Güncelleme Tarihi:
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen ‘AB-Türkiye Karma İstişare’ toplantısına katıldı. Federal Alman Ekonomi Bakanlığı’nda yapılan toplantıda konuşan Bağış, Köln Eyalet Mahkemesi’nin önceki gün sünneti ‘yaralama suçu’ sayan kararını sert sözlerle eleştirdi. Mahkemenin verdiği kararı algılamakta ve anlamakta zorlandığını belirten Bakan Egemen Bağış, şunları söyledi: “Sünnete ‘yaralama suçu’ demek en basit tabiriyle cahilliktir, gaftır. Bu bizim için mahkeme salonlarında tartışılmayacak kadar kutsaldır. Bu bir din ve vicdan özgürlüğü meselesedir. Eğer bu konuda Alman yargıçların anlama ve algılama sorunu varsa. Kendilerine Türkiye’den fenni sünnetçi gönderip sünnet eğitimi verebiliriz. Bir dost ve müttefik ülke olarak bu konuda katkı verebiliriz ama ‘oldu bitti’yi kabul etmemiz mümkün değildir. Oldu bittiyle din özgürlüğünün, bireysel özgürlüğün kısıtlanması, Almanya gibi Avrupa Birliği’nin güçlü bir ülkesine yakışmıyor. İnşallah karar değişir. Biz de ‘Oldu da bitti maşallah’ deriz.”
Dramatik bir saldırı
Almanya Yahudi Cemaati Merkez Konseyi Başkanı Dr. Dieter Graumann da karara tepki göstererek şu açıklamayı yaptı: “Köln’deki mahkemenin erkek çocuklarının sünnet edilmesini yaralama olarak değerlendirmesi, dini toplumun kendi karar verme hakkına yönelik eşi benzeri olmayan ve dramatik bir saldırıdır. Bu hukuksal karar hassas olmayan bir karardır. Erkek çocukların sünnet edilmesi, Yahudi dininin ayrılmaz bir parçasıdır ve binlerce yıldır tüm dünyada uygulanmaktadır. Her ülkede de bu dini hakka saygı gösterilmektedir.”
Yasalar düzeltilsin
Federal Alman Meclisi’ne çağrıda bulunan Yahudi Cemaati, inanç özgürlüğüne yönelik saldırılardan koruyacak bir yasal düzenleme yapılmasını istedi. Açıklamada, “Yahudi kültüründe erkek çocuklar doğumun 8. gününde sünnet edilir. Bunun çok önemli bir anlamı vardır. Bu ritüel, atamız İbrahim’in Tanrı’yla birleşmesini hatırlatır. Sünnetle birlikte her çocuk bu birliğe dahil olur” denildi.
Başka ülkeye giderler
ALMANYA Türk Toplumu (ATT) Genel Başkanı Kenan Kolat, sünnetin Almanya’da yasaklanması durumunda bu sefer de ‘sünnet turizmi’ başlayacağını Söyledi. ATT yapılan açıklamada, Yahudilerin ve Müslümanların tepkisinin anlayışla karşılandığı belirtildi. ATT, sünnetle ilgili kararın ilk olarak geçen yıl eylül ayında verildiğini ve mahkemenin o zaman sünnet yapan doktoru suçsuz bulduğunu hatırlattı. O zaman verilen kararda mahkemenin, sünnetin dini ve kültürel değerler doğrultusunda yapıldığına vurgu yaptığı belirtildi. Açıklamada, “Ayrıca mahkeme, sünnetin tıbbi açıdan bir avantaj olduğunu dile getirdi. Savcılık ise karara itiraz ederek temyize gitti. Almanya Türk Toplumu olarak, üst mahkemenin kararı düzelteceğine inanıyoruz” denildi.
