Güncelleme Tarihi:
Ancak bugün açılış konuşmalarının ardından yapılan oturum, birbirinden ilginç çıkışlarla renkli bir tartışmaya sahne oldu.
Oturumun adı "Türkiye'nin Yeni Rolü ve Bölgesindeki Etkiler". Moderatör, NTV spikeri gazeteci Oğuz Haksever.
Konuşmacılar ise oldukça ilginç Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye hakkında çok sayıda kitaba imza atan Stephen Kinzer, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ve Suriye Devlet Başkanı Danışmanı Bouthania Şaban.
DAVUTOĞLU’NDAN “VİZYON” DERSİ
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler ile Türkiye'nin değişen süreçteki rolü başlıca tema. İlk sözü Davutoğlu aldı.
Dışişleri Bakanı, akademisyen kimliğini de ön plana çıkartarak, Türkiye'nin vizyonu ve olaylara bakışını oldukça etkileyici bir şekilde anlattı.
SURİYELİ KADIN DANIŞMAN’IN ÇIKIŞI
Ancak oturumun patlama anı Şaban söz aldığında yaşandı. Suriyeli danışman, Batı ülkelerini sert bir dille eleştirdi:
"Batı için Arap demek, terörist, laik olmayan, kapalı insan anlamına geliyor. Bu konsept Batı medyası tarafından oturtulmaya çalışılıyor. Ancak bugün Mısır'a, Libya'ya, Tunus'a baktığınızda sokaklardaki genç, dünyayı takip eden, dünyaya açık insanlar. Arap dünyasında yeni bir gelecek başlıyor."
Şaban eleştirilerine hız kesmeden devam etti:
"Bence Batı olan biteni anlamıyor değil. Bence anlamak istemiyorlar. Çünkü onlar için esas önemli olan Arap dünyasındaki etkili kişilerin İsrail yanlısı, dostu olup olmaması. Bir tek buna bakıyorlar."
Şaban'ın konuşması başta oturumun Batılı konuşmacı ve izleyicilerini şaşırtırken, salonda ise büyük alkış aldı. Şaban'ın hararetli sözleri, en çok alkışlanan konuşma oldu.
TÜRKİYE’NİN ROLÜ ÇOK ÖNEMLİ
Oturumun ardından ise elbette ki Şaban ilgi odağıydı. Yerli ve yabancı basın mensupları görüş ve demeç alabilmek için birbiriyle yarıştı.
Bu mücadele içerisinde Şaban, Türk basınından bir tek hurriyet.com.tr'ye özel bir söyleşi vermeyi kabul etti.
Şaban'a ilk olarak "Arap dünyasındaki yeni geleceğin başlangıcı" ile neyi kast ettiğini sordum. Yanıt oldukça ilginçti:
"Bu yaşananlar, bir hafta, 10 gün, 15 gün, 1 ay, 1 yıl içerisinde sona ermeyecek. Ne zaman Arap dünyasında bir değişim yaşanmaya çalışsa Batı bunu kendine pay etmeye çalışıyor. Ama bu kez buna izin vermeyeceğiz. Bu kez ABD ya da AB rol oynamaz, esas rol oynayacak olan Türkiye'dir."
MEŞALEYİ TÜRKİYE TUTUYOR
Şaban benimle konuşması sırasında da zaman zaman karşısında bir Batılı varmış gibi heyecanına hakim olamıyordu.
"Arap dünyasındaki değişim de Latin Amerika gibi olacak. Orada da Küba'da bir devrim oldu. Sonra izole edildi. 10 yıllarca izolasyonu sürdü. Ama değişimin fitilini bir kere ateşlemişti. Latin Amerika'nın ışığı oldu. O yüzden bugün Latin Amerika'da Luiz Inacio Lula da Silva ve Hugo Chavez gibi liderler ortaya çıkabildi. Arap dünyasında da böyle olacak, zamanla bizim değişimimiz olacak."
Bunun üzerine Şaban’a soruyorum: “Peki Ortadoğu’da ışığı kim tutuyor?”
Şaban bu soruya hiç düşünmeden, “Türkiye” cevabını veriyor ve ekliyor:
"Arap dünyasına ışığı tutan Türkiye'dir. Türkiye elinde meşale taşıyor. Arap dünyasında da dünyanın saygı duyacağı, Arap halklarının onurunu koruyacağı bir değişim yaşanacak."
Zirvenin belki de en heyecanlı ismi olan Şaban ile daha uzun süre konuşmak isterdim. Ancak yapacağı temaslar ve programı yoğun olduğundan burada kesip, yanımızdan ayrılmak zorunda kaldı.
Şaban'ın sözleri, bugün gün boyunca İstanbul'da tartışılanları özetler nitelikte. Aynı Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da vurguladığı gibi, Arap halklarının onurlu değişim haykırışı, Ortadoğu ve Afrika’nın Batı’ya “bu kez bizi bizimle bırak” haykırışı dünyaya İstanbul’dan duyuruluyor.