Güncelleme Tarihi:
Mehmet Ali Talat: "Türkiye büyük ve gü?lü bir ülke olsa da Türkiye'nin ekonomisi Kıbrıs'tan zarar görmüştür. Doğrudan yaptığı yardımlardan değil, ekonomik potansiyelini tam olarak kullanamaması nedeniyle bu zararı görmektedir. Bugün Kıbrıs Rum bandıralı gemiler tonaj bakımından dünyada ü?üncüdür. Çok ciddi yük taşımacılığı yapıyorlar. Bu bandıralı gemiler Türk limanlarına giremiyor, ama sorun ?özülürse girecek. Bu sadece onlara değil, Türkiye'ye de yarayacak. Kıbrıs sorunun ?özümü ?ok yönlü yararlar getirecektir. Çözümü aramamız dünyaya şirin gözükmek i?in değil, maddi ve manevi ger?eklere dayanmaktadır" dedi.
Talat, İzmir Ekonomi ?niversitesi'nde 'Kıbrıs'ta son gelişmeler ve müzakere süreci' konulu konferansta Kıbrıs Rum Yönetimi ile yürütülen anlaşma ile ilgili detaylı bilgi verdi. Şu anda tam teşekküllü müzakereleri devam ettirdiklerini belirten Talat, bütün kapasite ve insan gü?lerini kullanarak Kıbrıs sorununu ?özmek i?in müzakere i?inde olduklarını söyledi. Rum tarafının müzakereler sürecinde ortaya koyduğu engelleri anlatan Talat, "Kendimizi adeta bu sorunun ?özümüne adadık. Ancak Rum lider süre? olarak 'Ben Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanıyım. Başka görevlerim de var. Başka görevlerimi ihmal edemem' gibi bir yaklaşım ortaya koyuyor. Tam teşekküllü müzakereyi yürütmüyor, Bununla da yetinmiyor BM'nin oluşturduğu parametreler zemininde hareket etmiyor. Rum tarafı AB üyesi olduğu i?in Kıbrıs sorununun ?özümüne bizim kadar ihtiyacı yoktur. Bizim ihtiyacımız vardır" dedi. Rum kesimimin uluslararası platformda Türk tarafının önüne engeller koymasının ciddi baş ağrılarına neden olduğunu dile getiren Talat, ?özümü bir maddi ihtiya? gibi istediklerini kaydetti.
EĞİLİMLERİ DEĞİŞTİ
Bundan önceki Rum lideri Papadopulos'un Kıbrıs ?özümünü istemediğini öne süren Talat, şöyle konuştu:
"O, Kıbrıslı Türkler'in kendi yönetimi altına girmesini ve ?oğunluk yönetimine boyun eğip üniter bir devlet i?inde bireysel haklarıyla var olmalarını istiyordu. Ancak onun ortağı konumunda olan ve o günün koşullarında Rum tarafının dünyada tecrit olduğunu hisseden ve bunu geri ?evirmek isteyen şimdiki liderin aday olup se?imi kazanmasıyla birlikte Rum tarafınının eğiliminde ciddi değişimler yaşanmaya başladı. İlk baştakinden belki daha ileri bir noktaya geldik. 2006'da eski Rum lider Papadopulos ile ?alışma gruplarını kurulması konusunda anlaştık. ancak iki yıl sonra kurabildik. Yeni liderle ise ü? ayda kurduk. Bu da Rum tarafının tutum değişikliğinin kanıtı. Ger?ekten ?özüm istediklerinin göstergesi."
