Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'nın Köln kentinde yaşayan Uğur Kasapbaşı(45), sadece bir şüphe nedeniyle 16 yıldır çalıştığı ilaç firmasından çıkartıldı. Şurup dolumu yapan makinelere şişe ve kapakların koyulması ve dolum sonrası şişelerin depoya taşınması işlemleriyle görevli olan Kasapbaşı, Ocak 2011'de bebek şuruplarına sabotajda bulunma suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Yaşanan soruşturmalarda olaya karıştığına dair somut bir delil bulunmayan Kasapbaşı, işverenin kendisini "şüpheli" görmesi üzerine işten çıkartıldı. Savcılık soruşturmasında da temize çıkan Türk işçi, haklarını geri almak için hukuki mücadele veriyor.
Adımı ifade listesine ben eklettim
Bir çocuk babası Uğur Kasapbaşı, başından geçenleri şöyle anlattı: “Olay günü saat 19.20'de moladan döndüğümde makine durmuştu. Bölüm sorumlusunu elinde içinde kapaklar olan bir torbayla gördüm. Kapakların kirli olduğunu ve şikayette bulunacağını söyledi. Ertesi gün o vardiyada üç makinede çalışan ben de dahil 20-30 kişiyi içeri almadılar. Polislerin içeride araştırma yaptığını ve bize sonradan bilgi verileceğini söylediler.
Bebek şurubu makinesindeki kapaklarda, başka bir makinede doldurulan yetişkin şurubuna ait lekeler bulunmuş. Ardından polisin olayla ilgili 4-5 kişilik bir liste oluşturarak, bu çalışanları merkeze davet ettiğini öğrendik. Listede benim adım yoktu. 'O saatlerde ben de oradaydım' dedim. Bunun üzerine beni de ifade verecekler listesine eklediler.”
'Suçlu psikolojisi' dediler
Ertesi gün karakola ifadeye gittiğini belirten Kasapbaşı, “Yaklaşık 11 saatlik beklemenin ardından en son beni içeri aldılar. Polis, 'Sizden önceki kişilerin anlattıklarına göre, bunu sizin yaptığınıza inanıyoruz' dedi. Olayla ilgim olmadığını söyledim, ama bir etkisi olmadı. Adımın sonradan benim isteğimle listeye eklendiğini söylediğimde, bunu suçlu psikolojisine bağladılar. Şok oldum. Makinenin yanında kapaklara şurubun bulaştırılmasında kullanıldığı söylenen bir iğne bulunmuş. Parmak izi ve tükürük örneği almak istediler. Suçsuz olduğumu bildiğim için kabul ettim. Tüm örnekleri verdim.”
Firma da sorguladı
“Sonraki gün firmanın sabotaj olaylarında uzman olan bir yöneticisi bizi sorguladı. En son sırada yine ben vardım. Kimin yapmış olabileceğiyle ilgili rutin sorular sordu. Kısa bir aradan sonra beni içeri alıp, 'Siz yaptınız, biliyoruz' dedi. Çıkışımı imzalarsam, polis ve mahkeme işleriyle uğraşmama da gerek olmayacağını söyledi. Başka çıkış yolum olmadığını belirtti. 'Yapmadığım bir şey için niye böyle bir imza atayım?' dedim. Israrla, 'Biz sizin yaptığınızı biliyoruz' dediler. İmza atmadan oradan ayrıldım.”
Dört maaş tazminat
Bir kaç gün sonra işten çıkarıldığıma dair bir mektup aldığını belirten Uğur Kasapbaşı, sözlerine şöyle devam etti:
“'Şüphe üzerine çıkış verildiği' yazıyordu. Günah keçisi olarak beni seçtiler. Ben haklarımı geri almak ve işime dönmek için firmayı mahkemeye verdim. İlk mahkemede uzlaşmayı teklif ettiler. Dört aylık ücretimi tazminat olarak önerdiler. Kabul etmedim. İkinci davada şahitler dinlendi. Çok çelişkili ifadeler oldu. Hatta salondakileri güldüren açıklamalar yaptılar. Tüm bunlara rağmen işe geri dönme talebim kabul edilmedi. İşverenin 'şüpheye bağlı işten çıkarma hakkını kullanması' mahkemece uygun bulundu. Şimdi temyize gidip mücadelemi sürdüreceğim.”
Savcılık dosyayı kapattı
“Bu davaya paralel olarak savcılık soruşturması da devam etmiş. Yaklaşık 6-7 ay süren bu soruşturmada bir sonuç çıkmadı. Benden aldıkları parmak izi ve tükürük örnekleriyle ilgili bir şey bulunamadığı için savcılık dosyayı kapattı. Ama bu soruşturmanın diğer davayla ilişkisi olmadığı belirtildiği için, bu sonucun benim işe dönme başvuruma bir etkisi olmadı.”
Yaşananlara inanamadığını söyleyen Uğur Kasapbaşı, “İş veren 'Şüphe üzerine işten çıkardım' derse, çalışanın eli kolu bağlanıyor. Ailece hayatımız mahvoldu. Maddi anlamda sıkıntı yaşadığımız için başka bir eve taşınmak zorunda kaldık. Böyle bir suçlamayla işten atıldığım için yeni bir işe girmem de zorlaştı. Şu anda psikolojik terapi görüyorum. Böyle bir olay düşmanımın başına gelmesin. 16 yılın ardından böyle bir olay yüzünden çıkartılmayı kabul edemiyorum?” dedi.