Tanıdığım Weizsaecker

Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa merkezi Frankfurt’ta çalışmaya başlayalı üç yıl bile olmadan, o dönemde İstanbul’daki Genel Müdür Arda Gedik bir gün yanıma gelip, “Bundan sonra bizi Berlin’de sen temsil edeceksin” dedi.
Hiç beklemediğim bir görevdi.
Tabii çok sevindim.

1983 yılı Ağustos ayı ortalarında Berlin’e taşınır taşınmaz derhal işe koyuldum.
1981 yılından beri Berlin Eyalet Başbakanı olarak görev yapan Richard von Weizsaecker’in basın sözcüsü Friedbert Pflüger’le tanıştım bir toplantıda.
Kendisine Weizsaecker’le bir söyleşi yapmak istediğimi söyledim.
“Tabii, ayarlarız” dedi.

Ancak birkaç gün sonra Richard von Weizsaecker’e Hürriyet Berlin büronun da bulunduğu kent merkezindeki ‘Yıkık Kilise’ olarak bilinen ‘Gedaechtnis

Kirche’nin karşısındaki binanın girişinde bulunan Türk lokantası Karavan’da rastladım.
Yanında birkaç konuğu da vardı.
Freidbert Pflüger beni tanıştırdı ve kendisiyle mutlaka bir söyleşi yapmak istediğimi söyledi.
Bir süre sohbet ettik.

26 Ekim 1983 tarihinde Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda Türk-Alman futbol milli takımları arasında yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri öncesi Alman medyasında Türklerin olası bir mağlubiyet halinde olay çıkaraçakları yönünde haberler yoğunlaştı.
Bu yöndeki haberler belli ki, Richard von Weizsaecker’i de tedirgin etmeye başlamıştı.
Basın Sözcüsü Pflüger, bir gün bana telefon edip ‘dostluk mesajları’ vermek için mutlaka bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledi.
Ona bir Türk aileyi ziyaret etmeyi önerdim.
“Tamam” dedi.

* * *

Weizsaecker’le bizim arkadaşların tanıdığı bir Türk ailede buluştuk.
Börekler, çörekler yenildi.
Çaylar, kahveler içildi.
Uzun uzun sohbet edildi.
Dostluk ve birliktelik mesajları da verildi.
Tabii biz de buna gazetede bol fotoğraflı uzun uzun yer verdik.
Berlin’deki maçı Türkiye 5-1 kaybetti.
Ama öyle yazılıp-çizildiği gibi olay falan çıkmadı.
Berlin’li Türkler ünlü Ku’Damm caddesi üzerinde Almanlarla kolkola girerek, el ele vererek dostluk sergiledi.

* * *

Weizsaecker, 1984 yılında Cumhurbaşkanı seçilip Bonn’a yerleşti.
26-30 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’ye yapacağı resmi ziyaret öncesi Bonn’da Türk gazetecilerle buluştu.
Ben de oradaydım.

Çünkü Berlin’den sonra Bonn’a geçen ve cumhurbaşkanı sözcüsü olarak göreve devam eden Friedbert Pflüger, beni telefonla arayıp davet etmişti.
Uzun uzun kouştuktan sonra Weizsaecker’le birlikte fotoğraf çektirmek için Cumhurbaşkanlığı makamı Hammerschmidt Sarayı’nın (Villa Hammerschmidt) balkonuna çıktık.
Kendisine, “Oğlunuzdan biri Türk kızıyla evlenmek isterse ne yapardınız?” diye sordum.

Asil bir aileden gelen Richard von Weizsaecker, “Burası özgür bir ülke. İnsanlar kararlarını özgürce verebilirler. Oğullarımın verecekleri kararlara ben de saygı gösteririm” dedi.
Ve “Benim oğullarımdan birinin kayınbiraderi bir Türk kadınıyla evli” diyerek zaten Türklerle ‘akrabalık bağlarının’ kurulduğuna da işaret etti.

* * *

Weizsaecker, Almanya genelinde göç ve uyumun önemini keşfeden ilk politikacıların başında yer aldı.
Berlin Eyalet Başbakanı olur olmaz 1981 yılında Barbara John’u ‘Yabancılar Danışmanı’ olarak göreve getirdi.
John, bu görevi 2003 yılına kadar sürdürdü.

Weizsaecker, 8 Mayıs 1945 tarihinde Almanya’nın yenilgisiyle sona eren İkinci Dünya Savaşı’nın 40’ıncı yıl dönümünde, yani 8 Mayıs 1985’te Bonn’da yaptığı konuşmasında, “8 Mayıs, bir kurtuluş günüydü. 8 Mayıs, bizi Nasyonal Sosyalistlerin insanı aşağılayan şiddet iktidarı sisteminden kurtardı” sözleri özellikle kendisinin de mensubu olduğu muhafazakar kesimi küplere bindirdi.
Ancak o ‘demokrat devlet adamı’ ilkesinden hiçbir zaman ödün vermedi.
Zaten O’na da o yakışırdı...