Güncelleme Tarihi:
DAS Internationele Theater salonunda Erhan Eren’in sahne aldığı, Tülay Yongacı ile Derya Şahin’in sunduğu‚ ‘Sümeyra anısına bir akşam’ etkinliğinde konuşan Sümeyra’nın eşi Hasan Çakır, “Bu etkinlik her yıl Dünya İnsan Hakları Günü’nde yapılıyor. Bunun anısı var. 1988’de İnsan Hakları Günü. Sümeyra, ülkemizdeki insan hakları ihlallerinin acısıyla başladığı ve yarım kalan bir türkü divançesi. ‘Türkülerle İnsan Hakları’. İnsan haklarını türkü yapmış bir toplum hiçbir şekilde geriye gitmeyecektir. Sümeyra, türküleriyle insan haklarını savunuyordu. Biz Sümeyra’nın türkülerini söylemeye devam ediyoruz. Topraklarını, insanlarını bu kadar seven insanlar oldukça bizim toplumumuz hiçbir şekilde geriye gitmeyecektir. Sümeyra, türkülerle bu yolda yürüyen bir insandı. Biz o türkülerle, o yolda devam ediyoruz” dedi.
ROL MODEL OLDULAR
Erhan Eren etkinlikte, Anadolu’nun farklı yörelerine ait muhteşem türküleri dinleyicilerle birlikte seslendirdi. Eren, “Bize öğretilen şuydu: Müzik bir bilimdir. Aynı zamanda duyguların ifadesidir. En basit anlatımla budur. Ama herkes sanatçı olamaz. Sümeyra ve Ruhi Su ayrılmaz ikili. Sümeyra işini çok titizlikle yapan, araştıran, defalarca ses üzerinde çalışan, eğitimleriyle yetinmeyen, Türkiye’nin sosyolojisini türkülerle çizen bir insan. Her anlamda duruşuyla, söyleşiyle rol model oldular. Özellikle günümüzde çok büyük değer ifade ediyorlar. Tekniğin bugünkü kadar iyi olmadığı, araştırma, geliştirme imkanlarının çok kısıtlı olduğu bir dönemde iyi işler yaptılar. Üstelik Ruhi Su yıllarca hapis yattı. Sümeyra da sürgünde yaşamak durumunda kaldı. Bu koşullara rağmen yılmayıp türkülerimizin zenginliğini ortaya çıkarmaları çok büyük anlam ifade ediyor” diye konuştu.