ANNAN ZEMİNİ BOZULDU
Hristofyas'la se?ilmeden önce Annan planı zemininde müzakereleri görüştüklerini, Hristofyas'ın se?ildikten sonra Annan planını şeytanlaştırdığını iddia eden Talat, şöyle devam etti:
"Bana 'Annan zemini ?er?evesinde müzakere edemem' dedi. Rum tarafı başka yollarla, yan yollara saparak zemini değiştirmeye ?alışıyor. Bunun i?in İngiltere ile anlaşma imzaladı. Ortak Mutabakat Zaptı imzaladı. Bizim görüştüğümüz konularda kendi tezlerini İngiltere'ye kabul ettirdiler. Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararların taslağını hazırlayan ülke İngiltere'dir. Burada Kıbrıs'la ilgili bir karar alınacaksa onun taslağını İngiltere hazırlayacak. Daha sonra Rusya ile bir anlaşma imzaladılar. Görüştüğümüz konularla ilgili kararlar aldılar. Hakemlik mümkün değil diyorlar. Takvim de mümkün değil dediler. Takvimsiz müzakere mi olur? Anlaşamadığınız zaman hakemlik yoluna başvuracaksınız. Ama bunu yolunu tıkıyorlar. Kıbrısca ?özüm olacak diyorlar ama Rusya ile birlikte zemini değiştirmeye ?alışıyorlar. Yabancıların karışmayacağı bir sorundan bahsediyorlar. Uzun zaman müzakereleri sürdürme niyetlerini bu şekilde gösteriyorlar. Böyle bir şey olmaz. Federal devlet olacaksa bu yeni bir devlet olacak. Yok öyle yağma. Kıbrıs Cumhuriyeti dönüşerek federasyon olacakmış? Böyle bir BM ilkesi yok. Anlaşma yok. Hi?bir zaman olmadı. Kıbrıslı Rumların zulüm aracı olarak kullandığı Kıbrıs'ın dönüşerek kendilerini de kapsayacak şekilde bir Anayasa değişikliğini yaparak federasyona dönüşmeyi kabul etmeyiz. Bu bizim onurumuzla, ger?eklerle bağdaşmaz. Biz tutumumuz a?ık?a orta koyduk. Bugün burada söylediklerimi bütün siyasiler yorumlayacak. Sonra gazeteler 'Talat İzmir'de coştu' hatta, 'Türk Dışişlerinden aldığı talimatla şunları söylediler' diyecek. Bir fırtına kopacak. Sonra Rum lidere mikrofon uzatacaklar. O da kendini tutamaz zaten. Sonra bana soracaklar ben cevap vermemeye ?alışacağım. Ama iş büyürse ben de cevap vereceğim. İlk buluşmamızda baş başa görüşeceğiz. 'Sen niye böyle dedin' diye birbirimizle konuşacağız."
ANLAŞMALARA UYMUYORLAR
Her toplantıda iki tarafın rahatsız olacağı deme?lerden ka?ınma kararı aldıklarını fakat bu karara her seferinde Rum tarafının bu karar uymamasına tepki gösteren Talat, "Birbirimizin rahatsız olduğu şeyleri söylemeyeceğiz diye her toplantıda konuşuyoruz ama sanki bunu söyleyen biz değilmişiz gibi konuşuyorlar. Ama bunu dışarıda söylüyorlar. 'Kıbrıs Cumhuriyeti dönüşerek federasyon olacak' diyor. Aynı şekilde Rusya da aynı şeyi söylüyor. Bana söylemekten vazge?tiği konuları başka kanallarla sağlamaya ?alışıyor. Bu entrikaları herkes bilir. Biz de gerektiği yerde gerekli tutumu sergiliyoruz" dedi.
