek vermek zorunda kaldığı’ için partililerden özür diledi.
Bakan Faeser ise “Bugün tarihi kararlar aldık. Avrupalılar olarak birlikte hareket edebileceğimizi gösterdik. Bu tarihi bir başarıdır” dedi.
Almanya’da ana muhalefet CDU/CSU ile sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) Lüksemburg’da alınan kararlardan memnundu.
Sol Parti’den tepkiler yağdı.

Haberin Devamı

JUSOS İSYAN ETTİ
Hükümet ortağı FDP, Lüksemburg’da alınan kararlara alkış tutarken, Yeşiller ve SPD’den farklı sesler yükseldi.
Yeşiller Federal Meclis milletvekili Julian Pahlke kararı, “Tarihi bir ayıp” olarak değerlendirdi.
Yeşiller eski Eş Başkanı Jürgen Trittin, Baerbock’un da onay verdiği uzlaşmanın partinin DNA’sıyla bağdaşmadığını söyledi.
SPD Gençlik Teşkilatı ‘Jusos’ (Genç Sosyalistler) karara isyan etti.
Çocuklu annelerin hapishaneye benzeyen ‘sığınmacı merkezlerine’ tıkılmalarının SPD’nin temel değerleriyle bağdaşmadığını hatırlattılar.
“Bizim böyle bir uzlaşıyı desteklememiz kesinlikle mümkün değil” dediler.
Yani Yeşiller ile SPD’de tam bir ‘sığınmacı sancısı’ yaşanmaya başladı.
*
Almanya’da sığınmacı ve iltica tartışmaları hiç de yeni değildir.
1980’li yılların başından beri gündemdedir.
İki Almanya 3 Ekim 1990’da resmen birleşmeden önce ve birleştikten sonra iltica edenlerin sayısı artınca, “Siyasi nedenlerle kovuşturulanlar sığınma hakkına sahiptir” içerikli Alman Anayasası’nın 16’ncı maddesinde değişiklik yapılması gündeme getirildi.
1993 yılında Anayasa’da değişiklik yapıldı ve “AB üyesi ülkelerden veya Mültecilerin Hakları Hakkında Anlaşma ile Avrupa İnsan Hak ve Özürlüklerin Korunması Hakkında Sözleşme’nin fiilen uygulandığı bir devletten giriş yapan kimse 1. fıkradan yararlanamaz” denildi.

Haberin Devamı

TEPKİLERE ALDIRIŞ ETMEDİ
2015 yılında Suriye, Afganistan ve Irak’tan Balkanlar üzerinden Avrupa’ya sığınmacı akını yoğunlaşınca, tartışmalar da arttı.
Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan sınırlarına dikenli tellerden ‘geçilmez duvarlar’ ördüler.
Sovyetler Birliği (SB) lideri Mihail Gorbaçov’un ‘Perestroyka’ (Yeniden Yapılanma) ve ‘Glasnost’ (Saydamlık) politikası sayesinde Batı ile Doğu arasındaki ‘Utanç Duvarı’ ile ‘Demir Perde’ çökerken, Avrupa’da yeniden ‘dikenli telden duvarlar’ örüldü.
Almanya’nın o dönemdeki Başbakanı Angela Merkel, 2015 yılı ortalarında ‘Wir schaffen das’ (Başarırız, beceririz, üstesinden geliriz) diyerek Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açıp, AB’nin prestijini de kurtardı.
Yıllardır genel başkanlığını yaptığı CDU’dan gelen tepkilere de aldırış etmedi.
Merkel’in bu açıklamasından yaklaşık iki ay sonra, hayatta kalabilmek için Suriye’deki savaştan kaçıp daha iyi bir yaşam umuduyla Muğla’nın Bodrum ilçesinde ailesiyle birlikte bindikleri teknenin batması sonucu cansız bedeni sahile vuran Aylan bebek yürekleri dağladı.
O zamandan beri Akdeniz’in azgın sularında aralarında bebeklerin ve çocukların da bulunduğu 27 binden fazla sığınmacı, ‘insan’ can verdi.
*
İşte geçen hafta Lüksemburg’da varılan uzlaşmadan birkaç gün sonra Libya’nın Tobruk Limanı’ndan İtalya’ya gitmek üzere yola çıkan Suriyeli, Pakistanlı, Afganistanlı, Iraklı sığınmacıların tıka basa doldurulduğu tekne Yunanistan’ın Mora (Peloponez) Yarımadası açıklarında battı.
Aralarında çok sayıda bebeklerin, çocukların, kadınların da bulunduğu gemiden 104 ‘insanın’ kurtarıldığı, 79 ‘insanın’ ise yaşamını yitirdiği açıklandı.
İçinde 700’ün üzerinde ‘insanın’ bulunduğundan hareket edilen gemide daha kaç ‘insanın’ yaşamını yitirdiğinin bilinmediği de.
İşte yürekleri sızlatan bu kara tabloyu görünce, insanın aklından bu uzlaşmayla ilgili olarak “Tarihi ayıp mı, tarihi karar mı?” diye sormak geçiyor...

Haberin Devamı

---------------------------------
Not: Çarşamba günü batan teknedeki kayıp göçmen sayısı gazetemizin baskıya girdiği saatlerde 500’den fazlaydı.

BAKMADAN GEÇME!