Özgürlükler kısıtlanamaz
KÖLN Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin kararına Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) de tepki gösterdi. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan UETD, şu ifadelere yer verdi: “Bu karar, Alman devletinin vatandaşlarının din özgürlüğünü kısıtlamasında bir kilometre taşı. Mahkeme heyeti, velilerin din özgürlüğü hakkının mı, yoksa sünnet edilen çocuğun fiziksel dokunulmazlık hakkının mı daha ağır bastığını ele alarak karar verdi. Ancak İslami dünya görüşü açısından bu yaklaşım çok mantıklı görünmüyor. Çünkü İslam’da, din ve bilim ayrımı yapılmıyor. Allah tarafından farz kılınan bir olgunun tıbbi açıdan gerekli olma olasılığı yüksek. Ancak öte yandan devlet ve mahkeme, çocuklar açısından sünnetin tıbbi gereklilik gösterip göstermediğini ele alıyor. Yasal açıdan bu kararın arkasında durmak mümkün değil. Hekimler tarafından uygulanan tüm tıbbi müdahaleler aslında birer darp olarak görülebilir. Bu müdahaleleri meşrulaştıran, kişilerin buna muvafakat göstermeleridir. Muvafakat göstermek için de muvafakat yeterliliğine sahip olmak gereklidir. Şayet kişi muvafakat yeterliliğine sahip değilse, o zaman yasal temsilcisi bu kararı verir. Bu durumda Alman Medeni Kanunu’nun 1626. maddesinin 1. paragrafı, velileri yasal temsilci olarak göstermektedir. Bunun üst sınırı Anayasa’nın 6. Maddesi’ne göre çocukların sıhhatlerinin muhafaza edilmesidir. Kişilerin karar verme özgürlüklerini kısıtlayan Alman Hükümeti’nin bu konuda geri çekilmesini istiyoruz.”
Yaş sınırı getirilebilir
ALINAN kararın yeni bir boyut getirdiğini belirten Alman Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Memet Kılıç, şöyle konuştu: “Açıkça küçük çocukların sünnet edilmesinin bir ceza suçu olduğunu, yaralama olduğunu tespit ediyor. Praktikte etkisi şu olacaktır. Doktorlar bugüne kadar sünnet etseler bile ceza almıyorlardı. Şimdi kamuoyuna yansıdığı için işler biraz değişti. Bunun derhal açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu tür davalar Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitmek zorunda kalacak. Bir tarafta din özgürlüğü, öte tarafta ise anayasanın 1. ve 2. maddesinde insan vücudunun bütünlüğünün korunması. Çocuk bunu kendi kararıyla yapmadığı için anne ve babanın velayetinin orada bittiğini düşünen hukukçular var. Elbetteki sünnet, hem Yahudilerde hem Müslümanlarda binlerce yıldır uygulanıyor. Bu karar Müslümanları ve Yahudileri etkilememeli. Kişilerin din özgürlüğünü sınırlandırmamak için sünnet olacaklara yaş sınırı getirilebilir.”
Resmen suç oldu
CEZA hukukçusu avukat Mehtap Ayhan: İlk önce gerekçeli karara bakmak lazım. Sünnet yapan doktorlar için zor bir süreç başlıyor. Elimizdeki bilgilere göre bu ilk başta Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki mahkemeler için bağlayıcıdır. Berlin Eyalet Mahkemesi veya diğer eyalet mahkemeleri farklı yorumlayabilir. Köln’de, sünnet sonrası yaşanan bir komplikasyondan sonra dava açılması sözkonusu. Fakat bu karardan sonra savcı isterse, yapılan bir sünneti öğrendiği takdirde, komplikasyon olsun ya da olmasın, konuyla ilgi şikayet olsun ya da olmasın sünneti yapan doktora yönelik ‘yaralama suçu’yla dava açabilir. Bu aynı şekilde Berlin Eyaleti ve diğer eyaletler için de geçerlidir. Doktorların rahatlıkla sünnet etmesini engelleyecek bir durum ortaya çıkıyor. Bu konuda kesin hatlarıyla belli olan bir yasal düzenleme şart.
Vaftizden bir farkı yok
Dr. Yaşar Bilgin (Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı): “Alman hakimlerin kararını hatalı buluyorum. Alman hakimler, yasalara göre reşit olmayan çocukların vücutlarına acı verildiğini öne sürüp böyle bir karar almış. Vaftiz olayında da durum aynı değil mi. Küçük yaştaki çocuklar anne ve babalarının isteğiyle vaftiz olmaktadırlar. Sünnet, ayrıca sağlık nedeniyle de yapılmaktadır. Bu karar hatalıdır, daha doğrusu eksik bir karar olduğu için de daha yüksek bir mahkemede düzeltilip geri döneceğine inanıyorum.”