ESNEKLİK
Bazı konularda Türk tarafının bazı konularda da Rum tarafının esneklik gösterdiğini ifade eden Talat, Türk tarafının tutumunun şu noktalarda yoğunlaştığını anlattı:
"Bizim i?in en önemli konu siyasi eşitlik. Bu vazge?emediğimiz bir husustur. Siyasi eşitlik iki halk arasındaki eşitliktir, iki kurucu devlet arasındaki değil. Yani sonu?ta Kıbrıslı Rumlar ve Türkler siyasi olarak eşit olacak. Kurumlara etkin katılım olacak ve karar alma süre?lerinde etkin temsiliyet olacak. Bir kurulda 4 Rum, 2 de Türk var. Bu kurul karar alırken. Salt ?oğunla karar alacak ama bir Kıbrıslı Türkün karar alınırken olumlu oyu olması gerekecek. Kıbrıslı Türkler 'hayır' derse karar alınamayacak. Etkin katılım ise, bir kurulun 4 Rum, 1 Türk'ten oluşmaması demek. Büyük ?oğunluğun i?inde bir kişi ezilir. ?st kademelerde bu temsiliyetin sayısal eşitlik değil ama sayısal yakınlık i?erisinde uygulanmasını istiyoruz. Burada da iki kurucu devlet iki kesimliliği temsil edilecek şekilde oluşturulacak. Kıbrıslı Türkler'in ağırlıklı ?oğunlu kuzeyde Kıbrıslı Rumlar'ı güneyde yaşayacak. Kuzeydeki Kıbrıs Türk Devleleti'nin yönetimi etkin olarak Kıbrıslı Türkler tarafından yürütülecek. Biz burada etnik temiz devlet arayışında değiliz. Kıbrıslı Türkler'in kuzeyi, Kıbrıslı Rumlar'ın güneyi idare edecek bir yapının oluşmasını istiyoruz. İki kesimliliğin sulandırılmamasını istiyoruz. Bu iki devletin eşit statülerde olmasını savunuyoruz. Bütün federasyonlara devletler eşit konumdadırlar. Dünyada iki devletli federasyon yok. Tam olarak örnek alabileceğimiz yapı yok. Bir başkanlık konseyinin yöneteceği devlet şeklinde konuyu ele aldık. Yeni devletin ortaya ?ıkışı ayrı ayrı ama eş zamanlı bir referandumla yapılacak ve bu yeni devlet eski devletlerin aldığı kararların varılacak anlaşmanın unsurlarına aykırı olmadan kapsayacak. Şu anda yapılan işlemler yeni anlaşma ile uyumlu olduğu sürece yasaldır. Bu saydıklarımız Rumlarla anlaştığımız konular anlamında değildir. BM parametreleri bizim yorumlayışımız böyledir."
GARANTİ VE İTTİFAK
Talat, garanti ve ittifak anlaşmaların devam etmesini istediklerini, bu anlaşmaların Kıbrıs Türkler'in Kıbrıs'ta var olmaların nedeni olduğunu savundu. 'Garanti ve İttifak anlaşmalarını olmasaydı 1963'ten 1974'e kadar Türkler adada olamayabilirdi' diyen Talat, Kıbrıslı Türkler'e olan her saldırıda Türkiye'nin garantörlük ve ittifaklık anlaşmalarından yararlanarak müdahale edemese bile orta koyduğu uyarıların Türkler'in ortadan kaldırılmasını engellediğini vurguladı.
AB VE BM'NİN KORUYUCULUĞUNU İSTEMİYORUZ
Talat, bu analaşmalar hayati olduğunu vurgulayarak, "Rum lideri garanti ve ittifaklık anlaşması söz konusu olduğunda coşuyor. Bunun bir eski anlayış olduğunu, lav edilmesi gerektiği, AB'nin bu konuda yeterli olduğunu söylüyor. Ama biz 1963'ten 1974'e BM Güvenlik Konseyi'nin korumasında şehitler verdik. BM barış gücü, İngiliz askerleri bizi koruyordu ama o şartlarda biz şehitler verdik. O yüzden AB, BM ve İngiltere'nin korumasını kabul etmiyoruz. Aramızda güven olduğunda bu konuyu tekrar gündeme getirebiliriz" dedi. Talat sözlerine şöyle devam etti:
"Ben hi?bir zaman umudumu yitirmedim. Mademki masadayız zaman zaman normal olamadığını düşündüğüm gelişmelere rağmen masadan kalkmıyoruz. Demek ki ?özüm ihtimali vardır ve yüksektir. Konuyla yapılan ekonomik analizler gösteriyor ki sorun ?özülürse ekonomi sadece Türk tarafında değil Kıbrıs Rum Kesimi'nde de patlama yapacak. Bunun sadece Kıbrıs'la sınırlı kalmayacak Türkiye'ye de yansıyacak."
SON ŞANS
Soru cevap bölümünde bir öğrencinin "Sizce Kıbrıs sorunun ?özümü i?in görüşmeler son şans mı" sorusuna Talat, "Bu son şans olacak. Şimdiye kadar ?ok kez son şans denmiştir. Ama şanslar hep yeniden başladı, ama daha zor şartlarla. Bu ger?ekten son şansımız olabilir" dedi.