Güncelleme Tarihi:
Alman Birinci Televizyonu ARD’de yayınlanan Anne Will talk şov programında Köln Eyalet Mahkemesi’nin verdiği sünnet kararı tartışıldı. Programa, Berlinli avukat Seyran Ates, Berlin Yahudi Cemaati Hahamlarından Yitshak Ehrenberg, serbest gazeteci Khola Maryam Hübsch, Psikoterapist Angelika Kallwass ve ceza hukukçusu Holm Putzke katıldı.
Programda yasağın din ve inanç özgürlüğünü kısıtlama anlamına gelip gelmediği, hukuksal açıdan doğru olup olmadığı ele alındı. Haham Yitshak Ehrenberg, sünnetin Yahudilik’te çocuklara verilen bir hediye anlamına geldiğini belirterek, “Bu kararla birlikte siz bizim bu hediyemizi elimizden alıyorsunuz” dedi. Kararın Almanya ve İsrail başta olmak üzere dünyadaki tüm Yahudileri üzdüğünü belirten Ehrenberg, “Dünyada sünneti yasaklayan üç diktatörlük bulunuyor. Şimdi de Almanya dördüncü oldu. Ancak Almanya diktatörlükle yönetilmiyor. Bu nedenle bu kararın düzeltileceğine inanıyorum” dedi.
Kallwass savundu
Haham Ehrenberg, Berlin’de yaşayan Yahudilerin çoğunun eski Sovyetler’den göç eden Yahudiler olduğunu ve bunların da zamanında çocuklarını sünnet ettirebilmek için Almanya’ya geldiklerini hatırlattı. Psikoterapist Angelika Kallwass ise Yahudilerin gösterdiği tepkiyi anlayabildiğini ancak mahkeme kararının doğru olduğunu ifade etti.
Kallwass, sünnetin bir insanın fikrinin alınmadın yapılıyor olmasının da sakıncalı olduğunu söylerken, sünnetle birlikte sağlıklı bir organdan bir parça alındığı için bunun adam yaralama anlamına geldiğini kaydetti. Serbest gazetecilik yapan Khola Maryam Hübsch ise sünnetin insan vücuduna yapılan asgari düzeyde bir operasyon olduğunu ve bunun adam yaralama suçuna girmesi için bir neden bulunmadığını söyledi. Hübsch mahkemenin verdiği kararın, Anayasa’da garanti altına alınan insanların din ve inanç özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geldiğini de sözlerine ekledi.
Travmaya yol açabilir
Avukat Seyran Ateş de sadece hukuksal açıdan bakıldığı zaman mahkemenin kararının doğru olduğunu ifade etti. Ateş, mahkemenin kararının basit bir şekilde din özgürlüğünün kısıtlanmasıyla açıklanamayacağını ifade ederken, özellikle İslam geleneğinde erkek çocuklarının geç yaşta sünnet ettirilmesinden dolayı erkek çocuklarda ileriki dönemlerde kalıcı olabilecek bir travmaya sebep olduğunu da ifade etti. Seyran Ateş, İslam ülkelerindeki sünnet ritüellerinin ve sünnet düğünlerinin ataerkil bir yapının oluşumuna zemin hazırladığını da belirtti.