Reşit olunca çocuk kendisi karar versin
SÜNNETLE ilgili olarak Münihli doktorlar Maximilian Stehr ve Hans Georg Dietz ile 2008’de Alman Doktorlar Dergisi’ne ilk kez sünnetin hukuksal boyutlarıyla ilgili makale yazan Prof. Dr. Holm Putzke, Köln Eyalet Mahkemesi’nin sünnet yasağı kararını şöyle değerlendirdi: “Dergide çıkan sünnetle ilgi yazı sonrası sünneti reddeden doktor sayısı hızla arttı. Birçok doktor sağlık açısından bir mecburiyet yoksa küçük yaştaki çocukları sünnet etmedi. Köln’deki karar da bu doktorların haklılığını gösterdi. Ceza yasası gereği sağlık sorunu olmadan sadece dini gerekçelerle sünnet eden doktora ceza verilmesinin dahi ihtimaller içinde olduğu görüldü. Sünnet sonrası olabilecek kanama veya tedavi masraflarını sigortaların karşılamaması da gündeme geldi. Bana göre en doğrusu, sünnet olacak çocuğun reşit olunca kendisinin karar vermesi. Çocuk sünneti sadece Almanya değil, Danimarka ve İsveç’te de sorun olarak görülüyor.”
Hollanda yasağa karşı
HOLLANDA’da erkek çocukların sünneti suç sayılmıyor. Bu konuda çeşitli mahkeme kararları bulunuyor. Danıştay 23 Mayıs 2007 tarihli kararında, mahkemenin bir sığınmacı ile ilgili davada erkek çocukların sünnetinin neden ciddi bir yaralama ya da insan vücudunun dokunulmazlığının ihlali olmadığına, gerekçeli kararında yer vermediğine vurgu yaptı. Danıştay, sünneti yaralama ya da insan vücudunun dokunulmazlığının ihlali olarak görüp görmediği konusuna açıklık getirmedi. Zutphen Çocuk Mahkemesi ise 31 Temmuz 2007 tarihli kararında, erkek çocuğu sünnetinin tıbbi bir gerekçesi olmadığını ve geri dönüşünün de mümkün olmadığını belirtmişti. Bir başka davada ise Amsterdam Mahkemesi, sünnetin toplum tarafından kabul edildiği ve ağır bir yaralama olarak görülemeyeceği kararını vermişti.
Kızlara yasak
Hollanda hükümeti ise sünnetin yasaklanmasına karşı. Bu konuda daha önce sunulan soru önergesine verilen yanıtta, sünnetin genellikle dini ve hijyenik nedenlerden dolayı yapıldığı ve bir yaralama olarak görülemeyeceği ifade edilmişti. Kız çocuğu sünnetinin yasak olduğu Hollanda’da erkek çocuk sünneti yasağı da sık sık gündeme geliyor.
NORVEÇ-DANİMARKA
Hastanelerde yapılıyor
NORVEÇ’te çocuğunu sünnet ettirmek isteyen Müslüman ve Yahudiler, devlete bağlı sağlık merkezleri, klinikler ve hastanelere başvurarak çocuklarını sünnet ettirebiliyor. Ancak Sosyalist Sol Parti, sünnetin çocuklara kendi istedikleri bir müdahale olduğunu öne sürerek yasaklanmasını istiyor. Sünnet, Danimarka’da da yasak değil. İsteyen Müslüman ya da Yahudi aile, çocuğunu ya kendi buldukları bir sünnetçiye ya da hastane veya özel kliniklerde sünnet ettirebiliyor. Danimarka’da önceki yıllarda sünnetin yasaklanması için bazı kişi ve kuruluşlar girişimlerde bulundular ancak bu girişimler etkisiz kaldı. Bazı durumlarda Almanya veya Türkiye’den getirtilen sünnetçiler, randevu verdikleri tarihlerde çocukları sünnet edebiliyor.